13. Ceza Dairesi Esas No: 2020/7317 Karar No: 2020/10667 Karar Tarihi: 02.11.2020
İş yeri dokunulmazlığının ihlali - Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2020/7317 Esas 2020/10667 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan mahkum edilmiş ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Ancak, denetim süresi içerisinde silahla tehdit suçundan mahkumiyet hükmü verilmiştir ve bu hüküm sanık tarafından temyiz edilmiştir. Mahkeme kararında belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları, nihai bir hüküm değil, asıl hükmü askıda bırakan itiraza tabi bir mahkeme kararıdır. Denetim süresinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, askıda olan mahkûmiyet hükmü hukuk aleminde düşme kararı verilmesi gerekmektedir. Kanun maddeleri açıklaması olarak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun hüküm 231. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinde \"Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.\" denilmektedir. Ayrıca, 5271 sayılı CMK’nın sistemine göre, mahkûmiyet hükümlerinin miktar itibariyle kesinlik istisnaları dışında istinaf kanun yoluna tâbi olduğunda da kuşku bulunmamaktadır.
(Kapatılan)13. Ceza Dairesi 2020/7317 E. , 2020/10667 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : İş yeri dokunulmazlığının ihlali HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanık hakkında 07/04/2012 tarihinde işlediği iddia edilen işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen 3 kez 1 yıl 8 ay hapis cezası ile ilgili olarak 08/04/2015 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş, bu karar 02/06/2015 tarihinde kesinleşmiştir. Denetim süresi içerisinde silahla tehdit suçunun işlenmesi nedeniyle hüküm 10/12/2019 tarihinde açıklanmıştır ve bu hüküm sanık tarafından temyiz edilmiştir. 5271 sayılı CMK"nın hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenleyen 231. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinde "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder." denilmektedir. Kanun"un amir hükmü ve Yargıtay"ımızın istikrar bulmuş içtihatları uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları, nihai bir hüküm değil, asıl hükmü askıda bırakan itiraza tabi bir mahkeme kararıdır. Denetim süresinde kasıtlı bir suç işlenmediği (ya da denetim süresinde varsa öngörülen tedbirlere uyulduğu) takdirde, askıda olan mahkûmiyet hükmü hukuk aleminde neşv-ü nema bulmadan düşme kararı verilmesi gerekecektir. Açıklanan bu hükmün tâbi olacağı kanun yoluna gelince; 5271 sayılı CMK’nın sistemine göre, 223. maddede belirtilen nihai hükümler (mahkûmiyet, beraat, red, düşme ve ceza verilmesine yer olmadığına dair kararlar) kural olarak olağan kanun yolu denetimine tabidirler. Olağan kanunyolları istinaf ve temyizdir. 5271 sayılı CMK"nın 272 ve devamı maddelerine göre, mahkûmiyet hükümlerinin miktar itibariyle kesinlik istisnaları dışında istinaf kanun yoluna tâbi olduğunda da kuşku bulunmamaktadır. Ancak; İstinaf mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinden itibaren faaliyete geçtiğinden bu tarihten önce verilen nihai hükümler kesinleşinceye kadar, 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi uyarınca 1412 sayılı CMUK"daki usule göre, istinaf değil, temyiz kanun yoluna tâbidirler.
Sanık hakkında her ne kadar istinaf mahkemeleri faaliyete geçmeden 08/04/2015 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de; 10/12/2019 tarihinde, yani Bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra hükmün açıklanması nedeniyle, karar tarihi itibariyle bu hükmün istinaf kanun yoluna tâbi olduğu anlaşılmakla, dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE, 5271 sayılı CMK"nın 264/1-2. maddesi hükümleri uyarınca kanun yolunda yanılmanın başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağından gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın yetkili ve görevli Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi Başkanlığı"na gönderilmesine, 02/11/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.