16. Hukuk Dairesi 2014/1489 E. , 2014/1290 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2012
NUMARASI : 2008/555-2012/433
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine vekili; K..Köyü 1245 (273) nolu kök kadastro parselinin, davalı Seyhan Belediyesinin 37 nolu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından imar düzenlemesine tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 1245 sayılı kök parselin kadastro sınırları içerisine de şuyulandırmalar sonucunda K.. Köyü 5535 ada 4 sayılı imar parselinin meydana getirildiğini, ancak gerek Seyhan Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini, böylece imar parselinin sicil kaydının yolsuz tescil niteliğine dönüştüğünü ileri sürerek; tapu iptali ve kök parsele geri dönüşümü teminen Hazine adına tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davanın kabulü ile, davaya konu K.. Köyü 5535 ada 4 parselin 5440 m2"lik alanının ve bilirkişiler E.. Ö.., İ..A.. ve T..M.. 23.11.2011 tarihli rapor ve ek raporlu krokilerinde (A) harfi ile gösterilen 94 m2"lik alanın tapularının iptali ile, imar düzenlemeleri öncesindeki eski haline ihyalarına, imar düzenlemeleri sonucu oluşmuş imar parseli kayıtlarının ve sicil kayıtlarının iptaline, davaya konu tescil harici bırakılan 1245 ihdas parseline konu 5534 m2"lik alanın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı U.. K.. vekili, davalı M.. B.. vekili ve dahili davalı Ç.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastral parselin ihyası suretiyle tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın öncesinde tespit dışı alandan ihdasen Hazine adına tescil edildiği, bilahare Seyhan Belediyesince başka birçok parselle birlikte 37 nolu düzenleme bölgesinde imar uygulamasına tabi tutulduğu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edildiği, çekişme konusu taşınmazın bulunduğu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin davaya dâhil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı Hazine, eldeki davada, çekişmeli imar parselinin kaydının dayanaksız hale geldiğini belirterek imar öncesi duruma dönülmesini ve ihdasen oluşan parselin yeniden Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, sicil kaydının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kaydın dayanaksız hale geldiği ve yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle hüküm kurulmuş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ancak; yapılan uygulama sonucu bilirkişi heyeti tarafından, ihyası talep edilen 5534 metrekare yüzölçümlü 1245 sayılı ihdas parseli sınırları üzerinde dava konusu yapılan 5535 ada 4 sayılı imar parselinin 94 metrekarelik bölümünün kaldığı bildirilmiş, ihdas parselinin üzerinde oluşturulan diğer bölümler bakımından ayrıntılı bir açıklama yapılmamıştır. Rapor eki krokide ise, park, orman ve yolda kalan alanların bulunduğu görülmektedir. Dava dışı başka imar parsel/parsellerinde kalan kısım olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; kadastral parselin ihyası yani tapu kaydının eski hale getirilmesi; hükmün, ihdas parseli üzerinde oluşturulan tüm alanları (imar parselleri, yol, park vs. dahil olmak üzere hepsini) kapsaması halinde mümkündür. Farklı bir ifadeyle kısmi ihya kararı verilemez. Oysa somut olayda; ihdas parselinin sınırları üzerinde dava konusu imar parselinin haricinde çekişmeye konu edilmeyen bölümler olup; bu bölümler bakımından usulüne uygun olarak açılmış bir dava yoktur. Ancak; mahkemece, dava konusu 5535 ada 4 parsel içerisinde kalan 94 metrekarelik kısmın tapu kaydının iptali ve eski hale ihyasına karar verildikten sonra akabinde “imar düzenlemeleri sonucu oluşmuş imar parseli kayıtlarının iptaline, 1245 ihdas parseline konu 5534 metrekarelik alanın Hazine adına tesciline” şeklinde karar verilmiş olup; böylesi bir hükmün, hem müphem olup, infaza elverişli olmadığı; hem de talepten fazlayı kapsadığı açıktır. Öyleyse, öncelikle ihyası istenilen kök parselin, imar uygulamaları sonucu üzerinde oluşturulan dava konusu imar parseli dışındaki diğer alanlar (imar parselleri, yol, park, orman, vs.) bakımından da kadastral parselin ihyasına yönelik dava açması için davacıya usulüne uygun olarak süre verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi ve ondan sonra infaza elverişli bir biçimde karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Öte yandan; davada iptal edilen idari işlemleri yapan Seyhan Belediyesi ile Adana Büyükşehir Belediyesi’ne husumet yöneltilmemiştir. Bilindiği üzere; bir hakiki ya da hükmi şahsa dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilmesine ve hakkında hüküm kurulmasına yasal olanak yoktur. O halde; idari işlemi yapan Belediyeler ve bunlardan Seyhan Belediyesi’nin halefi olan Çukurova Belediyesi hakkında usulüne uygun dava açılmadığı gözetilmeksizin, davalı tarafta yer almayan Seyhan Belediyesi’nin halefi sıfatıyla Çukurova Belediyesi’nin davaya dahil edilerek vekalet ücretinden sorumlu tutulmuş olması isabetsizdir. Diğer taraftan kabule göre de; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi isabetsiz olduğu gibi, kayıt maliki davalıların davaya sebebiyet vermedikleri kabul edilerek harç ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamalarına rağmen aleyhlerine vekalet ücreti takdir edilmek suretiyle anılan kabulle çelişki yaratılması da doğru değildir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 14.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.