18. Ceza Dairesi 2016/16464 E. , 2016/17902 K.
"İçtihat Metni" Şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda,...Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 02/10/2015 tarihli ve 2015/16244 soruşturma, 2015/11212 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii...2. Sulh Ceza Hakimliğinin 08/01/2016 tarihli ve 2015/2913 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığınca yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/09/2016 gün ve 342640 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre; müştekinin, kiraladığı konuta ev sahibi şüpheli tarafından girilerek eşyalarına elkonulması iddiasına ilişkin olarak, müsnet eylemin alacak verecek ilişkisinden kaynaklanan hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, dosyadaki bilgi ve belgelerden de anlaşılacağı üzere, şüphelinin müşteki ile yaptığı kira anlaşmasını hukuka uygun olmayan biçimde tek taraflı olarak sonlandırarak söz konusu konuta girdiği, her ne kadar şüpheli ifadesinde müştekiye ait herhangi bir eşya almadığını beyan etmiş ise de 25/08/2015 tarihli polis tutanağından görüleceği üzere, görevlilerce aranan şüphelinin eşyaları vermeyeceğini beyan ettiği anlaşılmakla, müştekinin iddiasının doğruluğunun araştırılması bakımından söz konusu tutanağı düzenleyen polis memurlarının da ifadesine başvurularak, şüpheliye isnat edilen suça ilişkin maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına yarar her türlü delilin resen ve etraflıca araştırılıp ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmaya dayalı verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir" denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 173. maddesinin 3. fıkrasında ise “Başkan, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer sulh ceza hakimini görevlendirebilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder;" hükümleri yer almaktadır.
İncelenen dosyada, Şüphelinin evinde kiracı olan müştekinin kira borcunu ödemediği gerekçesiyle kapı kilidini değiştirip, müştekinin kişisel eşyalarını vermediği iddiası ile ilgili olarak, müştekinin müracaatı üzerine soruşturma başlatıldığı,...Cumhuriyet Başsavcılığınca anlaşmazlığın hukuki nitelikte olduğu gerekçesiye takipsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Ancak soruşturma kapsamında suça konu adrese gidilmesi üzerine, 28/08/2015 tarihinde polis memurları tarafından düzenlenen tutanakta "şüphelinin müştekiye ait eşyaları vermeyeceğini beyan ettiği" belirtilmektedir. Bu tutanağı düzenleyen polis memurlarının savcılık tarafından dinlenilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle itiraz merciince soruşturmanın eksik yapılmış olduğu gözetilerek, gereğinin takdir edilmesi gerekirken itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Somut olayda, CMK"nın 160. maddesinin Cumhuriyet Savcısına yüklediği maddi gerçeği araştırma sorumluluğunun gereği,...Cumhuriyet Başsavcılığınca yerine getirilmemiştir. Ancak bu durumda soruşturmanın hangi merci tarafından yapılması gerektiği sorunu ortaya çıkmaktadır. YCGK"nın, 04.12.2007 tarih ve 2007/247-257 sayılı kararında özetle "Cumhuriyet Savcısı tarafından ceza yargılamasının temel hedefi olan maddi gerçeğe ulaşma amacına yönelik olarak gerekli kanıtların toplanmadığı hatta buna teşebbüs bile edilmediği çok açık olarak anlaşılmakta, başka bir anlatımla soruşturma evresinin tamamlanmadığı net bir biçimde tespit edilmekteyse, soruşturma evresi Cumhuriyet Savcısınca tamamlanmalıdır. Aksinin kabulü halinde, soruşturma safhasının asıl yetkilisi olan Cumhuriyet Savcısı varken istisnai yetkili olan sulh ceza hakiminin soruşturmayı yapması sonucuna ulaşılır ki bu CMK"nın getirdiği sisteme ve yasanın amacına aykırıdır." denilerek soruşturma eksikliğinin nasıl giderilmesi gerektiği gösterilmiştir. Yapılan açıklamalara göre itiraz merciinin, itirazı kabul edip dosyayı soruşturmayı tamamlaması için...Cumhuriyet Başsavcılığına göndermesi gerekmektedir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- ...2. Sulh Ceza Hakimliğinin 08/01/2016 tarihli ve 2015/2913 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı yasa maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin itiraz mercii tarafından mahallinde tamamlanmasına, 22/11/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.