4. Hukuk Dairesi 2016/14346 E. , 2019/222 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 15/05/2015 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 02/02/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, 2013 yılında davalının taşınmazına silajlık mısır ektiğini, davalının davaya konu taşınmazı dava dışı Ahmet Kalaycı’ya kullandırdığı düşüncesiyle ilk önce anılan kişi aleyhine başlattıkları takibe itiraz edilmesi üzerine Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/182 esas sayılı dosyasında davalının tanık sıfatıyla verdiği ifadede taşınmazı kendisinin ektiğini kabul ettiğini, bunun üzerine sulama suyu bedelinin tahsili amacıyla davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabında, 2013 yılında tarlasına silajlık mısır ektiğini, ancak davacıdan sulama hizmeti almadığını, tarlasını Ilgın Belediyesine ait kaplıca atık suyuyla suladığını, bunun için kepçe getirtip tarlasına su yolu açtırdığını, boruları kendisinin döşediğini, böylece davacı birlikten hiçbir hizmet almadığını, 2014/182 esas sayılı kararın davacıdan hizmet alıp sulama yaptığına ilişkin olmayıp, sadece ekim yaptığına ilişkin olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuş, davalı vekili dosyaya sunduğu 04/01/2016 tarihli beyan dilekçesinde 2013 yılında aşırı kuraklık olduğunu, gölde su olmadığını ve müvekkilinin atık su ile sulama yaptığını ileri sürmüş, davalı 10/01/2016 günlü oturumda tanık ifadelerine karşı beyanında ise, tarlasının yanındaki kanala hem gölden hem de kaplıca suyundan su geldiğini, tarlasına su verilmesi için davacı birliğe başvurduğunu, ancak kepçe olmadığı için kendisine su vermediklerini, bunun üzerine belediyeden kepçe getirterek kendi tarlasına kanal açtırdığını, aldığı suyun içinde gölden gelen bir su olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece, dinlenen taraf tanıklarının davalının tarlasına su aldığı kanala hem kaplıcadan hem de gölden su geldiğini beyan ettikleri, ancak taraflar arasında yapılmış herhangi bir sözleşme ve makbuzun bulunmadığı, davacı birliğin buna ilişkin bir belge ibraz edemeyerek davasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu’nun 19. maddesinde; birliğin görev alanında bulunan tesisten istifa eden su kullanıcılarının birlik üyesi olmasalar dahi bu Kanunda ve birlik ana statüsünde öngörülen esaslar çerçevesinde, sulama işletme faaliyetlerine ilişkin olarak alınan kararlara, diğer birlik üyeleri gibi uymaya ve yükümlülüklerini zamanında yerine getirmeye mecbur oldukları düzenlenmiştir. 19. madde uyarınca sulama bedeli ödemek için birlik üyesi olmak gerekmemektedir. Yine aynı Kanunun tanımlar başlığını taşıyan 2. maddesinin (i) bendinde su kullanıcısı “görev alanında sulama yapan veya yapacak olan gerçek ya da tüzel kişi” olarak tanımlanmış, ayrıca (j) bendinde “su kullanım hizmet bedelinin” tanımı yapılmış, (k) bendinde ise tesis ifadesinden kastedilenin “umumi sulardan faydalanmak üzere geliştirilmiş, sulama maksadıyla inşa edilen su yapıları veya tesisleri” olduğu açıklanmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; davalının davaya konu taşınmazda tarımsal faaliyette bulunarak sulama yaptığı, Mahkemenin 2014/182 esas, 2015/96 karar sayılı ve 10/02/2015 günlü kararı, tanık beyanları, davalının kendi beyanları ve 2013 yılı ÇKS kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Davalının davaya konu yerde tarımsal faaliyette bulunarak sulama yaptığı konusunda bir ihtilaf yoktur. İhtilaf, sulama yapılan suyun davacı birliğin sulama sahası içinde yer alıp almadığı, başka bir deyişle suyun davacı birliğe ait olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Şu halde mahkemece, sulama yapılan suyun davacı birliğe ait olup olmadığı hususu mahallinde uzman bilirkişi marifetiyle keşif icra edilmek suretiyle araştırılmalı, varılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan nedenlerle, eksik incelemeye dayalı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.