Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11191
Karar No: 2020/594
Karar Tarihi: 3.01.2020

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/11191 Esas 2020/594 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/11191 E.  ,  2020/594 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
    KARAR
    Davacı vekili, davalı adına kayıtlı dava konusu 1949 parselin 500,48 metrekaresinin kıyı kenar çizgisinde bulunduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile tespit dışı bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
    Dava; tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.
    Mahkemece dava kabul edilmiş olup davalı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 15.09.2005 tarihli ve 2005/8642 Esas, 2005/9647 karar sayılı ilamıyla karar yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak Mahkemece, 3621 s. Kıyı Kanununun 5. maddesine aykırılık nedeniyle açılan davanın 3402 s. Kadastro Kanununun 12/3.md.ekleme ile değişiklik getirilmesine ve aynı Yasa"ya Geçici 10. maddesi eklenmesine dair 5841 s. Yasanın 2.md.nin 25.02.2009 tarihinde yürürlüğe girmesi ile, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yılı aşkın sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 25.02.2009 tarihli 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 2.maddesi ile 3402 sayılı Kanun"un 12.maddesinin 3.fıkrasına eklenen cümlede: “Bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın“ ve 3.maddesi ile aynı Kanuna eklenen Geçici 10.maddesinde ise; “Bu Kanun"un 12.maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.” şeklindedir. Bu değişiklik nedeniyle bu yasanın yürürlük tarihinden sonra Hazinenin açtığı davalarda da 10 yıllık hak düşürücü süre uygulanmaya başlanmıştır.
    Somut olayda yerel mahkemenin 2006/80 Esas ve 2009/168 Karar sayılı dosyasında 11.05.2009 tarihinde hazine aleyhine bu değişikliğe uyulmak suretiyle 10 yıllık hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmişse de gerekçeli karar taraflara 2016 yılında tebliğ edilmiş olup 27.04.2016 tarihli davacı vekili dilekçesiyle süresi içerisinde temyiz edilmiştir . Ne var ki , yerel mahkemenin bozma üzerine verdiği kararın temyizi aşamasında Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 Esas, 2011/77 Karar sayılı kararıyla; “25.02.2009 tarihli ve 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2.maddesiyle 21.06.1987 günlü 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12. maddesinin üçüncüm fıkrasına eklenen cümlenin ve 3.maddesiyle 3402 sayılı Yasaya eklenen Geçici 10. maddenin Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline” karar verilmiş ve bu iptal kararı 23.07.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
    Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır.
    Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesinde yer alan “Hakim, Türk hukukunu resen uygular” hükmü ile ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibariyle doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasa"nın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümez ise de 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Bu durumda davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.
    Hal böyle olunca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunlu olup, kamu malları ile ilgili davalar aynı zamanda kamu düzeni ilkesini de içermektedirler. Bu nedenle mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak , inceleme yapılıp sonuca ulaşılması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.
    O halde mahkemece yapılması gereken iş; dava konusu 1949 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığı hususunda Yargıtayın ve Dairemizin yerleşik uygulamaları doğrultusunda gerekli araştırmaları yapmak üzere işin esasına girmektir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23 .01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi