Hukuk Genel Kurulu 2016/1516 E. , 2017/1499 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;
“DAVA: Dava dilekçesinde, avukat olan davacının iş yerinde usulsüz olarak arama kararı verildiği ve yerine getirildiği ileri sürülerek; 5.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi, talep ve dava olunmuştur.
CEVAP: Cevap dilekçesinde, dava şartları ve sorumluluk koşullarının gerçekleşmediği savunulmuştur.
GEREKÇE: Dava, ihbar edilen ceza mahkemesi hakiminin yargısal faaliyeti nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Davanın esastan reddine dair verilen dairemiz kararı, temyiz istemi üzerine Hukuk Genel Kurulu"nun 14/01/2015 gün ve 2014/4-2296;2015/05 sayılı ilamı ile, görev konusunun değerlendirilmesi gerekçesiyle bozulmuştur.
Usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur.
Karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 18/06/2014 gün ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değiştirilen 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 141 ve 142. maddelerinde ceza hakimleri ve Cumhuriyet savcıları aleyhine yargısal faaliyet nedeni ile açılan tazminat davalarının, zarara uğrayanın oturduğu yer Ağır Ceza Mahkemesi"nde karara bağlanacağı ve yine 6545 Sayılı Yasanın 86.maddesinde bu nedenle açılmış ve Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili Ağır Ceza Mahkemesi"ne gönderileceği düzenlenmiş olmakla, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçe uyarınca;
1-6545 Sayılı yasanın 70.maddesi ile değişik CMK.nun 141/3.maddesi ile 142. maddesi uyarınca mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Dosyanın talep halinde görevli Bakırköy Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi"ne gönderilmesine,
3-Takdiren para cezası tayinine yer olmadığına,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkemede gözetilmesine,”
dair oybirliği ile verilen 08.03.2016 gün ve 2016/6 E., 2016/20 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. "
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkili hakkında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimliğinin 20/01/2008 gün ve 2008/186 teknik takip sayılı dosyası ile arama, el koyma ve inceleme kararı verildiğini, bu karar uyarınca evinin ve iş yerinin 22.01.2008 tarihinde arandığını, bir kısım eşyalarına da el konulduğunu, avukat olması nedeniyle arama kararının hâkimlik değil, mahkeme tarafından verilmesi gerektiğini, bu durumun Avukatlık Kanunu"nun 58. maddesi ile CMK"nın 130. maddesine aykırı olduğunu, hâkimin kişisel kusuru ile verdiği arama kararı ile ağır hak ihlali yarattığını, müvekkilinin manevi zarara uğradığını, davada CMK’nın 141 ve devamı maddelerinin uygulanma olanağının bulunmadığını ileri sürerek 5.000,00-TL manevi tazminatın arama kararının verildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili dava konusu edilen işlemin kesinleşmediğini, davanın dinlenilebilir olmadığını, esası yönünden de davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İhbar olunan hâkim herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
Özel Dairece verilen 03.05.2011 tarihli karar ile davanın CMK’nın 141. maddesinde sayılan koruma tedbirinin uygulanmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, CMK‘nın 141-144 maddelerinin HUMK’nın 573 ve devamı maddelerine göre özel kanun niteliğinde olduğu, davaya bakmakla Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen 16.12.2011 tarihli bozma kararında, hâkimin genel olarak hukuki sorumluluğundan kaynaklanan ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 93/A maddesi ile mülga 1086 sayılı HUMK’nın 573 vd (6100 sayılı HMK’nın 46 vd) maddeleri hükümleri uyarınca çözümlenmesi gereken davanın, 6100 sayılı HMK’nın 47. maddesi uyarınca Yargıtay 4. Hukuk Dairesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, bu itibarla ağır ceza mahkemesinin görevli olduğu mülahazasıyla verilen dava dilekçesinin reddine dair kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Özel Dairece bozmaya uyularak verilen 29.01.2013 tarihli kararda, dava konusunun ceza soruşturması sırasında yapılan işleme ilişkin olduğu, açılan ceza davasının ise derdest olduğu, 6110 sayılı Yasa ile değişik 2802 sayılı Yasanın 93/A maddesi uyarınca ancak asıl dava sonucunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tazminat davası açılabileceği gerekçesiyle dava ön şartı yokluğu nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen 18.09.2013 tarihli bozma kararında, somut olayda ilk derece mahkemesi sıfatıyla karar veren Dairece, hükmün gerekçe kısmında “Diğer yandan, bu durum dava açıldıktan sonra yapılan Yasa değişikliğinden kaynaklanmış olup; dava açmasında, davacı kusurlu sayılamaz. Şu halde, kesin hüküm oluşturmaması bakımından dava dilekçesinin reddine karar verilmeli; aynı gerekçelerle, yargılama harç ve giderleri ile davacı sorumlu tutulmamalıdır.” ifadelerine yer verilmesine karşın, hüküm kısmında davacıdan harç alınması, davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi ve davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına karar vermek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, bu bakımından usule aykırı olarak verilen kararın bozulması gerektiği gerekçesiyle kararın usulden bozulmasına karar verilmiştir.
Özel dairece bozmaya uyularak verilen 03.06.2014 tarihli kararda, ceza soruşturması sırasında yapılan işlemler ile verilen kararlara karşı yasa yolları açık olup CMK"da düzenlendiği, dava konusu edilen husus bu kapsamda olduğu için hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen 14.01.2015 tarihli bozma kararında, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanun hükümlerinin ceza hâkimleri ve cumhuriyet savcıları aleyhine yargısal faaliyet nedeni ile açılan tazminat davalarında görevli mahkeme konusunda yeni düzenlemeler getirdiği, görev sorununun kamu düzenini ilgilendirdiği, bu düzenlemeler dikkate alınarak eldeki dava hakkında karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Özel Dairece bozmaya uyularak yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile 6545 sayılı Yasanın 70. maddesi ile değişik CMK’nın 141/3. maddesi ile 142. maddesi uyarınca mahkemenin görevsizliğine, dosyanın talep hâlinde görevli Bakırköy Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilâm harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 06.12.2017 gününde oy birliği ile karar verildi.