10. Hukuk Dairesi 2014/20681 E. , 2015/3882 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava,... ülkesinde çalışılmaya başlanılan tarihin Türkiye’de sigorta başlangıç tarihi olduğunun tespiti ve aksine Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde sigorta başlangıç tarihi olarak tespit istemi yönünden davanın kabulüne, Kurum işleminin iptali istemi yönünden ise Kurumun cevabi yazısının icrai nitelikte olmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi..... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda; yurtiçinde, 05.08.2013 – 13.08.2013 tarihleri arasında 9 gün 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında çalışmaları bulunan davacı, 24.12.2013 tarihli yurtdışı borçlanma talep dilekçesine istinaden Kurum tarafından 5525 gün üzerinden,5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin tamamını süresinde ödediği; davacı vekilinin Kurumdan 17.05.1992 tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi ve tahsis zamanının sorulması içerikli istemi hakkında ise Kurumun 25.02.2014 tarihli davacı vekiline hitaben yazısı ile davacının, Türkiye’deki ilk işe giriş tarihinden, borçlanılan gün sayısını geriye götürmesi sonucu, işe giriş tarihinin 30.03.1998 tarihi olarak kabul edildiği ve buna göre tahsis şartlarının bildirildiği; davacının, Hollanda ülkesindeki çalışmalarına ilişkin ......... Çalışma ve Sosyal Güvenlik....’nin davacının başvurusu ve ibraz ettiği belgelerin tetkikine göre düzenlendiği belirtilen 16.12.2013 tarihli ikamet ve çalışma durumu bilgileri bulunduğu, davacının,... ülkesindeki çalışmaya başlangıç tarihi olan 20.09.1999 tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti ve aksine Kurum işleminin iptali istemine yönelik açılan dava hakkında; mahkemece...... Çalışma ve Sosyal Güvenlik..... düzenlenen belge esas alınarak davacının sigortalılık başlangıç istemi yönünden davanın istem gibi kabulüne, Kurum işleminin iptaline yönelik istemi hakkında ise cevabi yazının icrai nitelikte olmaması nedeniyle, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti ile ..... arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesi hükmü, Malullük, Yaşlılık ve Ölüm
sigortaları hakkındaki Türk mevzuatının uygulanmasında, sigortalı, Türkiye’de yaşlılık sigortasına tabi işe girmeden önce,...’da bir yaşlılık sigortasına tabi olmuşsa, bahis konusu .... rejimine tabi olduğu ilk günün, Türk mevzuatına göre yaşlılık sigortasına tabi işe ilk defa girdiği gün olarak kabul edileceğini öngörmüştür. Ancak bunun için .... Sigorta Merciinden anılan sözleşmenin 29’uncu maddesine uygun şekilde yurtdışı çalışmalarını gösterir çalışma belgeleri getirtilerek sigortalının.... yaşlılık rejimine ilk tabi olunan tarih tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirlenmelidir.
Bilindiği gibi, tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespiti istemiyle açılan bir dava türüdür. Tespit davaları sonucunda verilen hükümler, bir hukuki ilişkinin tespitini sağlayan ve yalnızca bu yönü itibarıyla kesin hüküm oluşturabilen, bu işlevi dışında başka bir hukuki sonuç doğurmayan, cebrî-icraya yetki vermeyen hükümlerdir.
Tespit davalarının dinlenebilmesi için, kural olarak genel dava koşullarından başka tespit davalarının kendine özel koşulları olarak nitelendirilen iki özel koşula daha ihtiyaç bulunmaktadır. Bunlardan ilki, “hukuki ilişki“, ikincisi ise “hukuki yarar”dır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/10-642 E., 2012/38 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarında karar verilene kadar sürmesi gerekir.
Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (.... ...; ...: ... ...l: Davada Menfaat, ... 2009, önsöz VII).
Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (.........). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehlike ile tehdit edilmelidir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar.
Söz konusu bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır (Hanağası, Emel: a.g.e., s.133 vd).
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; mahkemece, davacının 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanmasına istinaden, Kurumun, ilk işe giriş tarihi olarak, 30.03.1998
../...
tarihini, ya da istemde belirtilen tarihten daha önceki bir tarih kabul edip etmediği araştırılıp, istemde belirtilen 20.09.1999 tarihinden önceki bir tarih kabul edildiğinin tespit edilmesi halinde, davacının, dava açmada hukuki yararı bulunmadığı gözetilmeli; Kurumun 20.09.1999 tarihinden sonraki bir tarihi ilk işe giriş tarihi olarak kabul etmesi halinde ise, hükme esas alınan Rotterdam Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen belgenin, davacının ibraz ettiği belgelere istinaden düzenlendiği, Hollanda Sigorta Merciine ait bulunmadığı ve Hollanda yaşlılık sigorta rejimi bilgilerini içermediği anlaşıldığından, davacıya ait Hollanda yaşlılık sigorta rejimine tabi sigortalılık sürelerini gösterir Hollanda Sigorta Mercii hizmet cetvelleri gibi ilgili kayıt ve belgeler davalı Kurum’dan usulünce celbedilip, Hollanda yaşlılık rejimine ilk tabi olunan tarih belirlenmelidir.
Kabule göre ise; davacının sigortalılık başlangıç istemi, aksine Kurum işleminin iptaline yönelik istemi hakkında, Kurum tarafından davacı vekiline hitaben yazılan 25.02.2014 tarihli belgede; işe giriş tarihi olarak 30.03.1998 tarihi kabul edilmesi ve bu tarihe göre tahsis şartları irdelendiği değerlendirildiğinde, Kurumun, ilk işe giriş tarihi kabulünün, davacının istemini red niteliğinde icrai bir işlem olduğu gözetilmeksizin, mahkemece, “Karaman SGK. İl Müdürlüğünün konuya ilişkin 25/02/2014 tarih ve 1131602 sayılı yazısı cevabi nitelikte olup icraî nitelikte bir işlem olmadığından, iptaline karar verilmesine yer olmadığına” dair kurulan hüküm 6100 sayılı HMK. 294 v.d maddelerinde düzenlenen usul hükümlerine uygun değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma gerekir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.