Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/9840
Karar No: 2021/8335
Karar Tarihi: 15.06.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/9840 Esas 2021/8335 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/9840 E.  ,  2021/8335 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İstanbul 21. İş Mahkemesi

    Rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi ve davalı avukatı tarafından da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.06.2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalı adına gelen olmadı. Davacı Kurum adına Av. ...geldi. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı Kurum vekili dava dilekçesinde özetle: Sigortalı..."ın geçirmiş olduğu iş kazası sonucunda, sigortalıya sürekli-geçici işgöremezlik geliri bağlandığını ve tedavi giderlerini de belirterek 32.804,30 TL"nin tahsilini talep ettiği, bilirkişi raporu sonrası bedel artırım dilekçesi vererek 130.431,00 TL kurum alacağının onay, sarf ve ödeme tarihinden itibaren davalıdan tahsilini talep ettiği görülmüştür.
    II-CEVAP
    Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle: İş kazasının tamamıyla sigortalının kusuru nedeni ile meydana geldiğini, şirketin işçi sağlığı ve iş güvenliği yükümlülüklerine uyduğunu, aynı zamanda maluliyet oranına itirazları bulunduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusursuz olduğu gerekçeleriyle davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesi, İstanbul 10. İş Mahkemesinin 2013/1691 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin %60, sigortalının %40 oranında kusurlu oldukları belirtilmiş ve bu dosyada alınan Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu uyarınca sigortalının %30,2 olarak belirlenen maluliyet oranının değişmesine gerek olmadığına ilişkin karar verildiği anlaşılmıştır.
    Kurum kayıtları getirtilerek alınan kusur bilirkişi raporunda davalı şirketin %70, sigortalının %30 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ve rapora itiraz doğrultusunda iş güvenliği uzmanları tarafından alınan heyet raporunda davalı şirketin %80, sigortalının %20 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ve bu oranlar esas alınmak suretiyle hesap raporu alınmış ve hesap raporu doğrultusunda da dava ıslah edilmiştir.
    Tüm dosya kapsamına göre; sigortalının iş kazası sonucu %30,2 oranında meslekte çalışma gücünü kaybettiği, mahkememizce en son alınan ve dosyadaki diğer raporlar ile çelişkiyi gideren heyet raporu açık ve denetime elverişli olduğundan hükme esas almaya yeterli olduğu, kurumun sigortalıya bağladığı sürekli işgöremezlik geliri ile geçici işgöremezlik ödemesi ve sigortalıya yaptığı tedavi giderlerinin davalı şirketin kusuru oranında 5510 sayılı Yasanın 21. maddesi uyarınca rücu etmesinin mümkün olduğu da değerlendirilmek suretiyle talep ve ıslah doğrultusunda davanın kabulüne dair karar vermiştir.
    B-BAM KARARI
    Bölge adliye mahkemesince, 5510 sayılı Yasanın 93/3 fıkrasında yer alan özel hüküm dikkate alındığında, "bu kanuna dayanılarak kurumca açılacak tazminat ve rücu davaları 10 yıllık zamanaşımına tabi olup, zamanaşımı rücu konusu, gelir ve aylıklar bakımından onay tarihinden, masraf ve ödeme tarihinden itibaren başlar" denilmekle, yasada ön görülen zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmamış olduğu anlaşılmıştır.
    Yine, davacı kurum vekili ve davalı ... İnşaat Taahhüt ve Sanayi Ticaret A.Ş. vekili tarafından sunulan istinaf dilekçelerine göre yargılama sırasında bilirkişi raporlarına olan itirazlarının dikkate alınmadığı ifade edilmiş ise de, yargılama sırasında toplanan kurum kayıtları, kazalı işçinin şahsi sicil dosyası ve yazılı tüm deliller toplandıktan sonra mevcut tüm deliller üzerinde iş güvenliği konusunda uzman bilirkişiden rapor alındığı, iş kazasının meydana gelmesinde davalı ... İnşaat Taahhüt ve Sanayi Ticaret A.Ş."nin %70 oranında, sigortalı..."ın %30 oranında kusurlu olduğuna ilişkin rapor verildiği, bu kusur raporuna ve kusur oranlarına itiraz edilmesi üzerine dosyanın üç kişilik iş güvenliği uzmanlarından oluşturulan bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyetince düzenlenen kusur raporu kapsamına göre davalı ... İnşaat Taahhüt ve Sanayi Ticaret A.Ş."nin %80 oranında, sigortalı..."ın %20 oranında kusurlu olduğuna ilişkin rapor verildiği, kurum tahkikat raporunda da iş kazasının meydana gelmesinde davalı ... İnşaat Taahhüt ve Sanayi Ticaret A.Ş."nin %80 oranında, sigortalı..."ın %20 oranında kusurlu olduğuna ilişkin tespit yapıldığı, iş güvenliği uzmanlarından oluşturulan heyet halindeki bilirkişi raporunun tetkikinden ayrıntılı ve gerekçeli olduğu, iş sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı çerçevesinde düzenlenen kusur bilirkişisi raporunun gerek dosya kapsamı, gerekse mevcut delil durumu ve yasal mevzuata uygun olduğu görülmüştür.
    Hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporunda TRH 2010 Yaşam tablosuna göre kurum zararı hesaplanırken %5 artış ve %5 iskonto uygulandığı, hesap raporunun Yüksek Yargıtay emsal kararlarına uygun olarak usulüne uygun olarak düzenlendiği görülmüştür.
