16. Hukuk Dairesi 2014/1007 E. , 2014/1134 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : AYVACIK KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/09/2012
NUMARASI : 2011/28-2012/34
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
3402 sayılı Yasanın 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında 105 ada 5 parsel sayılı 19.565,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 19.934,69 m2 yüzölçümlü olarak, 105 ada 6 parsel sayılı 3.215,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 4.543,62 m2 yüzölçümlü olarak, 105 ada 10 parsel sayılı 195,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 286,55 m2 yüzölçümlü olarak, 105 ada 11 parsel sayılı 395,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 529,29 m2 yüzölçümlü olarak, 105 ada 12 parsel sayılı 315,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 356,71 m2 yüzölçümlü olarak, 105 ada 17 parsel sayılı 2.580,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 3.609,22 m2 yüzölçümlü olarak, 105 ada 18 parsel sayılı 410,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 534,21 m2 yüzölçümlü olarak, 105 ada 20 parsel sayılı 111,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 126,81 m2 yüzölçümlü olarak, 105 ada 22 parsel sayılı 2.545,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 6.084,64 m2 yüzölçümlü olarak, 105 ada 24 parsel sayılı 11.020,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 11.841,36 m2 yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların yüzölçüm miktarında meydana gelen artışın taşınmazların Hazine arazisi aleyhine genişletilmesinden kaynaklandığını öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda çekişmeli 105 ada 24 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne, çekişmeli diğer parseller yönünden davanın reddine, 105 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 31.08.2012 tarihinde düzenlenen bilirkişi raporu ve eki haritada Ek-3 kısmında yer alan ve "A" harfi ile gösterilen 2.797,54 m2 miktarlı bölümünün ifraz edilerek hali arazi vasfıyla davacı Hazine adına, taşınmazın geriye kalan bölümünün davalı Mehmet Şah Şen mirasçılarının miras payları oranında tapuya tesciline, çekişmeli 105 ada 5, 6, 10, 11, 12, 17, 18, 20, 22 parsel sayılı taşınmazların ise tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Teknik açıdan yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği anlaşılan kadastro haritalarının yenilenmesi ve uygulanabilir hale getirilmesi amacıyla ilk önce 23.06.1983 tarihli 2859 sayılı yasa uyarınca yenileme çalışmaları (yenileme kadastrosu) yapılmış, bu yasa ihtiyaca cevap vermeyince, 22.02.2005 tarih 5304 sayılı yasa ile getirilen 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/a maddesi ile bu madde uyarınca 29.11.2006 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren "Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilindeki Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uygulanacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik" hükümlerine göre çalışmalar (uygulama kadastrosu) yapılmaya başlanmıştır. Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve ilk kadastro tarihinde de mevcut olan sabit noktalardan, aynı döneme ve öncesine ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan bir dizi teknik çalışmalardan sonra tesis kadastrosu haritaları ortofoto üzerine işlenmekte, haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden kaynaklandığı tespit edilerek ada raporu düzenlenmekte ve bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. Yukarıda kısaca açıklanan çalışmalar tamamlandıktan sonra uygulama tutanakları ve haritaları askı ilanına çıkarılmaktadır. Askı ilan süresi içinde açılan tespite itiraz davalarında, husumet yöneltilmesi gereken davalı, davacıya ait taşınmazda eksilmeye ya da sınır değişikliğine sebep olan komşu parsel malikleridir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle, nasıl bir araştırma yapılması gerektiği hususu önem taşımaktadır. Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, uygulama kadastrosu, önemli oranda bir mühendislik faaliyetidir. Hal böyle olunca mahkemelerce, öncelikle denetime veri teşkil edecek eski tarihli hava fotoğrafları, uydu fotoğrafları ortofoto, tesis kadastrosu haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanılan diğer haritalar gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve harita mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalı; keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, fen bilirkişisinden uygulama kadastrosuna esas teşkil eden bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişi raporunda, tesis kadastrosunun hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların yönetmelik hükümlerine uygun olarak tespit edilip edilmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlar ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı ayrıntılar yer almalı; ayrıca birincisi, eski tarihli hava fotoğrafları, uydu fotoğrafları ve ortofoto üzerinde tesis kadastrosuna ait harita ile uygulama haritasını ada bazında, ikincisi çekişmeli taşınmazlar ve komşularını kapsar bazda ve üçüncüsü ise tesis kadastrosu haritası ile çekişmeli taşınmazların zeminini çakıştırır bazda en az üçer adet harita düzenlenmesi ve uygulama haritasında yanlışlık varsa, doğru sınırları gösterir harita tanzim edilmesi istenmelidir.
Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda; mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmamış; yörede tesis kadastrosu 1989 yılında yapılmış olmasına rağmen, hükme dayanak yapılan fen bilirkişi raporunda 1962 yılına ait hava fotoğrafları incelenmiş, varsa teknik hataların nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı denetime elverişli ve bilimsel verilere dayalı olarak açıklanmamıştır. Diğer taraftan dava konusu 5 ve 6 nolu parsellerin hava fotoğrafı üzerindeki incelemeleri bilirkişi raporunda yer almamıştır. Bu konuda sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için kadastro tespit tarihi olan 1989 yılına en yakın tarihli olan hava fotoğrafları ve yenileme kadastrosu tarihine yakın uydu fotoğrafları getirtilerek mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve harita mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalı, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yöntemine uygun inceleme yaptırılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporuyla denetlenmeli, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmeli, uygulama kadastrosunda mülkiyet ihtilafları söz konusu olmayacağı, sadece taşınmazın geometrik şekline ve yüzölçümüne ilişkin karar verilebileceği, kişiler adına tescil hükmü kurulamayacağı hususu dikkate alınmalıdır. Bu açıklamalar ışığında eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 12.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.