14. Hukuk Dairesi 2014/9885 E. , 2014/14727 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Burdur 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/04/2014
NUMARASI : 2013/631-2014/222
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.12.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının .. ada .. parsel sayılı taşınmazda paydaş bulunduğunu, taşınmazın diğer paydaşlarından Ş.. Ç..ın 1/2 payını 15.07.2013 tarihinde davalıya satarak devrettiğini, satışın noter vasıtası ile davacıya bilirdirilmediğini öne sürerek, davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalı süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş, ön inceleme duruşmasına gelerek davayı kabul etmediğini beyan etmiş daha sonra 14.04.2014 havale tarihli vekili aracılığıyla mahkemeye sunduğu dilekçesinde, dava dışı Ş..Ç.."ın dava konusu taşınmazdaki payını annesi olan davalıya bağışladığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılbilir hale gelir.
Paylı mülkiyet halindeki taşınmazın paydaşı payını karı-kocaya evlada veyahut akrabaya temlik ederse şeklen satış olarak gösterilen bu aktin gerçekte satış olmayıp miras hakkına bağlı veya hibe gibi maksada yönelik işlem olduğu iddia ve ispat edilirse önalım hakkının ileri sürülemeyeceği 27.03.1957 günlü ve 12/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça belirtilmiştir. Bu yöndeki savunmanın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararı sözleşmede taraf olan kişinin işlemde muvazaa savunmasında bulunamayacağı kuralının bir istinasıdır.
Somut olayda, dava dışı Ş.. Ç.."ın davalı H.. C.."ın annesi olduğu, davacı M.. Ö.."ın ise eski eşi olduğu anlaşılmaktadır. Davalı vekili, pay devrine ilişkin işlemin tapuda satış olarak görünse de gerçek bir satış olmayıp kızı Ş.. Ç.. tarafından yapılan bir bağış olduğunu, bu nedenle davacının önalım hakkının kullanılamayacağını ön inceleme duruşmasından sonra 14.04.2014 tarihinde verdiği dilekçe ile savunmuştur. Mahkemece savunmanın genişletilip değiştirilmesine davacı tarafından rıza gösterilmediğinden söz edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de 27.03.1957 gün 121/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davalının tapuda satış şeklinde gösterilen işlemin gerçekte hibe olduğuna dair savunmasının yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği ve bunun savunmanın genişletilmesi olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmıştır.
Bu durumda, mahkemece bu husus üzerinde durularak davalının delilleri, varsa davacının karşı delilleri toplanarak inceleme araştırma yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının hibe savunması gözardı edilerek yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
22.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.