Esas No: 2021/2263
Karar No: 2021/8331
Karar Tarihi: 15.06.2021
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/2263 Esas 2021/8331 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Konya 4. İş Mahkemesi
Dava, 5510 sayılı Yasanın 81’inci maddesinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılma ve yersiz ödenen prim tutarlarının davalı Kurumdan yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili 08/12/2017 havale tarihli dilekçesi ile; müvekkili şirket ile Devlet Su İşleri 4. Bölge Müdürlüğü arasında düzenlenen ihale sonucu yapılan sözleşmeye istinaden 01/01/2011 - 31/12/2011 tarihleri arası döneme ait Kurumun güvenlik işlerinin müvekkili şirketçe gerçekleştirildiğini, 6111 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 81/1 maddesinde yapılan değişiklikten sonra davalı kurumun %5 puanlık indirimden müvekkili şirketin yararlandırılmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, 28/12/2018 havale tarihli cevap dilekçesi ile; Kurumca yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi, işbu davaya konu teşkil eden uyuşmazlığın dayanağı olan davacı şirket tarafından 4.8010.01.01.1115163.042.21.42 sicil numaralı işyeri için 01.01.2011-31.12.2011 tarihleri arası dönem için 6111 sayılı Yasa’nın 38.maddesi ile değişik 5510 sayılı Yasa’nın 81/1 maddesine dayalı olarak %5 puanlık prim teşvikinden faydalandırılmak amacıyla Kuruma başvuruda bulunulup bulunulmadığı, bulunulmuş ise 7103 sayılı Yasa’nın ek 17.maddesi bağlamında Kurumca başvurunun işleme alınıp alınmadığı ve bu başvurunun kabul edilip edilmediği konusunda ve yine başvuru uyarınca davacı şirkete ödeme yapılıp yapılmadığı yahut davacı şirketin borcuna karşılık mahsuplaşma işine gidilip gidilmediği konusunda bilgi sorulmuş olup gelen cevabi yazı doğrultusunda 27.03.2017 tarih ve 30373 sayılı Resmi Gazetenin mükerrer nüshasında yayımlanan 7103 sayılı Yasanın 70. maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı yasanın ek 17. maddesinin 4. fıkrası uyarınca 6111 sayılı yasa ile getirilen teşvikten yararlanmaya ilişkin müracaat konusunda açılmış bulunan davaların konusuz kaldığı anlaşılmakla söz konusu madde uyarınca iş bu davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, 6111 sayılı Yasayla, 5510 sayılı Yasanın 81/1. maddesinin (ı) bendinde yapılan değişiklik sebebi 01.03.2011 tarihinden itibaren % 5 hazine yardımından yararlandırılmayan davacının 01.03.2011 tarihinden sonra 5510 sayılı Yasanın 81/1. maddesinin (ı) bendindeki teşvik indiriminden yararlanıp yararlanamayacağına ilişkindir.
25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 81/1 (ı) bendinde yapılan değişiklik nedeniyle Kurum, 01.03.2011 tarihinden itibaren ihaleli işler ile ilgili elektronik ortamda yapılan bildirimlerde hazine yardımından yararlanma butonunu kaldırmış ve bu tarih itibari ile bu tip işlerde 5510 sayılı Kanunun 81/1 (ı) bendindeki %5 hazine yardımından yararlanamayacağını belirtmiştir.
Kanun"un ilk halinde teşvik kapsamında yer almayan hususlar "Bu fıkra hükümleri Kamu idareleri işyerleri ile bu Kanuna göre sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve yurt dışında çalışan sigortalılar hakkında uygulanmaz." düzenlemesi ile açıklanmış iken 01/03/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile yapılan değişiklik sonrasında "Bu bent hükümleri; 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren Kurum ve kuruluşlara ait işyerleri ile 08/09/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa, 04/01/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa ve Uluslararası Anlaşma Hükümlerine istinaden yapılan alım ve yapım işleri ile 4734 sayılı Kanundan istisna olan alım ve yapım işlerine ilişkin işyerleri, sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve yurt dışında çalışan sigortalılar hakkında uygulanmaz." biçiminde düzenlenerek ihale konusu işler teşvik kapsamından çıkartılmıştır.
Buna göre ihale konusu işlerin teşvik kapsamında olduğu süre, 01/10/2008 - 01/03/2011 tarihleri arasındaki süre ile sınırlı kalmıştır. 6111 sayılı Yasanın geçici 8. maddesi, “Bu Kanunla 4734 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler, bu Kanunun yayımı tarihine kadar ilan edilmiş veya yazılı olarak duyurulmuş ihaleler hakkında uygulanmaz.” hükmünü içermekteyse de geçici 8. maddenin, 6111 sayılı Kanun"un 176. ile 179. maddeleriyle 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu"nun 2., 3., 63. ve 68. maddelerinde yapılan değişikliklere yönelik olduğu belirgin olup, eldeki davayla ilgisi bulunmamaktadır. Nitekim bu husus Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 03.12.2015 tarih ve 2014/26531 Esas - 2015/21301 Karar sayılı ilamında da ifade edilmiştir.
Dolayısıyla geçici 8. maddenin dava konusu olayda uygulanması mümkün olmadığı, davacı vekilinin 7103 sayılı yasa ile 5510 sayılı Yasaya eklenen ve yürürlük tarihi 01.04.2018 olan ek 17. madde uyarınca Kuruma başvuruda bulunduğu, Kurumca herhangi bir işlem yapılamayacağının belirtildiği, davanın konusuz kalmasının sözkonusu olmadığı, ayrıca anılan maddenin "....Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekalet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, İlk Derece Mahkemelerince verilen kararlar hakkında ..."nca Kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır." hükmünü içeren 4. fıkrasının da 19.02.2020 Karar günlü, 2018/139 Esas, 2020/12 Karar sayılı, 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesi Kararıyla iptal edildiği, belirtilen nedenlerle davanın konusuz kalmadığı ve reddi gerektiği anlaşılmaktadır.
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda maddi vakıa ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, dilekçesinde, 1.10.2018 tarihli 14534562 evrak kayıt numarası ile 7103 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Ek madde 17 uyarınca davalı kuruma başvuru yapılmış olup ... tarafından talebin kabul görmediğine ilişkin 06.11.2018 tarihli cevap verildiğini, davanın kabulü gerekirken konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Eldeki davanın, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasanın 81. maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılma ve fazladan ödenen primlerin iadesi istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen: “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” hükmü ve ikinci fıkrasında ise; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümleri mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17. maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.
Değinilen Ek 17. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” hükümleri mevcuttur.
Eldeki davada ise, Ek 17. maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 sayılı Yasa veya diğer Kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Yasa ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan, Ek 17. maddenin 4. fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, İlk Derece Mahkemelerince verilen kararlar hakkında ..."nca Kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan Kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi"ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa"nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete"de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, Ek 17. maddenin gelmesi ve daha sonra 4. fıkrasının iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17. maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.