14. Hukuk Dairesi 2017/687 E. , 2020/7164 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.01.2012 gününde verilen dilekçe ile İcra İflas Kanununun 121. maddesine dayalı ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, İcra ve İflas Kanunu 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine istinaden alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 2016 parsel ile 2017 parseldeki davalı borçlu Satılmış hisseleri üzerine haciz koyduklarını, Çaycuma İcra Hukuk Mahkemesi ilamı ile taşınmazlar hakkında ortaklığın giderilmesi davası açmak için kendilerine yetki verildiğini, bu nedenle dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar duruşmada, ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra İflas Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alınması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip davacı tarafa icra hakiminden yetki belgesi almak üzere süre verilmelidir.
İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir.
Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davalarda birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek kadar (sayıda) taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddi gerekir.
Bu şekilde açılacak davalarda borçlu ortak (paydaş) dahil tüm ortakların (paydaşların) davaya dahil edilmeleri zorunludur.
Somut olaya gelince; davacı, yetki belgesine istinaden ortaklığın giderilmesi davası açmış, mahkemece dava konusu taşınmazların tarım arazisi olarak kabul edilmeleri halinde dahi pay satışının mümkün olduğu ve borçlu davalı ...’a ait müstakil pay bulunduğundan davacı alacaklının ortaklığın giderilmesi davası açmakta herhangi bir hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte dava konusu tarım arazisi niteliğindeki taşınmazlarda borçlu davalının paylı maliki olduğu, ilk derece mahkemesinin kararında da belirtildiği gibi 5403 sayılı Kanunu uyarınca doğrudan pay satışı mümkün değil ise de yapılan kanun değişikliği nedeniyle alacaklının borçlunun hacizli payını doğrudan icra marifetiyle sattırabilmesi mümkün hale geldiğinden, davacının hukuki yararı kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğrudur. Ancak davacı alacaklı, dava açıldığı tarih itibariyle ortaklığın giderilmesi davası açmakta haklıdır. Bu nedenle davanın açılmasına sebebiyet veren borçlu yerine davacının vekalet ücretinden ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması doğru değildir. Ne var ki, bu husus bozmayı ve yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; hüküm sonucunun 3. paragrafının hükümden çıkarılarak yerine “Yargılama sırasında davacı tarafından yapılan 21,15 TL dava açılış gideri, 164,00 TL müzekkere, posta ve tebligat gideri, 815,00 TL bilirkişi ve şoför ücreti, 348,30 TL keşif masrafı olmak üzere toplam 1.348,45 TL yargılama giderinin borçlu davalı ...’den alınarak davacıya verilmesine,” ibaresinin eklenmesine, 4. paragrafının hükümden çıkarılmasına, hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 11.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi. Başkan