12. Ceza Dairesi 2013/26191 E. , 2014/10756 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kişisel Verileri Kaydetmek, Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs
Hüküm : Beraat
Kişisel verileri kaydetmek ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarından sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TCK"nın 135 ve 136. maddelerinde düzenlenen “Kişisel Verilerin Kaydedilmesi” ve “Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme” suçlarının konusunu oluşturan kişisel veri kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı, herkes tarafından bilinmeyen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerektiği, belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, TCK"nın 135. maddesinde “Kişisel verilerin kaydedilmesi” başlığı altında, belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi, aynı Kanunun 136/1. maddesinde “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlığı altında birbirinden bağımsız iki ayrı suç olarak tanımlanmış olup, eylemlerin; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle gerçekleşmesi halinin, TCK"nın 137. maddesinde cezada artırım nedeni olarak öngörüldüğü,
TCK"nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun konusunu oluşturan özel hayat kavramı ise; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yaptıkları, gittiği yerler, kiminle niçin,nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kavramı kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kavramı kapsamına girip girmediği belirlenirken, sadece içinde bulunulan fiziki çevrenin özelliklerine bakılmamalı, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler de göz önüne alınmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, sanığın baroya kayıtlı avukat olduğu, adliye koridorunda, müştekisi olduğu Diyarbakır 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/508 esas sayılı dava dosyasının duruşmasını beklerken, duruşmaya tanık olarak ifadelerine başvurulmak üzere çağrılan ve koridorda söz konusu dosyanın sanıkları....ve ....ile ...."nin resmi koruması olan polis memuru müşteki .... ile birlikte beklemekte olan müştekilerin, ses ve görüntülerini ele geçirilemeyen cep telefonu ile kayda aldığı, kayıt yapıldığını farkeden müşteki..."in konuşmak için sanığın yanına gittiğinde, sanığın, müşteki ..."e “sen benim düşmanlarımla neden birliktesin, sen onlarla birlikte onları koruyorsun, onlarla birlikteymişsin gibi izlenim veriyorsun. Seni Emniyet Müdürlüğüne sordum iyi adammışsın, onun için seninle ilgili işlem yapmadım” sözleri ile alenen baskı oluşturan kötü söylemlerde bulunarak tanıklık yapacak olan müştekileri etkilemeye çalıştığının iddia konusu edildiği olayda;
Dosya içeriğine, sanık savunması, müşteki..."in beyanları ve bilirkişi raporuna göre, sanıkla müşteki arasında iddia edildiği şekilde bir konuşmanın geçmediği, sanığın, polis memuru olan müştekiden, koruma görevini yapmasını, bunun dışında korumalığını yaptığı ...."nin dava takipçiliğini yapmamasını istediği, müştekinin de dava takipçiliği yapmadığını söylediği, bu mahiyetteki bir konuşmanın tanıklık yapacak olan müştekileri etkilemeye yönelik olmadığı, adliye koridorunu görüntüleyen kamera kayıtlarının incelenmesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre, sanıkla müşteki..."in baş başa ayrı bir noktada konuşup görüştükleri, yakınlarında herhangi bir şahsın olmadığı, katılanların duyduklarını iddia ettikleri sözlerinde aralarında husumet bulunmayan ve konuşmanın muhatabı olan müşteki ... tarafından doğrulanmadığı anlaşıldığından sanığa atılı adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunun sabit olmadığı; sanığın adliye koridorunda müştekisi olduğu davada tanık olarak ifade vermek üzere beklemekte olan müştekiler ile dosyanın sanıkları ve sanıklardan ....nin koruması olan...."in cep telefonu ile ses ve görüntülerini kayda alması şeklindeki eyleminin sabit olması halinde TCK"nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği ancak cep telefonunun ele geçirilememiş olması sebebi ile kayıt yapılıp yapılmadığının tespit edilemediğinden atılı eylem sabit olmadığı gibi eylemin sabit görülmesi halinde dahi sanık tarafından tesadüfen elde edilen ses ve görüntülerin müştekilerin sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş özel hayatının gizliliğini ihlale yol açacak ses ve görüntü olarak kabul edilemeyeceği, tarafların adliye koridorunda duruşma beklerken görüntülenmelerinin başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemedikleri, özel yaşam alanına ilişkin bir faaliyet olmadığından özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun da yasal unsurlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla, sanığın atılı suçlardan beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, gerekçede her ne kadar, özel hayatın gizliliğini ihlal suçu yönünden suç vasfında yanılgıya düşülerek sanığın beraatine karar verilmiş ise de, gerekçesi yanlış olan hükmün sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşıldığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılama sonunda, sanığa yüklenen adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunun sabit olmadığı, sanığa yüklenen kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun da kanuni unsurlarının gerçekleşmediği gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılanlar vekilinin sübuta, atılı suçların yasal unsurlarının oluştuğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.