22. Ceza Dairesi 2016/7938 E. , 2016/11174 K.
"İçtihat Metni"Karşılıksız yararlanma suçundan sanık ...’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 163 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, mağdur kurumun zararı olan 1.517,70 Türk lirasını gidermesi koşuluyla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/02/2013 tarihli ve 2011/78 esas, 2013/161 sayılı kararını müteakiben, zararın karşılanması koşulunun yerine getirilmemesi nedeniyle hükmün açıklanarak sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 163 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar anılan Kanun’un 53/1-a-b-d-e maddesindeki haklardan, koşullu salıverilinceye kadar ise aynı Kanun’un 53/1-c maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına dair Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/01/2014 tarihli 2011/78 esas, 2013/161 sayılı ek kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 25.04.2016 gün ve 94660652-105-34-8835-2015-Kyb sayılı yazılı istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/05/2016 tarih ve 2016/199142 sayılı tebliğnamesiyle bozma düşüncesiyle daireye gönderilmiş olduğu görülmekle,
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede,
1- Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Kanun"un 163/3. maddesindeki "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur " şeklindeki düzenlemeye göre; sanığın kullandığı elektrik miktarının 22/07/2010 tarihli usulsüz elektrik tüketimi tespit tutanağında sayaçtan geçtiğinin belirtilmesi, 06/05/2011 tarihinde mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, tutanak tarihi ile keşif tarihi arasındaki 288 günde gerçekleşen tüketimin kurulu güç ile orantılı olduğunun, idarenin tespitini engelleyecek sayaç harici kullanımın söz konusu olmadığının, idarenin kayıt altına aldığı dönemdeki tüketim miktarı ile tutanak ile tespit edilen kayıtsız dönemdeki tüketimin de orantılı olduğunun, sayaca tüketilen elektriği noksan gösterilmesi için bir müdahale yapılmadığının ve kullanımın kurumu zarara uğratacak nitelikte olmadığının belirtilmesi karşısında, sanığın eyleminin suç oluşturmayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde,
2- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddesinde düzenlenen “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki hükme göre, mahkemenin duruşma açarak sanığın hukuki durumunu değerlendirmesi gerekirken, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde,
3- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi altsoyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu görülmekle,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Yargıtay Kanunu"nun 14. maddesi hükmüne, dosya içeriğine göre, suça sürüklenen çocuk hakkında kanun yararına bozma istemi üzerine gönderilen dosyanın Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 16/02/2012 tarih, 2016/168 esas, 2016/2233 karar sayılı kararıyla daireye iade edilmek üzere tevdi edildiğinin anlaşılmasına göre, kanun yararına bozma istemine ilişkin incelemenin Yüksek (13.) Ceza Dairesinin görevi dahilinde olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.