9. Hukuk Dairesi 2014/18047 E. , 2015/30679 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2014
NUMARASI : 2012/6-2014/140
Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davalıya ait işyerinde 02/05/2006 tarihinde işe başladığını, 30/12/2011 tarihinde iş akdinin sona erdiğini iddia ederek, kıdem tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının davalı şirkette çalışması bulunmadığını, Beyoğlu Belediyesinin işçisi olduğunu, bu nedenle davanın husumetten reddi gerektiğini, aksi halde davacının belirli süreli iş akdi devam ederken 03/01/2012-09/01/2012 tarihleri arasında işe devam etmesi gerekirken izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmemesi nedeniyle tutanak tutulduğunu, işe dönmesi hususunda ihtarname gönderildiğini, davacının işe dönmediğini, ihtarname tarihinden önce de bu davayı açtığını, davacının kendi rızası ile işten ayrıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Uyuşmazlık fesih tarihinde 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14/I.5 maddesi uyarınca yaş hariç emeklilik koşullarını taşıyan davacının, fesih tarihinde bu yönde irade açıklamasında bulunmamasının ve istifa etmesi sonucunda kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece davacının iş akdini kendisinin feshettiğinin açık olduğu, davacı tarafça iş akdinin işverence feshedildiğine ilişkin herhangi bir iddianın mevcut olmadığı, dava dilekçesine eklenen yazıda ve SGK tahkikat evrakından davacının sigortalılık süresinin 19 yıl prim ödeme sayısının ise 5305 olduğunun anlaşıldığı, ancak işverene SGK.na emeklilik için başvurduğuna ilişkin sözlü ya da yazılı bir bildirimde bulunmadığı, SGK dan aldığı yazıyı işverene ibraz etmediği, işten ayrıldıktan 2 gün sonra 02/01/2012 tarihinde de başka bir işyerinde işe başladığı gerekçeleriyle, davacının kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Sorun uyuşmazlıkta irade teorisine mi yoksa menfaat teorisine mi üstünlük tanınmasına dayanmaktadır.
Konu teoride tartışmalıdır.
İrade teorisine göre hak sahibi sayılan kişi iradesini kullanarak hukuk düzenini harekete geçirme yetki ve olanağına sahiptir. Bu nedenle iradesini açıkça belirtmelidir.
Menfaat teorisine göre ise menfaat ve bu menfaatin biçimsel olarak hukuk düzeni tarafa hukukça korunması unsurlarında oluşan hakkın, irade açıklamasına gerek yoktur ve yasa korumaya almış ise hak sahibi yararlandırılmalıdır.
Bu iki görüş dışında karma teoriyi savunanlar ise hakkın hukukun biçimsel korunmasına bırakılan ve hak sahibinin iradesine bırakılan menfaat olduğunu belirtmektedirler.
İş hukukunun işçiyi koruyan özelliği ön plana çıkarıldığında, işçi açısından menfaat ve karma teorilerin benimsenmesi gerekir. Zira kıdem tazminatı işçinin işyerindeki yıpranmasının, geçmiş hizmetlerinin karşılığıdır ve bir menfaat olduğu da açıktır. Kıdem tazminatının gerçekleşme koşulları ve miktarı doğrudan kanunla belirlenmiştir. Bu menfaat hukuk düzeni tarafından korumaya alınmıştır. Hakkın kötüye kullanıldığı savunulmadığı sürece menfaat teorisi gereği işçi bundan yararlandırılmalıdır.
Dosya içeriğine göre davacı işçi, fesih tarihinde yaş hariç diğer emeklilik koşullarını sağlamıştır. Kısaca bu tarih itibari ile kıdem tazminatına hak kazanmıştır. Davacının bu yönde iradesini açıklamaması ve kurumdan aldığı belgeyi daha sonra ibraz etmesi hak kazanmayı ortadan kaldırmaz. Bu durum ancak muaccel olma ve temerrüt olgusunu etkiler. Kaldı ki davacı iş sözleşmesini sona erdirmeden iki gün önce kuruma başvurmuş ve yaş hariç emeklilik şartlarını taşıdığını belgelemiştir. Davacının yeni iş bulduğu için ayrıldığı da savunulmamış olup davacının iş akdini feshettikten sonra iş bulması bu hakkını kötüye kullandığını da göstermez. Zira çalışma bir anayasal haktır. Bu nedenlerle mahkemenin kıdem tazminatını hüküm altına almaması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.