Esas No: 2016/13926
Karar No: 2019/4346
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/13926 Esas 2019/4346 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ile davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, 14.12.2004 tarihli dilekçesiyle; ... köyü 889 sayılı parselin yörede yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını, davalı ... olan tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabülüne karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişiler avukatı tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25.09.2008 gün ve 2008/9182-11912 E.K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Çekişmeli 889 sayılı parselin dosyaya getirtilen tesbit krokisi ile bilirkişi krokilerindeki tersimatı birbirinden gözle ayırt edilecek biçimde farklı olduğu gibi, bilirkişiler taşınmazın 88 m2 bölümünün kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, (A) ile gösterilen 474 m2 bölümünün ise kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeyken 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince 1988 yılında Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını bildirmişlerse de taşınmazın bu iki bölümünün toplam 562 m2 yüzölçümünde olduğu oysa taşınmazın yüzölçümü 7790 m2 olduğu, (A) ve (B) ile gösterilen toplam 562 m2 yüzölçümündeki bölümü dışındaki bölümleri hakkında araştırma ve inceleme yapılmadığı ve mahkemece karar da verilmediği, ... köyünde 1952 yılında çalışan I ve 2 numaralı makiye ayırma komisyonları, 5653 sayılı Kanun ile değişik 3116 sayılı Kanunun 5. maddesinde öngörülen kişilerden oluşmadığından kuruluşu kanuna uygun olmadığı gibi, yönetmelik hükümlerine de aykırı oluşturulduğu, bu komisyonların kanun ve yönetmelik hükümlerine de uymadan çalışma yaparak zemine uygulama imkanı olmayan ölçeksiz kroki niteliğinde bir harita düzenledikleri, yasaya aykırı kurulan komisyonun kanuna aykırı olarak makiye ayırdığı yerlerde toprak tevzi işlemleri de yapılmadığı, 22.03.1996 tarih 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile "5653 sayılı Kanunla değişik 3116 sayılı Kanunun 1-e maddesi uyarınca kurulan maki tespit komisyonlarının yasal ve yaptıkları işlemlerinde geçerli olduğu ve makiye ayrılan yerlerde özel yasalar uyarınca oluşturulan tapulara değer verilmesi gerektiği" kabul edildiği; ne var ki, davalı tarafın özel yasalar uyarınca oluşturulan tapu kaydı bulunmadığı somut olayda sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma olanağı bulunmadığı, HGK"nın 28.05.2003 gün ve 2003/20-371-358 sayılı kararında kabul edildiği gibi, bir yerin maki olarak belirlenmesi tahditin kendiliğinden geçersiz olması sonucunu doğurmaz. O yerin makilik olması nedeniyle orman sınırı içine alınamayacağının orman kadastrosuna itiraz süresi içinde açılacak davada tartışılabilir. Makilik yada tapulu, tapusuz tarlanın veya başka nitelikteki bir taşınmazın orman sınırları içine alınması ve hak düşürücü sürenin de geçmesinden sonra orman kadastrosu
kesinleşir ve o taşınmaz hukuken orman niteliğini kazacağı, yürürlükteki yasalara göre bundan sonra hiçbir merci ve makamın kesinleşen orman sınırını değiştirmesi mümkün olmadığı, ... köyü 889 sayılı parsel için Hazine tarafından tapu maliki gerçek kişiler aleyhine açılan tapu iptal tescil davasının reddine ilişkin, ... Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 09.04.1997 gün ve 1997/14-404 sayılı kararı, somut olay yönünden davanın sebebi ve tarafları farklı olduğundan kesin hüküm oluşturmadığı gibi, bir an için çekişmeli parselin 1942 yılında yapılan orman kadastrosu sınırları içinde olduğu ve 1976 yılında yapılan işlemle orman sınırları dışında bırakıldığı kabul edilmesi halinde, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanının hakem sıfatıyla verdiği 19.12.1947 tarih, 208 sayılı kararla, sadece Vakıflar İdaresinin dayandığı ... Vakfına ait tapulu taşınmazlar yönünden 1942 yılı orman kadastrosunun iptal edildiği, diğer taşınmazlar yönünden 1942 yılı orman kadastrosunun hukuki geçerliliğini koruduğu, 1942 yılında yapılan orman kadastrosunu yok sayarak, 1942 yılında orman olarak sınırlandırılan alanları orman sınırları dışında bırakan karar ve işlemlerin hukuki geçerliliği bulunmadığı, 1942 yılı orman kadastrosunda Devlet ormanı olarak sınırlandırılan ve Vakıfa ait tapu kaydı ve dolayısıyla hakem kararı kapsamı dışında bulunan taşınmazlar yönünden 1942 yılı tahditi hukuki geçerliliğini koruduğundan, 1942 yılı orman kadastrosu sınırları içinde kalan bir taşınmazın, 1976 yılında yeniden yapılan orman kadastrosu sırasında, orman sınırları dışında bırakan işlem ikinci