    Bu değerlendirmeler doğrultusunda alınan hesap raporunun kusur raporuna ve dosya kapsamına uygun olarak hesaplama yapıldığı, İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararının her bir alacak kalemi yönünden infazı kabil şekilde dava konusu yapılan peşin değerli gelir, geçici iş göremezlik ödemesi ve tedavi giderleri yönünden miktarlar rakamsal olarak belirlenerek onay, ödeme ve sarf tarihlerinden itibaren faiziyle birlikte hüküm kurulması gerektiği halde bu usul ve esaslara uygun hüküm kurulmaması nedeniyle davacı Kurum vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf istemlerinin kabulü ile HMK 353/1-b-2.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, toplam 130.431,00 TL tutarında olan kurum zararını oluşturan sigortalıya yapılan ödemeler ve tedavi giderlerinden 112.715,00 TL peşin sermaye değerli gelirin onay tarihinden, 14.474,00 TL tutarındaki geçici iş göremezlik ödemesinin ödeme tarihlerinden, 3.242,00 TL tutarındaki tedavi giderinin sarf tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacı kuruma verilmesine dair karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı şirket vekili özetle, Sigortalının tamamen dikkatsizce, güvenli bölgeden ayrılmak istemesi ve inişe uygun olmayan bir yoldan geçebileceğini sanması sonucu kazanın meydana geldiğini, İstanbul 10. İş Mahkemesi"nin 2013/123 E. Sayılı dosyasında şirketin %60 oranında kusurlu bulunduğunu ve sigortalının ücretinin hatalı belirlendiğini belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
    Davacı Kurum vekili ise, alınan kusur raporunun yetersiz olduğunu, buna göre davalının tam kusurlu olup, oluşan zararın tamamının davalı tarafça giderilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davacı Kurum, 19.03.2011 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeni ile sürekli şekilde iş göremez hale gelen sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan tedavi giderleri ile geçici iş göremezlik ödemelerinden oluşan kurum zararının tahsili istemli eldeki davayı açmış olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanununun 21.ve 76. maddeleridir.
    5510 sayılı Kanun"un “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile işveren davalının, Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
    Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, tazminat davasında verilen kararın güçlü delil oluşturduğu hususu ile ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle sigortalı ile davalının ve varsa dava dışı kişilerin kusur oran ve aidiyetleri konusunda rapor alınması gereklidir.
    Kusur raporlarının, 506 sayılı Kanunun 26, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesi, 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
    Buna göre; işverenin ve üçüncü kişilerin iş kazasındaki kasıt veya kusurunun tespiti amacıyla; iş kazasının oluşumuna ilişkin maddi olguların eksiksiz biçimde saptanması, sorumluluğu gerektiren her koşulun, kendi özelliği çerçevesinde araştırılıp irdelenmesi, işveren ve diğer ilgililerin kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi gerekir.
    Bu kapsamda; 6331 sayılı Kanunun 37’nci maddesi uyarınca yürürlükten kaldırılan ancak zararlandırıcı sigorta olayının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu"nun 77’nci maddesi uyarınca, işverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. Anılan madde ile, işverenlere, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramından kapsamlı olarak, her türlü önlemi almak yanında, bir anlamda objektif özen yükümlülüğü de öngörülmektedir. Bu itibarla işverenin, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçinin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı takdirde gerekmeyeceği gibi bir düşünce ile almaktan sarfınazar etmesi kabul edilemez.
    Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile Dünya Sağlık Örgütü"nün (WHO) ortak Komisyonunda işçi sağlığının esasları: Bütün işkollarında işçinin fiziksel, ruhsal ve sosyo-ekonomik bakımdan sağlığını en üst düzeye çıkarmak ve bunun devamını sağlamak; çalışma şartları ve kullanılan zararlı maddeler nedeni ile işçi sağlığının bozulmasını engellemek; her işçiyi kendi fiziksel ve ruhsal yapısına uygun işte çalıştırmak; özet olarak işin işçiye ve işçinin işe uyumunu sağlamak olarak tanımlanmaktadır. Belirlenen amaçlara ulaşmak, dolayısıyla iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek temel sorumluluktur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.11.2006 gün ve E: 2006/10-696, K: 2006/704 sayılı kararı).
    Diğer taraftan, tarafları ve konusu farklı olan sigortalının açtığı tazminat dosyasında verilen karar, rücuan tazminat davalarında kesin hüküm teşkil etmez. Dolayısıyla o dosyada alınan kusur raporu da eldeki davada kesin delil teşkil etmeyecektir. Şayet, kesinleşmiş ise ancak, güçlü delil teşkil edebilir. Nitekim bu husus, Yargıtay"ın yerleşmiş ve kökleşmiş görüşleri ile de kabul edilmiş bulunmaktadır.
    Eldeki davada ise, Mahkemece, davalı şirketin %80, sigortalının ise %20 kusurlu olduğunu kabul eden 12.12.2015 tarihli kusur raporu esas alınmış ise de, özellikle kesinleşen tazminat dosyasının da celp edilmesi ile mevcut raporların hep birlikte değerlendirilmesi ile kazanın oluş şeklini ve tarafların kusur durumunu açıkça ortaya koyan ve tüm çelişkileri gideren bir kusur raporunun aldırılması ile sonucuna göre bir karar tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, davacı Kurum avukatı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma avukatlık parasının davalı şirkete yükletilmesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi