Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/83
Karar No: 2019/1327
Karar Tarihi: 27.02.2019

Yağma - Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2016/83 Esas 2019/1327 Karar Sayılı İlamı

Özet:


6. Ceza Dairesi tarafından verilen kararda, yağma suçuyla ilgili yerel mahkeme tarafından beraat kararı verildiği belirtilmiştir. Ancak, şüpheli statüsünde olan kişinin muhakeme hak ve yetkilerine sahip olduğu vurgulanmış ve suçun belirlenmesi için önce olayın sübutunun (veya ispatının) yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Delillerin sanık açıklamaları, tanık açıklamaları, kolluk savcı ve hakim tutanakları, görüntü ve ses kaydeden araçlarla açıklama ve belirtiler şeklinde ayrıma tabi tutulabileceği belirtilmiştir. Yağma olaylarına genelde tanıkların bulunmadığına dikkat çekilmiş ve mağdurun beyanı ve teşhisi önem arz ettiği belirtilmiştir.
Teşhis işlemine dair düzenlemelere de değinilen kararda, somut olayda canlı teşhis bulunmadığı, fotoğraf teşhisinin yer almadığı ve mağdurların faili ayırt edici şekilde beyanda bulunmadığı ifade edilmiştir. Bu nedenle, mağdurların mahkemeye çağrılması, sanık ile yüzleştirilmeleri, Almanya adli makamlarından soruşturma sonuçlarına dair bilgi alınması gibi adımların atılması gerektiği vurgulanmıştır.
Kararda, eksik soruşturma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulduğu belirtilerek, CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 5681 sayılı Kanunun 5. maddesi
- 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu Ek 6. madde
- 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi
6. Ceza Dairesi         2016/83 E.  ,  2019/1327 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Yağma
    HÜKÜM : Beraat

