5. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/5081 Karar No: 2021/4687 Karar Tarihi: 01.04.2021
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/5081 Esas 2021/4687 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2020/5081 E. , 2021/4687 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların yol olarak tapudan terkini istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesinin 8. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı ile birlikte Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/1021 E. - 2018/788 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiş olup; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Aşağıda açıklanan gerekçelerle Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin esastan ret kararı kaldırıldıktan sonra, Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/1021 E– 2018/788 K sayılı kararının incelenmesinde; Kapama zeytinlik niteliğindeki Bursa İli, Karacabey İlçesi, Hürriyet Mahallesi 1321 parsel sayılı taşınmazlara gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Davalı vekilinin temyizine gelince; 1-Tespit edilen bedelden acele el koyma kararı ile belirlenen bedelin mahsubu sonrası kalan bedelin üçer aylık vadeli mevduatta nemalandırılmasına ve karar kesinleştikten sonra davalıya ödenmesine karar verilmiş olup, fark bedel davalıya karar tarihi itibariyle ödenemeyeceğinden, yasal faizin bitiş tarihinin kararın kesinleşme tarihi olması gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde faiz işletilmesi doğru olmadığı gibi; 2-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinden, a-Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 5 numaralı bendinde bulunan (77554,62) ibaresinin çıkarılarak, yerine (11.196,74) ibaresinin yazılmasına, cümlenin sonuna gelmek üzere (bakiye 66.357,88 TL bedele ise 22.04.2018"den kararın kesinleşmesine kadar yasal faiz işletilmesine) cümlesinin yazılmasına b-Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının vekalet ücretine ilişkin (11) numaralı bendinin hükümden tamamen çıkartılmasına, Hükmün böylece HMK"nun 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, HMK"nun 373/1. maddesi uyarınca kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi"ne GÖNDERİLMESİNE, davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 01/04/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.