kadastro olması nedeniyle hukuki değer taşımazsa da (3402 sayılı Kanunun 22/1. maddesi), 1942 yılında yapılan orman kadastrosu ile sadece Devlet ormanlarının sınırlandırılıp, 4785 sayılı Kanun ile (istisnalar dışında) özel ve tüzel kişilere ait tüm ormanların Devletleştirildiğinden ve 5658 sayılı Kanunda Vakıf ormanlarını iade edileceğine ilişkin hüküm bulunmadığından 1942 yılı tahditi dışında kalan yerlerde, 7 Numaralı Komisyonun 1976 yılında 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre yaptığı çalışmayla Devletleştirilen orman alanı olduğu belirlenen yerlerin orman olarak sınırlandırılabileceği, orman kadastrosunun ilanından sonra dava tarihine kadar hak düşürücü süreler çoktan geçtiği, orman kadastrosunun kesinleştiği, çekişmeli taşınmaz ister 1942 yılı orman kadastrosu sınırları içinde olsun, isterse 1942 yılı orman kadastrosu sınırları dışında olması nedeniyle, 1976 yılında 4785 sayılı Kanun hükümleri gözetilerek yapılan orman kadastrosunda orman olarak sınırlandırılsın, her iki halde de dava konusu taşınmazın hukuken orman olduğu, bu nedenlerle, öncelikle çekişmeli parselin kadastro tesbit krokisi (tapu çap krokisi) ve çekişmeli yere ilişkin 1942 yılı orman kadastro haritası orijinalinden renklendirilmiş fotokopisinin getirtilmesi, yeniden yapılacak keşifte 1942 orman tahditi, 1976 yılında yapılan orman kadastrosu, 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ve yine 1989 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ilişkin tüm çalışma tutanakları ve haritaları ile makiye ayırma tutanak ve haritaları, Orman Kadastrosu Yönetmeliğinin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde tarif edilen yöntem ile uygulanarak, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 15-20 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmesi, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, maki haritasına, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlayan rapor ve kroki düzenlettirilmesi, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan araştırma ve inceleme sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli parselin tapusunun iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 20 Hukuk Dairesinin 24/03/2011 tarihli ve 2011/130-3215 E.K. sayılı kararıyla çekişmeli taşınmazın 01.06.2010 günlü müşterek bilirkişi rapor ve krokisinde (B) ile gösterilen 80 m2 ve
(C) ile gösterilen 7236 m2 bölümlerine ilişkin hükmün onanmasına, (A) ile gösterilen 474 m2 yüzölçmündeki bölümüne ilişkin hükmün bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davalılardan ... ve ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenmekle Dairemizin 07/12/2015 tarihli ve 2015/13566-12295 E.K. sayılı kararıyla karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan daire kararında özetle; “1) Hükmüne uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulduğu gibi, dava konusu taşınmaz 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığı halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp, yolsuz olarak sicili oluşturulmuşsa da, 766 sayılı Kanunun 46/2 ve 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (TMY"nin 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve TMY’nin 1026. (EMY 934 - İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen ve tapuya tescil edilen orman kadastro (tahdit) sınırları içinde bulunan ve 1996/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile kabul edilen konunun bu içtihadı birleştirmenin kapsamı dışında olduğu, aynı yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen, ancak tapuya tescil edilmeyen yerlerde 5653 sayılı Kanun ile değişik 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre maki komisyonlarının yaptığı işlemlerin bir tespit niteliği taşıdığı, teknik ve hukuki anlamda orman kadastro (tahdit) sınırı dışına çıkarma işlemi olmadığı, 27/01/2009 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5831 sayılı Kanunun 5. maddesi ile 6831 sayılı Orman Kanununa eklenen ek 10. madde hükmünün maki tespit komisyonlarınca 5653 sayılı Kanun uyarınca maki olarak tespit edilen yerlere de uygulanması gerektiğine ve bunun sonucu olarak bu yerlerin tespit tarihinden itibaren imar, ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılmasına olanak bulunmadığının kabul edildiği gözetilerek, çekişmeli parselin yörede 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı anlaşılan, 01.06.2010 günlü müşterek bilirkişi rapor ve krokisinde (B) ile gösterilen 80 m2 ve (C) ile gösterilen 7236 m2 bölümüne ilişkin tüm temyiz itirazlarını reddiyle bu bölümlere ilişkin hükmün onanması gerekmiştir.
