20. Hukuk Dairesi 2014/1156 E. , 2014/4018 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, ... Köyü 204, 206 ve 207 parsel sayılı sırasıyla 13533 m², 8200 m² ve 20000 m² yüzölçümündeki taşınmazların, mera niteliğiyle özel sicilinde kayıtlı olup orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek, mera kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazların mera olarak sınırlandırma işlemlerinin iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15.11.2011 günlü ve 2011/8663-12712 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, çekişmeli 204 ve 206 sayılı parsellerin eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarlında orman sayılan yerlerden, 207 sayılı parselin ise orman içi açıklığı niteliğinde olduğu gerekçesiyle Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulü yerinde değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazların 1979 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tarla niteliği ile gerçek kişiler adına tesbit edildiği, Orman Yönetiminin açtığı kadastro tesbitine itiraz davalarına Hazinenin taşınmazların mera olduğu iddiasıyla müdahil olduğu, Terme Kadastro Mahkemesinin 1984/317-1985/376, 1987/21-161 ve 1984/313-1985/214 sayılı kararları ile Orman Yönetiminin davasının reddine, Hazinenin davalarının kabulü ile çekişmeli taşınmazların mera niteliği ile tapulama harici bırakılmasına karar verildiği, kararların derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Hazine ve Orman Yönetiminin taraf olduğu bu kararlar, kesin hüküm olup taraflarını bağlar. Mahkemece, bu kararlar gözönünde bulundurularak kesin hüküm nedeniyle Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek taşınmazların orman olarak tesciline karar verilmesinin isabetsiz olduğu”na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacının davasının kesin hüküm nedeniyle reddine, her ne kadar Hazine kendisini vekille temsil ettirmiş ise de, kararı vekâlet ücreti yönünden temyiz etmediğinden vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, mera kaydının iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır. 1979 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında taşınmazlar gerçek kişiler adına tesbit edilmiş, itiraz üzerine mahkeme kararları ile mera olarak tapulama harici bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince davacının davasının reddi yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; dava reddedildiği ve davalı Hazine kendisini vekille temsil ettirdiği halde, mahkemece Hazine tarafından ilk kararın vekalet ücreti yönünden temyiz edilmediği gerekçesiyle Hazine lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş olması doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün vekâlet ücretine ilişkin 2. bendinin kaldırılarak, bunun yerine “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbi vekâlet ücreti maktu vekâlet ücretinden az olamayacağından 1200,00.- TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K’nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 03.04.2014 günü oy birliği ile karar verildi.