Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2014/1058 Esas 2014/1507 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/1058
Karar No: 2014/1507
Karar Tarihi: 24.02.2014

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2014/1058 Esas 2014/1507 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2014/1058 E.  ,  2014/1507 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ÇAYKARA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 12/07/2013
    NUMARASI : 2013/60-2013/79

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kadastro sonrasında T.. Köyü çalışma alanında bulunan 109 ada 21 parsel sayılı 497,07 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/2"şer payla İ.. A.. ve H.. A.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı İ.. A.., dava konusu taşınmazda kendisi ile kardeşi olan davalının fiilen kullandıkları yerlerin belli olduğunu belirtip kendi kullandığı bölümün ayrı ada ve parsel numarası ile adına tescili talebi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava konusu taşınmaz kadastro çalışmaları sonunda 1/2"şer hisse ile davacı İ.. A.. ve davalı H.. A.. adına tescil edilmiştir. Davacı İ.. A.., dava konusu taşınmazın kadastro çalışmalarından önce fiilen bölündüğünü ve kendisi ile kardeşi olan davalının ayrı parseller olarak yerlerini kullandığını belirtmiştir. Davalı H.. A.. 12.07.2013 tarihli duruşmada "Benim dava ile ilgili söylemek istediğim herhangi bir şey yoktur" şeklinde beyanda bulunmuştur. Ancak mahkemece davalıya bu beyanı açıklattırılmadığı gibi, 3402 sayılı Yasa"nın 15. maddesinin son fıkrasında yer alan "Kadastrodan önce hissedarlar veya mirasçılar arasında ayırma veya birleştirme suretiyle taksime konu edilmiş ve sınırları doğal veya yapay işaret ya da tesislerle belirlenmiş taşınmaz malların, imar plânı bulunmayan yerlerde zeminde fiilen oluşmuş sınırlarına göre tespiti yapılır." şeklindeki düzenleme üzerinde de durulmamıştır. Hal böyle olunca doğru sonuca varabilmek için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında davalıya, yukarıda sözü edilen beyanı okunup, açıklattırılmalı; tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda yerel bilirkişi ve tanıklardan dava taşınmazın kadastro tespitinden önce taraflar arasında fiilen bölünüp bölünmediği sorulup saptanmalı ve 3402 sayılı Yasa"nın 15. maddesinin son fıkrası gereği zeminde fiilen oluşmuş sınırların bulunup bulunmadığı belirlenmeli, fen bilirkişisine keşfi izlemeye olanak sağlar nitelikte rapor ve harita düzenlettirilmeli, bundan sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek, taşınmazın 1/2 payının davacı adına tescil edilmiş olması nedeniyle fiilen kullandığı bölümün ayrı bir parsel olarak adına tescilini istemesinde hukuki yarar bulunmadığına ilişkin yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.