17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/19782 Karar No: 2015/436 Karar Tarihi: 19.01.2015
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/19782 Esas 2015/436 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2014/19782 E. , 2015/436 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan bozma ilamında, tasarrufun iptali davalarında, davalı borçlu ile davacı arasındaki alacağın gerçek olmadığının ileri sürülmesi halinde bu hususun araştırılmasının zorunlu olduğu, alacaklının gerçek bir alacağının bulunmadığı hallerde tasarrufun iptali davasının dinlenmesine imkan bulunmadığı somut olayda davalı borçlu Rifat’in oğlu ile davacı ...’in aynı şirkette yetkili olarak çalıştıkları da belirtilerek alacağın gerçek bir alacak olmadığının ileri sürülmüş ise de bu hususa ilişkin olarak bir araştırma yapılmadığı, takip dayanağı bononun hangi nedenle verildiği, nakdi ya da mali bir sebebinin bulunup bulunmadığının belirlenmediği gibi 04/11/2008 vade tarihi bono ile 22/10/2009 tarihinde icra takibine başlanmasının sebeplerinin de davacı taraftan sorulmadığı belirtildikten sonra davacı ile borçlunun oğlunun bahsedilen şirkette birlikte çalışıp çalışmadıkları, takip dayanağı bononun hangi gerekçe ile ne zaman davacıya verildiği hususları üzerinde durularak hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda alacağın muvazaalı olduğunun anlaşılamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için davacının alacağının gerçek bir alacak olması gerektiği gerek İİK 277. vd maddelerinde gerekse Dairemizin müstakar içtihatlarında vurgulanmıştır. Somut olayda iptali istenen tasarrufun, davalı borçlu ile diğer davalılar arasında gerçekleştiği ve tasarruftan dolayı ceza soruşturmaları ve ceza davası ile hukuk davalarının mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda satışın birbirini tanıyanlar taraflar arasında gerçekleştiği de açıktır. Ancak iptal koşullarının mevcut olup olmadığına bakılmadan evvel dava şartlarından olan ve az yukarıda belirtilen davacı alacağının gerçek bir alacak olup olmadığı üzerinde durulması iktiza eder. Davacı ile borçlunun oğlunun aynı şirkette çalıştıkları hususu tartışmalı değildir. Davanın dayanağı teşkil eden bononun hangi nedenle tanzim edildiği hususunda da bir delil sunulmamıştır. Mücerret borç ikrarı olarak düzenlenen bononun ileriye yönelik olarak tanzim edilmesi mümkün olduğu gibi geriye yönelik olarak da düzenlenmesi mümkündür. Bu nedenle borcu doğuran ilişkinin mevcut olup olmadığına yönelik diğer delillerin de birlikte nazara alınması gerekir. Bononun vade tarihi ile takip tarihi arasında 11 ay gibi bir zaman aralığı bulunması da bu hususlardan biridir. Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde davalı borçlunun, ceza soruşturmalarından ve hukuk davalarından da anlaşıldığı üzere taşınmazı geri alma ya da satış bedeline ek bir para elde etmeye yönelik olarak işbu davanın temelini oluşturan takipteki bononun tanzimi ile gerçek olmayan bir borç altına girdiği anlaşıldığı takiben de bu davanın açıldığı sonucuna ulaşıldığından davanın açıklanan nedenlerle reddi yerine yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi isabetli değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ve ..."a geri verilmesine 19.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.