17. Hukuk Dairesi 2019/5646 E. , 2020/4449 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılması sonucunda kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü;
-K A R A R-
Davacı vekili, ... ait taşınmazın müvekkili şirket tarafından "... özel konut sigorta poliçesi" ile sigorta edildiğini, 27/02/2013 tarihinde sigortalı konutun alt katında bulunan 5 numaralı konutta yanan sobadan çıkan alevlerin, baca içerisinde oluşan kurumları tutuşturarak, alev aldırması nedeniyle yangın meydana geldiğini, bu yangının sigortalı konuta sıçrayarak, konutta yapılan ekspertiz raporuna göre 10.059,00 TL hasar meydana geldiğini, hasar bedelinin sigortalıya 22/03/2013 tarihinde ödendiğini, bu bedelin talep edilmesine rağmen zarara sebebiyet veren davalı tarafından davacıya ödenmemesi üzerine, davacının davalı aleyhine Ankara 30. İcra Müdürlüğü"nün 2013/11852 sayılı dosyası ile takip başlattığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyanla, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davalının 5 numaralı dairenin maliki olduğunu, ancak daireyi kullanan kişinin davalı olmadığını, davalının başka bir yerde ikamet ettiğini, 01/09/2010 tarihinden itibaren 5 nolu dairenin ... isimli kiracı tarafından kullanıldığını, bu nedenle davalıya husumet yöneltilemeyeceğinden davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia savunma toplnan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre Davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile 10.059,00-TL asıl alacak için davalının itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,,Fazlaya ilişkin talep ile, icra inkar tazminatına ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava konut sigorta poliçesi nedeniyle rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ..., bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının 2015/13978-2018/2713 sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nun 19. maddesinde, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun"un Ek 1. maddesinde ise kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde çözümleneceği öngörülmüştür.
Somut olaya bakıldığında; hasar tarihinde davalının maliki olduğu konut ile davacının sigortalısının konutunun da bulunduğu anataşınmazın, 2008 yılından beri kat mülkiyeti kurulmuş bir taşınmaz olduğu; davacıya sigortalı konutun alt katında bulunan ve olay tarihinde davalının maliki olduğu konutta yakılan sobanın baca içinde zamanla birikmiş kurumları tutuşturması ve bacanın alev alarak aşırı ısınması nedediyle çıkan yangında davalıya husumet yöneltildiği görülmektedir. Bu durumda, anataşınmazda kat mülkiyeti kurulmuş olması nedeniyle, davada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu açıktır.
Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Bu durumda mahkemece, davada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu gözetilerek, HMK"nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK"nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 07.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.