3. Hukuk Dairesi 2015/17482 E. , 2016/2620 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalının müvekkiline karşı sürekli hakaret ve tehdit eylemlerinde bulunduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını; müvekkilinin bu nedenlerle annesinin ..." de bulunan evine taşındığını ve hiçbir gelirinin bulunmadığını, davalı hakkında müvekkiline yaptığı eylemler nedeniyle tedbir kararı verilmiş olduğunu belirtmiş ve müvekkili için aylık 1.000 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; müvekkilinin atılı eylemleri gerçekleştirmediğini, davacının herhangi bir neden yokken evden ayrıldığını ve evden ayrılmakta haklı olmadığını; müvekkilinin davacıya fiziksel şiddet uygulayacak gücünün bulunmadığını, madden zor durumda olduğunu, giderlerini karşılamak için pek çok kez bireysel kredi kullandığını belirtmiş; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ""6284 sayılı yasa gereğince, yine bu dava mahkemesinin 2013/24 D.iş sayılı dosyası ile tedbir kararı verildiği anlaşılmış ve görülmekte olan dava dosyası arasına alınmış, tarafların sosyal ve ekonomik durumları tespit edilmiş; davacının hasta bakıcılığı karşılığında aylık gelirinin 500 TL olduğu, davalı tarafın emekli olup 2.000 TL aylığı ve evi olduğu tespit edilmiştir. Tarafların delil listelerinde belirttikleri tanıklar dinlenmiş, tarafsız ve bağımsız kabul edilen davacı tanığı ..." ün, davalının sürekli alkol aldığı, davacıya sürekli hakaret ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı ve davacının dayanamayıp annesinin evine gittiği yönündeki beyanları; tarafların oğulları olan ..." in, babasının alkol kullandığına dair beyanıyla birlikte dikkate alınarak davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilmiştir, gerekçesiyle"" davanın kısmen kabulüne karar verilerek davacı lehine ara kararıyla aylık 200 TL belirlenmiş olan tedbir nafakasının 300 TL" ye arttırılmasına karar verilmiştir.
Hüküm, tarafların vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
4721 sayılı TMK.nun 197.maddesine göre; Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Aynı yasanın 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği, davalı koca, birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Zira, evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için, eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gereken bazı ortak giderler mevcuttur. Bu bağlamda tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalıdır. Yukarıda açıklanan ilkeler ve yasal düzenlemeler gözetilerek, TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak; ayrı yaşamada haklı olduğu kabul edilmiş bulunan davacı için mahkemece takdir edilen nafakanın miktarı, davalı eşin gelirine oranla az olup hakkaniyete uygun görülmemiştir. Mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tespit edilen gelir durumu gözetilerek, hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmek üzere, kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; AAÜT. nin 9/2 maddesi gereğince nafakanın reddedilen kısmı ile ilgili davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemez. Davalı vekiline ücreti vekalet takdiri de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.