Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
Dava paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 238 ada 1 parsel sayılı taşınmazda tarafların ve dava dışı kişilerin paydaş oldukları, dava konusu taşınmazın tamamının davalı şirket tarafından yapılanmak suretiyle kullanıldığı iddiası ile eldeki davanın açıldığı, davanın kabulüne dair verilen kararın, Yüksek 3.Hukuk Dairesince, "davalının kullanımında olan taşınmaz bölümünün getirebileceği ecrimisilin diğer bölümlere göre daha fazla olup olmadığının belirlenmesi ve buna göre karar verilmesi gerektiğinden" sözedilerek bozulduğu, mahkemece davalı şirketin dava konusu taşınmazın en değerli yeri olan Trabzon- Giresun karayoluna bitişik kısmını akaryakıt istasyonu, depo ve çay paketleme binası olarak kullandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, intifadan men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşma sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinin bulunması durumunda ve davaya konu taşınmazın kamu malı olması durumunda yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olaya gelince, mahkemece hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Zira, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda tüm paydaşları kapsar biçimde fiili kullanma biçimi veya harici taksim olgusu bulunup bulunmadığının belirlenmesi, fiili kullanma biçimi veya harici taksim oluşmuş ise kime nerenin kullanımının bırakıldığının belirlenmesi, oluşmadı ise davacıların taşınmazda kullandığı bir yer bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, uyuşmazlığın paylı mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi, başka bir ifadeyle davacılar yönünden intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması, davacının taşınmaz üzerinde kullandığı veya kullanabileceği bir yer var ise ecrimisile hükmedilemeceyeği, kullanabileceği yerin bulunmaması halinde ise ise payı oranında ecrimisile hükmedileceği gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yetinilerek karar verilmiş olması isabetsizdir.
Hal böyle olunca; mahkemece yeniden yukardaki ilkeler doğrultusunda araştırma, inceleme ve uygulama yapılması, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı yerindedir kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.