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    1- Belli bir olay ile ilgili suç işlediği izlenimini veren ve hakkında herhangi bir araştırma yapılan kişi, şüpheli statüsüne girer. Şüpheli muhakeme hak ve yetkilerine sahiptir.
    Yargılanacak her uyuşmazlıkta; şüphelilik, uyuşmazlığın somut olması ve uyuşmazlığın çözümü şeklinde özellikler vardır. O halde önce olay öğrenilmelidir. Yani sübut konusunda bir hükme varılır. Sübut (veya ispat) meselesi maddi mesele olup, bu konu geçmişteki olayı zihnimizde yeniden yaratmak, yani nasıl meydana geldiğini belirlemektir. Olay belirlendikten sonra, olaya uygulanacak hukuki norm ve bunun olayın tipine uygun olup olmadığı konusunda sonuç çıkarılır. Maddi durumun tespiti, hukuki durumun tespitidir. Olayın faillerinin kim olduğu ve bunların ceza hukuku karşısındaki sorumlulukları öncelikle olayın belirlenmesi ile mümkündür.
    Olay ise deliller ile öğrenilebilir. Delillerin gösterdiği objektif bakımından bir (ihtimal)’dir. Buna rağmen ihtimal belli bir dereceye gelince kanaat (kanı) olacaktır. Şüphe yerini kanaate bıraktığında ispatta aranan belirlilik ortaya çıkar. Yani belirliliğe şüphenin yenilmesi ile ulaşılır.
    Ceza Muhakemesinin asıl amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Maddi gerçeğe ulaştıracak araç ise delillerdir. Deliller; Sanık açıklamaları, tanık açıklamaları, sanık ve tanıktan başka kişilerin açıklamaları, kolluk, savcı ve hakim tutanakları, özel yazılı açıklamalar, görüntü ve (veya) ses kaydeden araçlarla açıklama ve belirtiler şeklinde ayrıma tabi tutulabilir. Suç konusu ve/veya alet olayın bir parçası iken, olay yerinde kalan her türlü iz ve eser, belirti delil olup, olayı temsil eden dolaylı delildir.
    Yağma olaylarında genelde tanık yoktur, bu nedenle mağdurun beyanı ve teşhisi önemlidir. Şayet bu konuda duraksama varsa, ortada yenilmesi gereken bir şüphenin olduğunun düşünülmesi gerekir. Bütün isnat araçları delildir. Soyut olarak da deliller eşdeğerdedir. Bu nedenle deliller yeterince araştırılmamış veya soruşturma eksik ise bu hususlar giderilmelidir. Soruşturma evresinde toplanmamış delilleri mahkemenin toplaması gerekir. Hakimin sanık lehine ve aleyhine olan delilleri araştırıp; tam bir inanışla özgürce değerlendirerek kuşkudan arınmış bir sonuca ulaşması gerekir. Kuşkular yenilmelidir. Yani hükümde varsayıma dayalı kuşkulu kalan hususlar olmamalıdır. Maddi gerçeğin olayın bir bütünü veya parçasını temsil eden kanıtlardan ortaya çıkarılması gerekir. Bir takım varsayımlara dayanılarak karar verilmesi ceza muhakemesinin amacına kesinlikle aykırıdır. Kuşku ve çelişki yenilmeden karar verilemez. Bir suç varsa bunun failini belirlemede ancak kanıtların yorumu ile cevaplanacaktır. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa imkan vermemelidir. Yüksek ihtimal ile deliller yeterli toplanmadan bir ceza verilemez. Eylem veya eylemlerin bir suç olup olmadığının belirlenmesi için eylemin önce işlenip işlenmediğinin sorunu çözülerek başlanır. Bu da kanıtların yorumu ile cevaplanacaktır. Hakim hangi kanıtı nasıl yorumladığını, yorum ile nasıl bir kanıya ulaştığını, kararının gerekçesinde göstermek zorundadır.
    Gerekçedeki mantıksal kronolojik dizin ise iddia, savunma, kanıtlar, kanıtların yorumu, sabit kabul edilen eylem; ihlal edilen norm, normun yorumu ve en nihayet ulaşılan sonuç olan hüküm şeklinde olmalıdır.
    Teşhisin yöntemine gelince; ceza yargılaması hukukumuzda teşhise ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta olup, bu konu ilk kez 02.06.2007 gün ve 5681 sayılı Kanunun 5. maddesiyle 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun Ek 6. maddesinde yapılan değişiklikle mevzuatımıza girmiş, anılan maddede teşhis işleminin ne şekilde yapılacağı, "Polis, olaydaki failin gözaltına alınan şüpheli ile aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi bakımından zorunlu olması halinde, Cumhuriyet savcısının talimatıyla teşhis yaptırabilir. İşleme başlanmadan önce teşhiste bulunacak kişinin faili tarif eden beyanları tutanağa bağlanır.
    Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birden fazla ve aynı cinsten olması, aralarında yaş, boy, ağırlık, giyinme gibi görünüşe ilişkin hususlarda benzerlik
    bulunması gerekir. Teşhis için gerekli olması halinde şüphelinin görünüşü ile ilgili gerekli değişiklikler yapılabilir. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin her birinde teşhis sırasında bir numara bulundurulur.
    Teşhiste bulunan kişi ile teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birbirini görmemesi gerekir. Teşhis işlemi en az iki kez tekrarlanır ve teşhiste bulunması istenen kişiye şüphelinin teşhis edilecek kişiler arasında yer almıyor olabileceği hatırlatılır. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin, bu işlem sırasında birlikte fotoğrafları çekilerek veya görüntüleri kayda alınarak, soruşturma dosyasına konur.
    Şüphelinin fotoğrafı üzerinden de teşhis yaptırılabilir. Ancak tek bir fotoğraf veya aynı kişinin farklı fotoğrafları üzerinden teşhis yaptırılamaz. Değişik kişilerin fotoğraflarının aynı büyüklük ve özellikte olmaları gerekir. Teşhis işlemi tutanağa bağlanır" şeklinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olayımıza gelirsek;
    Soruşturma dosyasında usulüne uygun canlı teşhis bulunmadığı gibi, fotoğraf teşhisinin de yer almadığı; mağdurlara yönelik hangi failin hangi eylem ve hareketi gerçekleştirdiğinin de ayırdedici şekilde beyanlarda yer almadığı;
    Hal böyle olunca; suçun failinin sanık olup olmadığı yönündeki kesin delillerin oluşmasını sağlamak için mağdurların mümkünse mahkemeye celp edilip sanık ile yüzleştirilmeleri sağlanarak, ayrıntılı beyanı alınıp, verdiği eşgal bilgileri ile sanığın ne şekilde örtüştüğünün belirlenmesi, bu olanaklı değilse, sanığın ve Almanya adli makamlarınca haklarında kovuşturma yürütülen diğer sanıkların olay tarihindeki ve mevcut haline ilişkin değişik cephelerden fotoğrafları temin edilip, mağdurlara ve olay tanıklarına bu fotoğraflar gösterilerek, her bir failin hangi hareketleri gerçekleştirdiği, sanığın eyleminin ne olduğu sorulup, anılan hususlar tutanaklara yansıtılarak karar verilmesi gerekirken;
    2- Sanık hakkında Alman Adli makamlarınca yürütülen soruşturmanın akıbetinin ne olduğu, sonuçlanıp sonuçlanmadığı araştırılıp; sonuçlandı ise kararın bir örneğinin tercümesinin dosyaya eklenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini ve takdiri gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Bozmayı gerektirmiş, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi