3. Hukuk Dairesi 2015/5261 E. , 2016/3053 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında araç satışı için 02/04/2004 tarihinde sözleşme yapıldığını, sözleşmeye göre davalı şirket tarafından araç için çekilen kredi ödemelerinin davacı tarafından yapılacağı, taksitler bittikten sonra aracın devredileceğini, ancak kredi ödemelerine rağmen aracın devredilmediğini, ihtarname ile davacı tarafından ödenen 41.360,00 TL"nin talep edildiğini, davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; aracın sıfır teslim edildiğini, fiilen davacının kullandığını, araç devredilmek istendiğinde piyasaya olan borçlarından davacının devralmak istemediğini, davacının ihtarından sonra ise davalı şirketin mali sıkıntıları nedeniyle araç üzerinde haciz bulunduğundan aracın devrinin yapılmadığını, aracın devrini vermeye hazır olduklarını, vergi borçlarının kendileri tarafından ödendiğini, dava tarihi itibariyle hesaplanacak değerini isteyebileceğini, aracın davacının kullanımında olduğundan faiz talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini ve % 20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; sözleşme uyarınca davacının araç fatura bedelinden sorumlu olduğu ve tazminat şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; asıl alacak miktarı 28.544,20 TL"lik kısma yapılan itirazın iptaline, takibin 28.544,20 TL asıl alacak, 299,71 TL faiz ve 61,03 TL ihtarname masrafı üzerinden devamına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, harici araç satımına dayalı bedele yönelik takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda; taraflar arasındaki 02/04/2004 tarihli sözleşmeyle davalı adına çekilen banka kredilerinin tüm taksit ödemelerinin davacı tarafından yapılacağı,taksitlerin bitiminden sonra aracın ruhsatının davacıya verileceğinin kararlaştırıldığı belirlenmektedir.
A) Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Trafik siciline kayıtlı araçların mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmelerin geçerliliği 2918 sayılı Kanunun 20/d maddesi uyarınca resmi şekilde yapılmalarına bağlıdır. Burada sözü edilen resmi şekil, sözleşmenin noterde re"sen düzenleme şeklinde yapılmasıdır. Bu şekil şartı geçerlilik şartı olup, bu şekle uygun yapılmayan sözleşmeler baştan itibaren geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler ise taraflar için hak ve borç doğurmazlar. Taraflar sadece ve ancak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak geri isteyebilirler. (HGK, 2003/4- 676 E. ve 2003/639 K.sayılı kararında açıklandığı gibi)
Dava konusu satış sözleşmesine göre, araç bedelinin davalı adına çekilen kredinin taksit ödemelerinin davacı tarafından yapılacağının kararlaştırılması karşısında, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre taraflar verdiklerini geri isteyebileceklerinden aracın fatura bedeline hükmedilmesi doğru değildir.
O halde, mahkemece; araç satış sözleşmesine istinaden davacı tarafından yapılan ödemelerin tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde araç bedeline hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
B) Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine;
Davacı ancak, haricen satın aldığı aracın davalıya iadesi etmesi koşulu ile, verdiği satış bedelini geri istemek hakkına haizdir. Aracın karşı tarafa iade edildiği anda temerrüt oluşacağı için, davacı araç kendisinde bulunduğu sürece, satış bedeline faiz isteyemez.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakacak olursak, davalı tarafça aracın davacı da olduğu iddia edildiğine ve davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde satıcının satış parasının iade edilene kadar aracı kullanmaya devam edebileceği yönünden beyanına göre mahkemece, aracın davacı tarafından davalıya iade edilip edilmediğini araştırılıp, buna göre faiz konusunda bir karar verilmesi gerekirken,eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.