14. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/1409 Karar No: 2020/7139 Karar Tarihi: 11.11.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2020/1409 Esas 2020/7139 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu elatmanın önlenmesi, kal ve komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi isteğidir. Davalı taraf irtifak hakkı talebinde bulunmuş ancak cevap süresi içinde açılmış bir dava ya da süresinde ileri sürülmüş bir defi bulunmamıştır. Bilirkişi raporunda davalıya ait bina ile davacıya ait taşınmaz arasında taşma olduğu tespit edilmiştir, ancak hukuki dayanağı değerlendirilmemiştir. Davacıların komşuluk hukukuna aykırılığa dayanan talepleri yeterli araştırma yapılmadan hüküm tesis edilmiştir. Karar, bu nedenlerle bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak, 6100 sayılı HMK'nın 319. ve 141/2. maddeleri ile Türk Medeni Kanunu'nun 725. Maddesi zikredilmiştir.
14. Hukuk Dairesi 2020/1409 E. , 2020/7139 K.
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 10/01/2014 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, savunma yolu ile ileri sürülen irtifat hakkı talebinin kabulüne dair verilen 15/04/2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, elatmanın önlenmesi, kal, komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi isteğine ilişkindir. Davalı vekili; cevap süresinden sonra 27.12.2013 tarihli duruşmada; davanın reddini, taşınmaz üzerindeki binanın değeri arazinin değerinden fazla olduğundan taşınmazın temliken tesciline veya irtifak hakkı tesisine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının davasının reddine, davalının savunma olarak ileri sürdüğü irtifak hakkı kurulması isteminin kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin ilamı ile; mahkemece, tüm bağımsız bölüm maliklerinin davada davalı olarak yer almaları suretiyle taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak, elatmanın önlenmesi ve kal davasının reddine, davalı tarafından savunma yolu ile ileri sürülen irtifak hakkı talebinin de kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 319. maddesi uyarınca savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, def"i cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. Cevap dilekçesinde def"i ileri sürülmemiş ya da süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmemişse, 6100 sayılı HMK"nin 141/2. maddesi uyarınca def"i ancak davacının açık muvafakati ile ileri sürülebilir. Başka bir ifadeyle, süresi geçtikten sonra ileri sürülen def"inin geçerli olabilmesi için davacı tarafın bu hususa açıkça muvafakat etmesi gerekir. Aksi taktirde def"i dikkate alınmaz. Mahkemece yapılan keşifte alınan bilirkişi raporunda; davalıya ait binanın davacıya ait taşınmaza taştığı tespit edilmiş, ancak bu taşmanın hukuki dayanağı bulunduğuna ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler incelendiğinde ise; davalı tarafından temliken tescil veya irtifak hakkı kurulması istemleri yönünden cevap süresi içerisinde ve harcı yatırılarak usulüne uygun açılmış bir dava veya süresinde ileri sürülmüş bir defii de bulunmadığı gibi davacı tarafın bu hususta savunmanın genişletilmesi itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda süresi içinde ileri sürülmeyen ve davacı vekilince savunmanın genişletilmesi itirazında bulunulan davalının Türk Medeni Kanunu"nun 725. Maddesine dayalı talebi hakkında mahkemece irtifak hakkı tesciline yönelik hüküm kurulması doğru değildir. Bunun yanında, mahkemece davacıların komşuluk hukukuna aykırılık hukuki nedenine dayalı talepleri hakkında bilirkişiler tarafından yeterli araştırma yapılmadan hüküm tesis edilmiş olması da doğru görülmemiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.