8. Hukuk Dairesi 2012/3935 E. , 2012/10081 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kilis Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21.02.2012 gün ve 379/158 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması nedenine dayanarak tapu kaydının iptali ile tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle dava konusu 1162 (575) ada 86 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hüküm, süresinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK.nun 713/2.maddesine dayanılarak açılan tapu iptaliyle tescil davaları, taraf teşkili bakımından özellik arz eden davalardır. Kural olarak, davanın tapu maliki ya da mirasçılarına yöneltilmesi gerekmekte ise de; kayıt maliklerinin hiç mirasçı bırakmadan ölmeleri ihtimali karşısında TMK.nun 501.maddesi hükmü uyarınca terekesi Devlete kalacağından Hazinenin bu tür davaların sonucu ile ilgisinin bulunması, ayrıca tapu sicillerinin sağlıklı olarak tutulmasından sorumlu olan Hazineye davanın yöneltilmesi gerekir. Başlangıçta tapu maliki ya da mirasçıları ile Hazine arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Bu nedenle, davalı Hazinenin davayı temyiz etmekte hukuki yararı mevcuttur.
Bilindiği üzere tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK.nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir. Kanun maddesinde yazılı her iki neden ayrı davaların konusudur.
Kanunun açık hükmü dikkate alındığında tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olmasıdır. (Yargıtay ...nun 10.04.1991 tarih 1991/8-51 Esas, 194 Karar ve 15.04.2011 tarih 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları). Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekir. Ayrıca, tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilir. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan malik, tanınmayan, hatırlanmayan, adresi tespit edilemeyen, kendilerine tebligat yapılamayan, mirasçıları belirlenemeyen, uzun yıllar önce ölmüş ya da taşınmış bir şahıs değildir.
Somut olayda; dava konusu 1162 (575) ada 86 parsel, 16.02.1972 tarihinde kadastro yoluyla ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Kadastro tutanağına ve revizyon gören 1937 tarih 11155 tahrir nolu vergi kaydına göre, tespit maliki ..., tapu kütüğündeki belgelerden kim olduğu belirlenebilen kişidir. Saptanan bu hukuki ve somut olgular karşısında, davanın açıklanan gerekçelerle reddine karar verilmesi gerekirken kanun maddesi yanlış yorumlanarak davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 08.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.