2) Davalı gerçek kişilerin çekişmeli parselin 01.06.2010 günlü bilirkişi rapor ve krokisinde (A) ile gösterilen 474 m2 yüzölçümündeki bölümüne ilişkin temyiz itirazlarına gelince; çekişmeli parselin bu bölümünün yörede 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığı, 1976 yılında 7 numaralı komisyona bağlı 4 numaralı ekip tarafından, 1942 yılı orman kadastrosu yok sayılarak yeniden yapılan işlemde dahi orman olarak sınırlandırıldığı, yörede 1988 yılında yapılan 2/B işleminde 3302 sayılı Kanunun 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, bu işlemin 16.12.1989 tarihinde kesinleştiği, bu yerin 2924 sayılı Kanun hükümlerine göre tasarruf edilmek üzere Çevre ve Orman Bakanlığının tasarrufuna geçeceği, Orman Yönetiminin burası için dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek bu bölüme ilişkin davanın reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Yargılama sırasında yörede 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22/2-A maddesi uyarınca uygulama kadastrosu yapılmış, taşınmaz 28100 ada 42 parsel sayısı ve 7840,97 m2 yüzölçümüyle tespit edilmiş, Orman Yönetimi süresinde kadastro mahkemesinde uygulama kadastrosuna itiraz ile tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş, kadastro mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı Orman Yönetimi tarafından temyiz talebinde bulunulması üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29/11/2011 tarihli ve 2011/10446-13664 E.K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece hükümde direnilmesine karar verilmiş, Orman Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19/12/2012 tarihli ve 2012/20-956-1243 E.K. sayılı kararıyla direnme kararının bozulmasına karar verilmiş, kadastro mahkemesince bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu, uygulama kadastrosuna itiraz yönünden davanın reddine, mülkiyet talebi yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, kararın kesinleşmesini müteakip Orman Yönetiminin talebi üzerine
dosya asliye hukuk mahkemesine gönderilmiş, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/51 Esasına kaydedildikten sonra eldeki dosya ile birleştirilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra dava konusu ... köyü eski 889 parsel iken 22/a ile 28100 ada/42 parsel olan taşınmazın en son alınan bilirkişi raporunda (B) ve (C) harfi ile gösterilen kısımların bozma sebebi yapılmayarak kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, (A) harfi ile gösterilen eski 889 parseldeki 474 m2"lik kısım iken 22/a uygulaması ile 28100 ada/42 parsel içinde kalan son bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 467,93 m2"lik kısım ile ilgili dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından bu kısımla ilgili davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ile davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın daha sonra arazi kadastrosu yoluyla oluşturulan tapu kaydının iptal ve orman niteliğiyle tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1976 yılında ilk tahditin aplikasyonu ve ... Vakfının tapulu taşınmazları yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğünün itirazı üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanın hakem sıfatıyla verdiği karar ile tahditi iptal edilen yerler hakkında yapılan ormanların kadastrosu çalışmaları 15.09.1976 tarihinde, bu işlemlere karşı yapılan itirazları inceleyen 7 Numaralı Orman Kadastro Komisyonu işlemleri de 09.12.1976 tarihinde ilan edilmiştir. Daha sonra 1988 yılında 36 Numaralı Orman Kadastro Komisyonunca aplikasyon ve sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ile 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanununun 2/B madde uygulaması yapılmış ve 15.06.1989 tarihinde ilan edilmiştir.
Dosya kapsamına, mahkemece çekişmeli taşınmazın (A) harfiyle gösterilen bölümü yönünden uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapılıp, hüküm kurulmuş olmasına ve bozmanın kapsamının dışında kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre davacı ... Yönetimi ve davalı gerçek kişiler vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına ve temyiz harcının istek halinde iadesine, 7139 sayılı Kanununun 33. maddesi uyarınca Orman Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına 24/06/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.