10. Hukuk Dairesi 2015/239 E. , 2015/3540 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada,hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi.......tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen ilk hüküm davacının 01.04.1986-28.11.1993 tarihleri arasındaki çalışma iddiasına dayalı olarak talebine konu dönemden 01.06.1990 tarihinden 01.07.1992 tarihine kadar ve 05.10.1993-28.11.1993 tarihleri arasında hak düşürücü sürenin söz konusu olmayacağı dikkate alınarak,bu döneme ilişkin çalışma iddiası bakımından araştırma yapılmak üzere dairemizce bozulmuştur.Mahkemece bozma ilamına uyuylmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında mahkemece davalı işyerinden bildirim yapılan 01.06.1990 tarihi öncesinde hak düşürücü sürenin gerçekleşmesi nedeniyle tespitin mümkün olmayacağı, aynı şekilde 20.10.1992-09.08.1993 tarihleri arasındaki sürenin de inecelenmesinin hak düşürücü süre nedeniyle mümkün olmadığı, fakat 01.06.1990-01.07.1992 tarihleri arası ile 05.10.1993-28.11.1993 tarihleri arasındaki süreler bakımından yapılan bildirimler nedeniyle, tespitin mümkün olduğu gözetilmeli, bu dönemler bakımından resen araştırma ilkesi çerçevesinde, davacının çalışmasını kendi çalıştığı dönemler itibari ile doğrulayabilecek olup da, davalıya ait işyerinde çalışan diğer bordrolu tanıkların veya komşu işyerleri tanıklarının kolluk vasıtası ile tespiti ve sonrasında araştırma yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalılardan Kurum avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.