15. Hukuk Dairesi 2017/2129 E. , 2018/3121 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi:Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 24.10.2008 tarihli DEN2-W5 Nolu Sözleşmesi"nin 25.2 maddesinde düzenlenen tahkim şartı uyarınca verilmiş bulunan Hakem Kurulu Kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 439. maddesi uyarınca iptâli davasına ilişkindir.
Mahkemece 04.02.2014 tarih 2013/84 Esas 2014/28 Karar sayılı karar ile ... mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmiş, kararın davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 26.10.2015 tarih 2015/3406 Esas 2015/5374 Karar sayılı ilamı karar bozulmuş ve mahkemece yeniden yapılan yargılamanın 24.03.2016 tarihli celsesinde bozmaya uyma kararı verilmiş ve yeniden yapılan yargılama sonucu 03.06.2016 tarih 2016/1 Esas 2016/284 Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Mahkemece bozmaya uyularak bozma ilamı doğrultusunda karar verilmiş olup, öncelikle bozmaya uyulmakla usulî kazanılmış hak doğup doğmadığının tartışılması gerekir.1086 sayılı HUMK"nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih 1960/21 Esas 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK"da da usulî
kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur. Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.02.1998 tarih 1987/2-520 Esas 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmakta ve bazı istisnaları bulunmaktadır. Bu istisnalardan bahsetmek gerekirse;
1-Mahkemenin görevi ile ilgili usulî kazanılmış haktan sözedilemez.
2-Yargıtay"ın bozma kararından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararının çıkarılmış olması da usulî kazanılmış hakkın istisnasıdır. Az yukarıda bahsedilen 09.05.1960 tarihli İBK"ya göre İBK usulî kazanılmış hakka rağmen görülmekte olan davalara da uygulanır. İlk derece mahkemesi usulî kazanılmış hakka aykırı olsa bile yeni İBK"ya göre karar verecektir.
3-Karar henüz kesinleşmeden geçmişe etkili olarak çıkarılan bir kanun hükmü de usulî kazanılmış hakkın istisnasını oluşturur.
4-Bir kanun hükmü Anayasa Mahkemesi"nce iptâl edilirse, iptâl edilen kanun hükmü usulî kazanılmış hakka aykırı olsa bile uygulanacak öncelik usulî kazanılmış hakta değil Anayasa Mahkemesi"nin iptâl kararında olacaktır.
5-Usulî kazanılmış hakkın bir diğer istisnası ise kesin hükümdür.
6-Kamu düzenine aykırılıkta usulî kazanılmış hakkın istisnalarından bir diğeridir.
7-Nihayet, son olarak; Yargıtay"ın kararı her türlü yorumun, hukuki değerlendirme veya delil takdiri dışında, açıkça ve tartışmasız şekilde başka bir şekilde yorumlanamayacak açıklıkta maddi hataya dayalı ise ve onunla sıkı sıkıya bağlı olduğu halde usulî kazanılmış hak ilkesi uygulamayacaktır.Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; mahkemece bozmaya uyularak karar verilmiş ise de; bozmadan sonra sözleşme tarihi itibariyle hakem kararlarına karşı iptâl davası veya temyiz yollarından hangisine gidilebileceği hususundaki Daireler arasında bulunan görüş ayrılığı 13.04.2018 tarih ve 2016/2 Esas 2018/4 Karar sayılı; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile giderilip sözleşme tarihine bakılmaksızın, iptâl davası olarak belirlenmiştir. Bu nedenlerle Yargıtay bozmasından usulî kazanılmış hak doğmadığı kabul edilerek İçtihadı Birleştirme kararı doğrultusunda davanın iptâl davası olarak değerlendirilip esasa girilerek karar verilmesi gerekir.Davanın iptâl davası olarak görülmesi gerektiği kabul edildikten sonra bu davaya bakmakla görevli mahkemeninde inceleme tarihi itibariyle uygulanması gereken hükümler yönünden incelenip değerlendirilmesi gerekir.6100 sayılı HMK"da tahkim yargılamasında görevli mahkeme konusunda 410 ve 439. maddelerde düzenlemeler yer almakta iken 15.03.2018 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanun 57. maddesiyle HMK 410. madde, 60. maddesiyle de HMK 439. madde değiştirilmiştir. Ayrıca 53. madde ile 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu"nun 15. maddesinde yapılan değişiklik ve 54. madde ile bu Kanun"a eklenen ek 1. madde ile de görevli mahkeme konusunda ihtiyari tahkim ve milletlerarası tahkim arasında paralellik sağlanmıştır. Kanun"un 55. maddesiyle de 5235 sayılı Kanun"un 5. maddesinde değişiklik yapılmış ve iptâl davaları ticaret mahkemesinin heyet halince göreceği davalar arasından çıkarılmıştır.
Yapılan değişiklikler sonucu HMK"daki son düzenlemelerde; tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkemenin, konusuna göre tahkim yeri asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi olduğu, tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli mahkemenin, konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi, yetkili mahkemenin ise davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri mahkemesi olduğu (HMK 410/1), hakem kararına karşı yalnızca iptâl davası açılabileceği, iptâl davasının, tahkim yeri bölge adliye mahkemesinde açılacağı, öncelikle ve ivedilikle görüleceği (HMK 439/1) belirtilmiştir.Yapılan değişiklikler ile 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu ve 6100 sayılı HMK"daki tahkim konusundaki görev kuralları benzer hale getirilmiştir.Sözü edilen bu düzenlemeler mahkemelerin görevine ilişkindir. Görev düzenlemesi yapılan 7101 sayılı Kanun"da görev kuralına ilişkin yapılan değişikliklerin eldeki davalara uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir hükme yer verilmemiştir. Sonuç olarak uygulanması gereken geçiş hükmü bulunmamaktadır. Usul kuralları ve bu kapsamda yer alan görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, aksine düzenleme yoksa derhal uygulanacağından, yapılan görev kuralı değişikliklerinin kanunda istisna niteliğinde geçiş hükümlerine yer verilmediği için eldeki davalara da uygulanması gerekir.Davanın 6100 sayılı HMK"nın yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten önce açılıp açılmadığının da bir önemi bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK geçici 1/1. maddede bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin Kanun"un yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış davalarda uygulanmayacağı düzenlemesi, geçici 3/3. maddede ise, bu Kanun"da bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanun"un bu Kanun"a aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı düzenlemeleri bulunmakta ise de, bu maddeler 6100 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelere ilişkin olup, 6100 sayılı Kanun"da değişiklik yapan 7101 sayılı Kanun hükümlerini kapsadığından söz edilemez. Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kural ışığında somut olay değerlendirildiğinde hüküm verildikten sonra çıkarılan 13.04.2018 tarih ve 2016/2 Esas 2018/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile yapılan kanun değişikliği birlikte değerlendirildiğinde 6100 sayılı Kanun"un 439. maddesine göre açılmış olan Hakem Kurulu Kararı"nın iptâl davasının... Bölge Adliye Mahkemesi"nde görülmesi zorunlu hale gelmiş olmakla, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden hükmün, ... Bölge Adliye Mahkemesi"nde görülerek sonuçlandırılmasını teminen bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu yönden kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 10.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.