
Esas No: 2014/1700
Karar No: 2014/18165
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/1700 Esas 2014/18165 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Bursa 4. Aile Mahkemesi
TARİHİ :11.10.2013
NUMARASI :Esas no:2013/399 Karar no:2013/880
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı ve davalı banka tarafından temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 23.09.2014 günü duruşmalı temyiz eden davacı M.. Ç.. vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davalı Asya Katılım Bankası A.Ş vekili Av. .. geldi. Dahili davalı A.. Ç.. gelmedi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava konusu taşınmazın aile konutu olarak özgülendiği tartışmasızdır. Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi gereğince, taşınmaz üzerinde hak sahibi olan eşin tasarrufu, diğer eşin açık rızasına bağlıdır. Bu rıza alınmadan hak sahibi olan koca, taşınmaz üzerine Asya Katılım Bankası A.Ş. Lehine 27.02.2009 tarihinde ipotek tesis ettirmiştir. Taşınmazın devredildiği tarihte tapu kütüğünde “aile konutu” olduğuna ilişkin bir şerh bulunmadığına göre, lehine ipotek tesis edilen üçüncü kişinin kazanımı iyiniyetli olması halinde korunur (TMK md. 1023). Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse de iyiniyet iddiasında bulunamaz (TMK md. 3). Gerçekten de, davalı bankanın ipotek işlemi sırasında davacı kadının rızasını almadığı gibi muvafakatnamedeki imzanın da davacı (kadın)"a ait olmadığı anlaşılmaktadır. Banka, davacı (kadın)"ın rızasını gösteren muvafakatname istediğine göre taşınmazın aile konutu olduğunu biliyor demektir. Basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davalı bankanın gerekli özeni göstererek kimlik tespitiyle birlikte davacının imzasını işlem sırasında alması gerekirdi. Bu durumda iyi niyetin varlığından söz edilemez. Açıklanan sebeplerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı bankanın vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, duruşma için taktir olunan 1.100,00 TL. vekalet ücretinin davalı ve dahili davalıdan alınıp davacıya verilmesine, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 23.09.2014 (Salı)
KARŞI OY YAZISI
Davada ipotek bedeli üzerinden nispi harç alındığına ve davanın da reddine karar verildiğine göre davalı banka yararına ipoteğin değeri üzerinden nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken, maktu vekalet ücreti takdiri usul ve yasaya aykırıdır. Hükmün bu yönden davalı banka lehine bozulması, davacı Meral"in temyizi yönünden ise usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.
KARŞI OY YAZISI
Malik olmayan eşin açık rızası alınmadan yapılan işlem kesin hükümsüzdür. Yerel mahkeme kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiğini düşünüyorum.