21. Hukuk Dairesi 2013/10512 E. , 2014/9891 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Zonguldak 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/03/2013
NUMARASI : 2006/688-2013/160
Davacı murisi, 506 sayılı Yasa uygulamaları açısından iş kazası olduğunun tespitine, 03/11/2000 tarihinden itibaren iş kazaları ve meslek hastalıkları sigorta kolundan gelir bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin Reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava; davacının murisi İ.K.ın vefatının 506 Sayılı Yasa uygulamaları açısından iş kazası olduğu hususunun ve 03.11.2000 tarihinden itibaren iş kazaları ve meslek hastalıkları sigorta kolundan davacıya gelir bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, İ.K.ın ölümünün yüksek tansiyona bağlı kanamadan meydana geldiği, iş kazası olduğu iddia edilen düşmeden kaynaklanmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 1956 doğumlu murisin, TTK Genel Müdürlüğü Kozlu Müessese Müdürlüğü"ne bağlı maden ocağında, 02.11.2000 tarihinde mesai bitiminde duş almak için kabinlere gittiğinde mesai arkadaşı tarafından baygın halde bulunduğu ve hastaneye gönderildi, 03.11.2000 tarihinde de vefat ettiği, dosyada mevcut raporlardan murisin vefatına beyin kanamasının neden olduğu anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasa"nın 4. maddesi ile “ sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler ” işveren olarak tanımlanmıştır. “ çalıştıran ” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “ işvereni ” ifade etmektedir. Davacının murisinin iş kazası geçirip geçirmediğinin tespitine yönelik iş bu dava, işverenin hak alanını da ilgilendirdiğinden, işverene karşı da husumet yöneltilmesi gerekir. Zira, sigortalının çalışmalarının fiili olmadığının tespitine yönelik alınacak ilam ile davalı Kurum, davacıya yapılmış herhangi bir sağlık yardımı ya da başkaca herhangi bir ödeme varsa işverenden tahsilini isteyebilecek, yine ilgililerle birlikte işveren de sahte belge düzenlemek ve Kurum"u zarara uğratmak fiillerinden dolayı ceza tehdidi altında kalabilecektir. Öte yandan, husumet dava şartı olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gereken bir husus olduğundan, davanın sigortalıyı çalıştıran gerçek veya tüzel kişilere karşı da açılması zorunludur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 124/4. maddesinde de; dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceğine ilişkin düzenleme yer almaktadır.
Öte yandan; iş kazasının tespiti istemine ilişkin bu tür davalar 506 sayılı Yasa"nın 11. maddesinden ( 5510 sayılı Yasa"nın 13.maddesinden ) kaynaklanmaktadır. Anılan maddeye göre, iş kazası, a) sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, c) sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında sigortalıyı hemen veya daha sonra bedence veya ruhça arızaya uğratan olaylardır. Zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması için, 1) sigorta olayına maruz kalan kişinin sigortalı olması, 2) sigorta olayının maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, sigorta olayının, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunlu olup İş kazası tespiti davaları bakımından özel olarak belirlenmiş bir ispat yöntemi de yoktur. Bu davaların her türlü delille ispatı mümkündür.
Somut olayda; davacılar murisinin beyin kanaması geçirdiği tarihteki çalışmasının hizmet sözleşmesine dayalı olduğu ve ölümle sonuçlanan olayın beyin kanaması sonrasında meydana geldiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hukuk Genel Kurulu"nun 13.10.2004 tarih ve 2004/21-529 Esas, 2004/527 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “… Yasa"nın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, Yasa"da olmadığı halde, herhangi başkaca kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır. Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir…"
Tüm bu hususlar dikkate alındığında mahkemece; işveren davaya dahil edilmeden ve davacı murisinin iş yerinde beyin kanaması sonucu vefat ettiği dikkate alınmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 06/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.