Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/3092
Karar No: 2013/9762

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/3092 Esas 2013/9762 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Tapu iptali ve tescil davası üzerine İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen dava, davalı annenin vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıyordu. Davacı, babası miras bıraktığı taşınmazların annesi tarafından, vekaletnamesi kullanılarak kendisine herhangi bir bedel ödenmeden annesine devredildiğini ileri sürerek dava açmıştı. Davalı ise, vekilin zarara uğratılmadığını ve tüm mirasçıların paylarını aynı akitle kendisine devrettiğini savunmuştu. Mahkeme, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermişti. Ancak Yargıtay, davacının ve dava dışı kardeşlerinin mirasbırakanlarından kalan dava konusu taşınmazların annelerine satışı konusunda fikir birliği içinde ve rızaları ile hareket etmeleri sebebiyle temlikin iradi olduğunu ve vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını belirterek, hükmün BOZULMASINA karar verdi. Kararda, Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümleri, vekilin vekalet edene karşı en önde gelen borcu olan \"sadakat ve özen borcu\" ve vekalet sözleşmesinin büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayandığına dair açıklamalar yer aldı. Ayrıca, Medeni Kanun'un 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde veya kötü niyetli ise vekil edenin sözleşme ile bağlı olmayacağı vurgulandı. Kanun maddeleri ise şöyle belirtildi: Borçlar Kanunu 390/2, Medeni Kanun 3 ve 2.
1. Hukuk Dairesi         2013/3092 E.  ,  2013/9762 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İZMİR 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 29/11/2012
    NUMARASI : 2011/13-2012/472

    Yanlar arasında görülen tapu  iptali  ve  tescil davası sonunda, yerel mahkemece  davanın, kabulüne  ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından  yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,  Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; 
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı  tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, miras bırakanı babası İ."den kalan taşınmazlardaki payının davalı annesi tarafından alınan vekaletname ile kendisine herhangi bir bedel ödenmeden ve vekalet görevi kötüye kullanılmak suretiyle annesinin tevkil ettiği kişi tarafından davalı annesine devrinin sağlandığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Davalı, mirasbırakanlarından kalan taşınmazın kendisine temliki için verilen vekaletnamenin dışına çıkılmayıp, vekiledenin zarara uğratılmadığını ve davacının iradesinin sakatlanmadığını, tüm mirasçıların paylarını aynı akitle kendisine devrettiğini savunmuştur.
    Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 7527 ada 18 parsel  sayılı 171 m2"lik arsa vasıflı taşınmaz ile 549 ada 164 parsel sayılı taşınmazdaki 8 no"lu dükkan vasıflı bağımsız bölümün tarafların mirasbırakanı İ. Ö..adına kayıtlı iken  ölümü ile mirasçıları eşi D ve çocukları Ö.., F.., M..ve Ö."e kaldığı,  mirasçılardan davacı Ö.in İzmir 24.Noterliğinin 20.2.2004 tarihli vekaletname ile tevkil yetkisini de içerecek şekilde, sahibi veya hissedarı bulunduğu veya bundan sonra sahip olacağı taşınmazlardaki hak ve hisselerini satmaya annesi D.."ye  yetki verdiği, D.."nin de İzmir 24. Noterliğinin 10.4.2008 tarihli vekaletnamesi ile davacı kızı adına tevkilen davacının taşınmazlarını satmaya, dava dışı S..Ö..vekil tayin ettiği, S..Ö..in davacı Ö..adına vekaleten, diğer mirasçılar F.. M..ve Ö.."in bizzat hareket ederek 15.4.2008 tarihinde paylarını taşınmazların diğer paydaşı durumundaki davalı annelerine sattıkları  anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalndiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona  dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.  Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında  bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne varki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir.
    Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; her iki vekaletname içeriğinden, tanık olarak dinlenen  ve akde bizzat katılan davacının diğer kardeşlerinin beyanlarından anlaşıldığı üzere  davacının ve dava dışı kardeşlerinin mirasbırakanlarından kalan dava konusu taşınmazların annelerine satışı konusunda fikir birliği içinde ve rızaları ile hareket etmeleri hususu yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, temlikin iradi olduğu, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün  (6100 sayılı Yasanın geçici 3/2.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,  alınan peşin  harcın  temyiz  edene  geri  verilmesine, 12.06.2013 tarihinde  oybirliğiyle  karar  verildi.
          

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi