Yanlar arasında görülen çaplı taşınmaza hem doğrudan hem de dolaylı (komşuluk hukukuna dayalı) elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, çaplı taşınmaza hem doğrudan hem de dolaylı (komşuluk hukukuna dayalı) elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan deliller ile 6078 sayılı parselin davacı adına, 6077 ve 6079 sayılı parsellerin davalı adına kayıtlı olduğu mahkemece yapılan keşif sonucu, fen bilirkişi tarafından hazırlanan 20.04.2012 tarihli raporda kırmızı ile gösterilen 4.67m2 lik bölümün davacı taşınmazına tecavüzlü olduğu, daha önce davalı tarafından elatmanın önlenmesi talepli açılan Gelendost Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/68-146K sayılı dosyasındaki dava konusu yer ile eldeki davada davaya konu edilen yerlerin birbirinden faklı olduğu saptanarak krokide kırmızı olarak gösterilen 4.67m2 lik bölüme davalının elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,
Davalının 6079 parsele ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
Somut olaya gelince; ziraat bilirkişisinin 24.04.2012 günlü raporunda, davalının 1079 sayılı parseldeki ağaçları 2 ile 2.5 metre içerden dikmesi gerekirken buna uymadığını bu haliyle komşu parsele gölgeleme yapmak suretiyle zarar verebileceği bu nedenlerle de köklerinden sökülmeleri gerektiğini bildirmiştir. Ne var ki; bu haliyle ağaçların davacı taşınmazına zarar verip vermedikleri net olarak belirlenmiş değildir.
Muhtemel zarara dayalı bir istekte bulunulamayacağı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; yerinde yeniden keşif yapılarak davalıya ait ağaçların bu haliyle davacı taşınmazına bir zarar verip vermediğinin, zarar veriyor ise ne şekilde zarar verdiklerinin ve verilen zararın nasıl giderileceğinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, bu konuda bilirkişilerden rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.