Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/9780
Karar No: 2013/9765
Karar Tarihi: 12.06.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/9780 Esas 2013/9765 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2013/9780 E.  ,  2013/9765 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA 22. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/07/2011
    NUMARASI : 2008/253-2011/187

    Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece iptal-tescil isteğinin kabulüne, ecrimisil bakımından ise karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak  verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat ve ecrimisil isteğine ilişkin olup yargılama sırasında ecrimisil talebi atiye terk edilmiştir.
    Davalılar, miras bırakandan kalan taşınmazların aralarındaki anlaşmaya göre taksimi için verilen vekaletnamelerin dışına çıkılmayıp, vekiledenin zarara uğratılmadığını ve davacının iradesinin sakatlanmadığını savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalıların davacıyı zararlandırma kastı ile hareket ettiklerinin anlaşıldığı gerekçesiyle iptal-tescil isteğinin kabulüne, ecrimisil talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 27917 ada 2 parsel sayılı 1245 m2"lik arsa vasıflı taşınmazın 11/83 payı tarafların miras bırakanı  M..A..S..adına kayıtlı iken 6.7.2004 tarihinde ölümü ile davacı kızı H.., davalı oğulları H.. ve N..ile dava dışı eşi İ...ı mirasçı olarak bıraktığı, taşınmazdaki payın mirasçılar adına verasette iştiraken tescillerinin yapıldığı, mirasçılardan davacı H.. ile davalı H. ve dava dışı İ."ın Gölbaşı Noterliğinin 13.10.2004 tarihli vekaletnamesi ile davalı N.ye, miras taksim sözleşmesi yapmak üzere yetki verdikleri, yine aynı kişilerin Gölbaşı Noterliğinin 21.10.2004 tarihli vekaletnamesi ile de miras bırakandan kalan araçların adlarına kayıt ve tescili ve miras bırakandan kalan taşınmazların satışı için davalı N..i vekil atadıkları, davalı vekil N.."nin 21.10.2004 tarihli vekaletnameyi kullanmak suretiyle aynı tarihte dava konusu taşınmazdaki davacı H.ile dava dışı annesi İ.ın iştirak paylarını davalı H..a satış suretiyle temlik ettiği, 10.11.2004 tarihinde taşınmaz üzerinde kat irtifakı tesis edilerek 3 ve 11 no"lu bağımsız bölümlerin davalılar adına tescil edildiği, daha sonra davalı N.nin de 11 no"lu bağımsız bölümdeki payını 23.3.2006 tarihinde kardeşi H.a satış yoluyla temlik ettiği, ayrıca davacı, davalılar ve dava dışı İsminaz"ın miras bırakanları M.A.."den kalan diğer taşınmazları 9.11.2004 tarihinde taksimen ve müstakilen adlarına tescil ettirdikleri anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2. maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona  dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında  bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne varki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir.
    Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; davacı tarafından davalıya verilen vekaletnamelerin içeriğinden de anlaşıldığı üzere davacı, davalılar ve dava dışı mirasçının miras bırakanlarından kalan taşınmazların intikali yanında, açıkça taksim sözleşmesi yapma konusunda davalıyı yetkilendirdikleri, davalının da bu yetkisini kullanarak dava konusu taşınmazdaki davacı ve dava dışı annelerinin payını taksimi sağlamak babında diğer paydaşa sattığı, TMK"nın 6.maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükellef olup davacının iddiasını ispatlayacak ( vekaletnamenin iradesi dışında kullanıldığına dair )  delil ibraz etmediği, özellikle tarafların annesi olan İsminaz"ın tanık olarak verdiği beyanı ve diğer tanık ifadeleri yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde temliklerin iradi olduğu, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalıların temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi