"İçtihat Metni"
Basın yolu ile tehdit, iftira ve hakaret suçlarından şüpheli S...... K...... ve altı arkadaşı hakkında yapılan soruşturma sonucunda şikayetin süresinden sonra yapıldığından bahisle Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 10.01.2007 tarihli ve 2006/20628 soruşturma, 2007/115 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesi Başkanınca verilen 23.03.2007 tarihli ve 2007/145 değişik iş sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 25.12.2009 gün ve 73999 sayılı yazı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.01.2010 gün ve 1005 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
Tebliğnamede "Dosya kapsamına göre, Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca, şikayete konu haberin yayınlandığı 21.06.2006, 22.06.2006 tarihlerini müteakip, haberi yayınlandığını öğrendiği 2006 yılı Temmuz ayının ikinci haftası ile müştekinin ifadesini verdiği 27.12.2006 tarihi arasında 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 26/1. maddesinde öngörülen 2 aylık hak düşürücü sürenin dolduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, şikayete bağlı suçlar yönünden düzenleme getiren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 73. maddesinde 6 aylık şikayet süresi öngörüldüğü nazara alındığında, müştekinin hakkında yayınlanan haberi öğrendiği tarih ile şikayet tarihi arasında 6 aylık şikayet süresinin dolmadığının gözetilmemesinde isabet görülmemiştir" denilmektedir.
Gereği görüşüldü;
5187 sayılı Basın Yasasının 26/1. maddesinde basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının günlük süreli yayınlar yönünden iki ay, diğer basılmış eserler yönünden dört ay içinde açılması gerektiği belirtilmiştir. Anılan maddenin sonraki fıkralarında ise dava açma süresinin başlangıcıyla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. 26. maddenin 3. fıkrasında sorumlu müdür ve bağlı olduğu yetkili hakkındaki beraat kararının kesinleştiği tarihin, 4. fıkrasında ise sorumlu müdürün eserin sahibini bildirmesi halinde eser sahibi aleyhine açılacak davada bildirim tarihinin süre başlangıcı olacağı düzenlenmiştir. Yasada belirtilen bu hak düşürücü dava açma süresinin başlangıcıyla ilgili ikinci fıkradaki hükme göre dava açma süresinin başlangıcı, eserin C. başsavcılığına teslim edildiği tarih, teslim edilmemişse öğrenildiği tarihtir. Aynı yasanın 10. maddesi uyarınca, basımcı, bastığı her türlü yayının imzalı iki nüshasını, dağıtım veya yayımın yapıldığı gün, mahallin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim etmekle yükümlüdür. Fakat 26. maddenin 5. fıkrasında; kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda dava açma sürelerinin, suç için kanunun öngördüğü dava zamanaşımı süresini aşmamak şartıyla, suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihtebaşlayacağı hükme bağlanmıştır. Şu halde Basın Yasasında dava açma süresinin başlangıcı yönünden şikayete tabi suçlarla diğer suçlar arasında bir ayrım yapılmış, kamu adına kovuşturulması gerekli suçlar yönünden sürenin başlangıcı bakımından 26/2. maddedeki kural kabul edilmiştir. Şikayete tabi suçlarda da süre başlangıcı için mağdurun fiili ve faili öğrenme tarihi esas alınmakla birlikte, bu öğrenme tarihinin ilgili suç için kanunda öngörülen dava zamanaşımı süresini aşmaması gerektiği ifade edilmiştir. Başka deyişle, basın yoluyla işlenen re"sen soruşturulması ve kovuşturulması zorunlu suçlarda olduğu gibi soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda da 2 aylık hak düşürücü dava açma süresi geçerli kılınmıştır. Bu bakımdan, yasanın açık düzenlemesi karşısında yasa yararına bozma istemini yansıtan tebliğnamede, TCK 73. maddesindeki 6 aylık genel şikayet süresi geçmediği için davanın açılabileceğine ilişkin görüş hukuka uygun bulunmamaktadır. Fakat, yasa yararına bozma isteminin sonucu itibariyle, merci kararının dava açma süresi bakımından hukuka uygunluğunun tartışılması gerekmektedir.
İncelenen dosyada yakınanın 18.12.2006 tarihli şikayet dilekçesi ile şüpheliler hakkında, belediye başkanlığındaki mühendislik görevi dolayısıyla hakkında basın yoluyla iftira, hakaret ve memurluktan çıkarma cezasıyla tehdit suçlarının işlendiği iddiasında bulunduğu ve yakınmaya konu suçların şikayete tabi bulunmadığı gözetildiğinde, dava açma süresi 5187 sayılı Yasanın 10 ve 26/2. maddeleri uyarınca saptanılmalıdır.
Şu halde İtirazı inceleyen merciin, 5187 sayılı Yasanın 26/2. maddesi gereği, dava açma süresinin başlangıcını saptamak amacıyla, günlük gazete olan suça konu yayınların anılan 10. madde uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmiş olup olmadığını araştırıp, teslim edilmişse bu tarihi dava açma süresinin başlangıcı için esas alması, basımcının yayımın yapıldığı gazete nüshasını usulünce teslim etmediğinin anlaşılması ve Cumhuriyet Başsavcılığının bu suçu daha önce öğrendiğine ilişkin bir kanıtın da bulunamaması halinde, suçun en geç şikayet dilekçesinin verildiği 18.12.2006 tarihinde öğrenilmiş olacağı kabul edilerek 2 aylık hak düşürücü dava açma süresinin bu tarihe göre saptanılması gerekirken, suçun şikayete tabi bulunduğu düşüncesiyle yakınanın öğrenme tarihinden itibaren 2 aylık süre geçtikten sonra yakınmada bulunduğuna ilişkin dosya içeriğine ve oluşa aykırı gerekçeyle verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararının yasaya aykırı bulunduğu gözetilmeyerek itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi yasaya aykırı ise de belirtildiği üzere C. başsavcılığının fiili ve faili öğrenme tarihi olan 18.12.2006 tarihinden itibaren inceleme tarihine kadar 2 aylık sürenin dolmuş bulunduğu ve bu arada süreyi durduran bir işlemin de olmadığı gözetilerek, 5271 sayılı CYY"nın 309/4. maddesi uyarınca; Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca verilen 23.3.2007 tarihli ve 2007/145 sayılı kararının aleyhe sonuç doğurmamak üzere YASA YARARINA BOZULMASINA, 24.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.