Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/2683 Esas 2016/2645 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/2683
Karar No: 2016/2645
Karar Tarihi: 25.02.2016

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/2683 Esas 2016/2645 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, müvekkilinin aboneliğinin iptal edilmediği ve buna rağmen davalı tarafından su faturası tahakkuk ettirildiğini iddia ederek, borcun tespiti ve aboneliğin iptali için dava açmıştır. Mahkeme, davacının aboneliğini iptal ettirmediği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay, davalının müterafik kusurlu olduğunu ve gecikme zammından indirim yapması gerektiğini belirterek, uzman bilirkişiden rapor alınarak yeni bir karar verilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Kararda geçen kanun maddeleri:
- Borçlar Kanunu'nun 98/2. (Ticari İşler Kanunu'nun 114.) maddesi
- Borçlar Kanunu'nun 44. (Ticari İşler Kanunu'nun 52.) maddesi
3. Hukuk Dairesi         2015/2683 E.  ,  2016/2645 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki menfi tespit ve muarazanın giderilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin mesken su abonesi olduğunu, aboneliğe konu taşınmazı 14/05/2004 tarihinde dava dışı kişiye sattığını, aboneliğin iptali için başvurmasına rağmen aboneliğin iptal edilmediğini, buna rağmen davalı tarafından müvekkili aleyhine su faturası tahakkuk ettirildiğini ileri sürerek; müvekkilin davalıya 2.243,23 TL borçlu olmadığının tespiti ile aboneliğin iptal edilmesini talep ve dava talep etmiştir.
    Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın aboneliği iptal için davacının bir resmi başvurusunun olmadığını, davacının tahakkuk ettirilen suyun bedelini ödemek zorunda olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, dosya kapsamına göre; davacının aboneliğini iptal ettirmediği, kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin su kullanmasına olanak tanıdığı, bu şekilde sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı davrandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Somut olayda; davacı, davalının abonesidir. Davalı kurum, 2008/07-2014/04 dönemler arasındaki su tüketim bedeli faturaları tahakkuk ettirmiştir. Davacı, aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte davalı kuruma karşı müteselsilen sorumludur. Uzun sayılabilecek bir süre su tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen suyun kesilmemesi nedeniyle, BK.nun 98/2. (TBK.nun 114.) maddesi delaletiyle sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken BK.nun 44.(TBK.nun 52.) maddesi uyarınca davalının müterafik kusurlu olduğu açıktır (Bakınız aynı yöndeki HGK. nun 22.05.2012 günlü ve 2002/19-340 E 2002/420 K., 13. HD nin 19.01.2004 günlü ve 2003/321 E, 2003/72 K. Sayılı ilamları). Ancak bu kusur, tüketilen su bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmeyeceği gibi tüketim bedeli olan ana borçtan hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davacının (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammından kusur oranında ve en fazla yasal faize kadar indirim gerektirir. Aksine düşünce davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açar
    Hal böyle olunca; mahkemece öncelikle dosyanın uzman bilirkişiye tevdii ile, ödenmeyen faturalar nedeniyle suyun kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davalının suyu kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bununda ancak davacı için gecikme zammından kusur oranında ve en fazla yasal faize kadar indirim sağlayacağı nazara alınarak uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.