1. Hukuk Dairesi 2021/2244 E. , 2021/5555 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVACILAR : ... V.D.
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ... ...’nun maliki olduğu kök 1 ve 11 parsel sayılı taşınmazlarını ( ifraz ve toplulaştırma neticesince 102 ada 2, 103 ada 1, 104 ada 1, 105 ada 1, 106 ada 1, 107 ada 1, 108 ada 1 ve 120 ada 1 sayılı parseller ) davalı ...’e 09.07.1971 tarihinde satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, daha önce aynı işlem nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasının Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/401 Esas sayılı dosyasında kabul edildiğini, kararın kesinleştiğini, ancak anılan davada hükme esas alınan veraset ilamında mirasçı görünmediği için hükmün infazı sonucu mağdur olduğunu, Bismil Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.10.2005 tarih ve 2005/400 Esas 2005/587 Karar sayılı ilamıyla hükme esas alınan veraset ilamının iptaline karar verildiğini ileri sürerek, dava konusu 102 ada 2, 103 ada 1, 104 ada 1, 105 ada 1, 106 ada 1, 107 ada 1, 108 ada 1 ve 120 ada 1 sayılı parsellerin davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalı ..., zamanaşımı itirazında bulunduğunu, diğer kardeşlerinin kurgusu ile dava açıldığını, davacının annesi olduğunu iddia ettiği Şahide’nin bekar ve çocuksuz olarak öldüğünü, mirasçı olmasının mümkün olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “…Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, 09.07.1971 tarih ve 355 yevmiye no’lu işleme karşı ... tarafından açılan Bismil Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.11.2011 tarih ve 2010/401 Esas 2011/609 Karar sayılı ilamının eldeki dava bakımından güçlü delil olduğu, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanarak davanın kabulüne karar verilmesi kural olarak doğrudur. Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.11.2011 tarihli ve 2010/401 Esas 2011/609 Karar sayılı dosyasında mirasbırakan ... ...’na ait Bismil Sulh Hukuk Mahkemesinin 06.02.2004 tarihli ve 2004/29 Esas 2004/26 Karar sayılı hasımsız veraset ilamı hükme esas alınmış ve anılan davada davacı olan ...’ın miras payı ¼ olarak uygulanmıştır. Ne var ki, Bismil Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.10.2005 tarihli ve 2005/400 Esas 2005/587 Karar sayılı hasımlı veraset ilamında yukarıda anılan davada kullanılan murise ait veraset ilamının iptaline karar verilmiş, eldeki davanın davacısı ... ...’ın ( ... ) da mirasçı olduğu saptanarak, mirasçıların payları 1/5’er olarak tespit edilmiştir.
Mevcut halde, davacı ... ...’ın miras payına kavuşmak için daha önce açılan dava ile fazla pay alan davalı ...’a husumet yöneltmesi doğrudur. Ancak, davalı ...’ın Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.11.2011 tarihli ve 2010/401 Esas 2011/609 Karar sayılı dosyasında hükme esas alınan hatalı veraset ilamı nedeniyle çekişmeli taşınmazlarda ne miktarda fazla pay aldığı saptanmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur. Öte yandan, mirasbırakan tarafından temlik edilen kök 1 ve 11 parsel sayılı taşınmazlarda yapılan ifraz, kamulaştırma, toplulaştırma çalışmaları ile çok sayıda yeni parsel oluşmuştur. Yeni oluşan dava konusu taşınmazlarda davalı ...’ın tevhit edilmeden duran birden fazla payı mevcut olup, hangi pay ya da payları daha önce açtığı dava neticesinde ve ne miktarda edindiği de ortaya konulmadan çekişmeli taşınmazlardaki davalı ...’ın tüm payları iptale konu edilmiştir. Hal böyle olunca, alanında uzman bilirkişilerden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak, Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.11.2011 tarihli ve 2010/401 Esas 2011/609 Karar sayılı dosyasında hükme esas alınan hatalı veraset ilamı nedeniyle dava konusu taşınmazlarda davalı ...’nın ne miktarda fazla pay aldığının saptanması, ifraz, kamulaştırma ve toplulaştırma işlemleri de gözetilerek davalı ...’ın aldığı fazla payın gittisinin tespiti ile 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi uyarınca infaza elverişli bir hüküm kurulması gerekirken, iptal ve tesciline karar verilecek paylar yönünden yeterli inceleme yapılmadan sonuca gidilmiş olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK).
Ne var ki, Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki, bozma ilamında, dava konusu taşınmazlarda davalı ...’nun ne miktarda fazla pay aldığının saptanması, ifraz, kamulaştırma ve toplulaştırma işlemleri de gözetilerek anılan davalının aldığı fazla payın gittisinin tespit edilmesi gerektiği işaret edildiği halde; bozma ilamı sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bozma kararında belirtilen hususların aydınlatılmadığı, davalı ...’ın aldığı fazla pay oranının açıkça saptanmadığı, tarafların pay oranlarının belirlenmesine ilişkin hesaplamaların da denetime imkan vermediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, önceki bozma kararında da belirtildiği üzere, Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.11.2011 tarih ve 2010/401 Esas 2011/609 Karar sayılı dosyasında hükme esas alınan hatalı veraset ilamı nedeniyle dava konusu taşınmazlarda davalı ...’nun ne miktarda fazla pay aldığının saptanması, ifraz, kamulaştırma ve toplulaştırma işlemleri de gözetilerek davalı ...’ın aldığı fazla payın gittisinin tespiti hususunda uzman bilirkişilerden hükme ve denetime elverişli yeni bir rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, denetime elverişsiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.