Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, tahliye ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, 997 parsel (yargılama sırasında 3402 Sayılı Yasanın 22/a maddesi uygulaması ile 5593 ada 115 parsel olan) sayılı taşınmazdaki payını 25.12.2006 tarihinde dava dışı İ.. Ş.ile C. Ş.den satın aldığını, ancak payına isabet eden bölümde bulunan ev ve ahır gibi yapılar ile tarlayı uzun süreden beri davalıların kullandıklarını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki; eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıtlardan davacının, çekişmeli taşınmazdaki tüm payını temyiz aşamasında 25.09.2012 tarihinde satış suretiyle dava dışı A. D.a devrettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun l86. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. 186. madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Özellikle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasının 125. maddesi, dava konusunun davacı tarafından üçüncü kişiye devredilmesi halinde devralan kişinin hukuk gereği davacı sıfatı ve buna bağlı olarak dava takip yetkisi kazanacağı ve davanın yeni davacı ile süreceği esasını getirmiştir.
Hal böyle olunca, elatmanın önlenmesi isteği yönünden davada yukarıda değinilen usulü eksikliğin giderilmesi, ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalılar vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.