Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında H.. Köyü çalışma alanında bulunan 757 parsel sayılı, 6.435,95 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi verilerek Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı R.. T.., taşınmazın sınırlarını göstereceği bölümünün kendisinin kullanımında olduğu iddiasıyla lehine zilyetlik şerhi verilmesi talebi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, hükme dayanak yapılan fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3.374,37 metrekarelik bölümün davacının kullanımında olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine, dava konusu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, hükme dayanak yapılan fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3.374,37 metrekarelik bölümde davacının zilyetliğinin bulunduğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; mahallinde yapılan keşifte taşınmazın vasfının tespiti yönünden ziraat bilirkişisi dinlenmediğinden yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava, kullanım kadastrosundan kaynaklanmakta olup, davacı lehine zilyetlik şerhi verilmesi istemine yöneliktir. Bu tür davalarda davacının, dava konusu taşınmazdaki zilyetliğinin mahalli bilirkişi ve tanık sözleri ile maddi olaylara dayalı olarak belirlenmesi yanında bu beyanların ziraatçı bilirkişi tarafından da doğrulanması gerekir. Bu nedenle sağlıklı sonuca varılabilmesi için mahallinde ziraat mühendisi bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılarak taşınmazın niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, mahalli bilirkişi ve tanık sözleri bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 24.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.