Tehdit suçundan sanık Gülcan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle, 62, 52/2. maddeleri uyarınca 500,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/6. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına dair (Edirne Birinci Sulh Ceza Mahkemesi)’nin 17.11.2009 tarihli ve 2009/732-883 sayılı kararını müteakip, adı geçen sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı bir suçtan mahkum olduğundan bahisle bu kez 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle, 62. maddeleri gereğince 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 50/1-d maddesine göre cezasının 12 gün süre ile düğünlere gitmekten yasaklanma yaptırımına çevrilmesine ilişkin (Edirne Birinci Sulh Ceza Mahkemesi)’nin 28.06.2011 tarihli ve 2009/732-883 sayılı ek kararının Adalet Bakanlığı’nca 13.02.2012 gün ve 2011/8691 sayılı yazı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 23.02.2012 gün ve 2012/53784 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında “Edirne Birinci Sulh Ceza Mahkemesi’nin 17.11.2009 tarihli ve 2009/732-883 sayılı 25 gün adli para cezasının karşılığı olarak belirlenen, 500,00 Türk Lirası adli para cezasına ilişkin kararının sanık lehine kazanılmış bir hak teşkil edeceği dikkate alınmaksızın ve bu haliyle yalnızca daha önce açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hapis cezalarının açıklanması halinde seçenek yaptırımlara çevrilebileceğine ilişkin 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak, yalnızca sanık hakkında verilen 500,00 Türk Lirası adli para cezasına ilişkin hükmün açıklanması yerine, yazılı şekilde yeniden hüküm kurarak bu sefer sanık hakkında hapis cezasına ve daha sonra seçenek yaptırıma karar verilmesinde isabet görülmemiştir” denilmektedir.
Gereği görüşüldü;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 106/1. fıkrasının ikinci cümlesi, 62 ve 50. maddeleri ile 500 TL adli para cezasına hükmolunup, CMK’nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanığın, deneme süresi içinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle duruşma açılarak, 28.06.2011 tarihinde aynı yasa maddeleri ile bu sefer 25 gün hapis cezası verilip, 12 gün süreyle düğünlere gitmekten yasaklanma tedbirine çevrildiği anlaşılmaktadır.
CMK’nın 231/11. maddesine göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından yararlanan sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi halinde, mahkeme, duruşma açarak hükmü açıklayacak, aynı maddenin 7. fıkrasına göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde mahkum olunan hapis cezası ertelenemeyeceği ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemeyeceği için, sadece bu yönlerden bir değerlendirme yapabilecektir.
İncelenen dosyada; denetim süresi içinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkındaki 17.11.2009 tarih ve 732/883 sayılı ilamla açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen, seçenekli yaptırım içermesi nedeniyle mahkemece adli para cezası tercih edilen, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesine göre ertelenmesi yasal olarak mümkün olmayan hükmün, açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, CMUK’nın 326. maddesine aykırı olarak aynı eylem nedeni ile hapis cezası verilerek, hükmü açıklama yerine yeniden hüküm kurulması, cezanın seçenek yaptırıma çevrilmesi, tebligata rağmen tedbirinin gereklerini yerine getirmediği gerekçesi ile hapis cezasının aynen infazına karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden, Gülcan hakkında Edirne Birinci Sulh Ceza Mahkemesi’nin 28.06.2011 tarih ve 732/883 sayılı ek kararı ile müteakip kararlarının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), aynı yasa maddesinin 4-a fıkrası gereğince sonraki işlemlerin yerinde tamamlanmasına, 11.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.