Hukuk Genel Kurulu 2015/1363 E. , 2017/1502 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Diyarbakır 1. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.03.2013 gün ve 2011/559 E.-2013/231 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 15.05.2014 gün ve 2013/11013 E.- 2014/12977 sayılı kararı ile;
(...Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin ağır iş şartları ve fazla mesai ücretleri ile diğer hak ve alacaklarının ödenmemesi sebebiyle iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, davacının istifa ederek işten ayrıldığını, ihbar sürelerine riayet etmediğini belirterek davanın reddini ve ihbar tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı-karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davalı taraf davacının istifa ederek işten ayrıldığını savunmuştur. Bu durumda davalı taraf sunulan ibranamede yer alan kıdem tazminatı ödendiği savunması ile çelişkiye düşmektedir. Bu açıdan ibranameye tümü ile değil, kısmen değer verilmelidir. Kıdem tazminatı talebi dışındaki diğer taleplerin ibraname çerçevesinde reddedilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı-karşı davalı vekili müvekkilinin davalı şirkete ait iş yerinde sondaj işçisi olarak günde en az 12 saat olmak üzere ayda 21 gün çalışıp 7 gün izin kullanarak milli bayram ve genel tatil günleri dahil çalıştığını, davacının gerek ağır çalışma koşulları gerekse fazla çalışma ücreti ve diğer alacaklarının ödenmemesi nedeni ile işten ayrılmak zorunda kaldığını, davalının müvekkilinin hak kazandığı alacaklarını ödemek için kendi isteği ile çıktığına dair yazı vermesini talep ettiğini ancak davacının buna itibar etmediğini, alacaklarının da ödenmediğini iddia ederek kıdem tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, milli bayram ve genel tatil çalışma ücretlerinin davalıdan tahsilini talep etmiş, karşı davanın ise reddi gerektiğini belirtmiştir.
Davalı-karşı davacı şirket vekili davacıya çalıştığı süre içinde hak kazandığı fazla çalışma, hafta tatili, milli bayram ve genel tatil çalışma ücretlerinin aylık ücretine yansıtılarak ödendiğini, bu nedenle bu taleplerin reddi gerektiğini, öte yandan kendi isteği ile işten ayrılan davacının kıdem tazminatına hak kazanmadığını, davalı şirketten herhangi bir alacağının kalmadığına dair ibraname imzaladığını belirterek davanın reddini talep etmiş; karşı dava olarak da bildirim sürelerine uymadan istifa ederek işten ayrılan davacı işçiden ihbar tazminatının faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Mahkemece davacı-karşı davalı işçinin iş sözleşmesini ücretlerini zamanında alamamasından dolayı haklı nedenle feshettiği, kıdem tazminatına hak kazandığı, karşı davanın reddi gerektiği ayrıca davacı-karşı davalı işçinin günlük 10,12 saat fazla çalışma yaptığı, fazla çalışma ücretinin ödendiğinin yazılı belge ile ispat edilemediği, ayrıca işçinin milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, 23.01.2013 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu gerekçesi ile kıdem tazminatı, fazla çalışma, milli bayram ve genel tatil çalışma ücretlerinin kabulüne, hafta tatili ücret talebi ile karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı-karşı davacı şirket vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde belirtilen gerekçelerle karar bozulmuştur.
Mahkemece ibranamenin matbu olduğu, istifa, davalı şirket adı, tarih ve ibra edenin isim ve soy isim kısmının, işe başlama ve ayrılış tarihlerinin sonradan doldurulduğu, miktar içermediği, işçinin istifa ederek işten ayrıldığını ileri süren davalının ibranamede kıdem tazminatı ödendiğine dair savunması ile çelişkiye düştüğü, yerleşik içtihatlara göre miktar içermeyen ibranamelere değer verilmesinin mümkün olmadığı, banka kanalı ile ödendiği belirtilen miktarların bilirkişi tarafından hesaplanan alacaklardan düşüldüğü gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davalı-karşı davacı şirket vekili tarafından temyize getirilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından ibranameye itibar edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, mahkemece ilk kararda ibraname ile ilgili ayrıca değerlendirme yapılmayıp ibranamenin değerlendirildiği 23.01.2013 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun ve denetime açık olduğu için hükme esas alındığı belirtilerek hüküm kurulduğu, kararın Özel Dairece ibraname nedeni ile kıdem tazminatı dışındaki alacakların reddi gerektiği gerekçesi ile bozulmasından sonra ibraname ile ilgili değerlendirme yapılarak direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun"un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429 uncu maddesi).
Somut olayda ilk kararda ibraname ile ilgili olarak mahkemece değerlendirme yapılmamış, gerekçede genel ifadelerle ile bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve denetime elverişli olduğu belirtilmiştir.
Hükmün Özel Dairece ibraname nedeni ile kıdem tazminatı dışındaki alacakların reddi gerektiği gerekçesi ile bozulmasından sonra mahkeme ibraname ile ilgili değerlendirmeler yaparak sonuçta ibranamenin geçerli olmadığını belirterek direnme adı altında yeni bir karar vermiştir.
Şu hâlde "direnme" olarak verilen kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili yeni gerekçe ve olgulara dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Her ne kadar Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında yeni hüküm bulunmadığı ileri sürülmüş ise de kurul çoğunluğu tarafından bu görüş benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı-karşı davacı şirket vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 06.12.2017 gününde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.