Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2012/21700 Esas 2013/3152 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
5. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/21700
Karar No: 2013/3152
Karar Tarihi: 26.02.2013

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2012/21700 Esas 2013/3152 Karar Sayılı İlamı

5. Hukuk Dairesi         2012/21700 E.  ,  2013/3152 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın TMK.nun 1007.maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri yönünden verilen dilekçelerle istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
    - K A R A R –
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın TMK.nun 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    4721 sayılı TMK.nun 1007.maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü yer almakta olup burada, devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü, sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Kusurun varlığı ya da yokluğu, devletin sorumluluğu için önem taşımayıp sadece, Devletin memuruna rücuu sırasındaki iç ilişkide önemlidir.
    Açıklanan nedenlerle, TMK.nun 1007.maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 41. ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı Kanunun 72.maddesindeki (818 sayılı yasanın 66.maddesi) zamanaşımı kurallarının uygulanma imkanı olmadığı gibi, TMK.nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki (818 sayılı yasanın 125.maddesi) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esastır.
    Bu nedenle, dava konusu taşınmazın davacı üzerindeki tapusunun iptaline ilişkin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/307 esas sayılı dava dosyası getirtilip, hangi tarihte kesinleştiği tespit edildikten sonra, kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçip geçmediği araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması,
    2- Dava konusu taşınmazın niteliğinin arsa mı, arazi mi olduğu belirlenip, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, mahallinde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılıp, taşınmaz arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak, arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak, dava tarihindeki değerinin tespit edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken soyut ifadelerle değer biçen bilirkişi kurulu raporuna göre karar verilmesi,
    3- Davacı vekilince her ne kadar dava dilekçesinde faiz talebinde bulunulmamış ise de, 8.10 2010 tarihli dilekçe ile davasını bu yönde ıslah ederek faiz istediğinden, hükmedilen bedele dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı gerekçelerle faiz talebinin reddine karar verilmesi,
    Doğru görülmemiştir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U....nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.