16. Hukuk Dairesi 2014/132 E. , 2014/1124 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : MUTKİ KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2013
NUMARASI : 2008/249-2013/146
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında E.. Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 189 ve 108 ada 1 parsel sayılı 2026,43 ve 171,82 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı M.. K.. adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, Toprak Tevzii Komisyonunca oluşturulmuş tapu kayıtlarına dayanarak, taşınmazların kaçak yitik kişilerden Hazineye kaldığı gerekçesiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 108 ada 1 parselin tespit gibi tesciline, 102 ada 189 parselin 447,10 m2 yüzölçümündeki bölümünün mera vasfı ile özel siciline kayıt ve tesciline, kalan bölümünün tespitinin iptali ile davacı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazlarda toprak tevzi parseli içerisinde kalan kısımların Hazinenin mülkü ve tasarrufunda olduğundan zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı, toprak tevzi mera parseli içerisinde kalan bölümlerinin mera vasfı ile özel siciline kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği, bunun dışında kalan kısımlarda davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Ne var ki, çekişmeli taşınmazlara ilişkin belirtmelik tutanakları, ilgili kurumlardan araştırılarak getirtilip dosyasına konulmamış, tapu kayıtlarının iktisap sebebinin doğru olup olmadığı yönünde hayatta olmaları halinde belirtmelik bilirkişilerinin tanık sıfatıyla dinlenmeleri gerekeceği üzerinde durulmamış, mera tahsis haritası, toprak tevzi haritası ve kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle taşınmazların hangi bölümlerinin tevzi haritalarının kapsamında kaldığı, hangi bölümünün mera haritası kapsamında olduğu, aynı harita üzerinde net bir şekilde gösterilmemiş, çekişmeli taşınmazların öncesinin zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olması halinde mera olarak sınırlandırma tarihine ve tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davacı lehine 3402 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen diğer koşulların da gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmamış, keşif sırasında dinlenilen bilirkişi ve tanıkların davacı tarafın taşınmazlar üzerindeki zilyetliğine ilişkin beyanları 3402 sayılı Yasa"nın 46/1 ve 14. maddesi kapsamında değerlendirilmemiş, keşfi izlemeye ve infaza elverişli olmayan teknik bilirkişinin rapor ve ek raporu esas alınmak suretiyle hüküm kurulmuş olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. O halde, doğru sonuca varabilmek için öncelikle, toprak tevzii çalışmaları sırasında oluşturulan 273, 274, 275, 424 nolu parseller hakkında Hazine adına tapu kaydı oluşturulup oluşturulmadığı sorulmalı, varsa tapu kayıtlarının tesisine esas belirtmelik tutanakları araştırılarak, bulunması halinde 1962 yılında yapılan toprak tevzi toprak çalışmaları sırasında bu taşınmazlar yönünden herhangi bir kayıt ya da belgenin uygulanıp uygulanmadığı belirlenmeli, varsa ilgili kayıtlar tesis ve tedavülleri ile birlikte getirtilmeli, komşu taşınmazlara ait tespit tutanakları dayanağı kayıtlarıyla birlikte celbedilmelidir. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra davada menfaati bulunmayan komşu köylerden seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, zirai bilirkişi, fen bilirkişisi, hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, taraf tanıkları ve kadastro tespit bilirkişilerinin huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında bilirkişi ve tanıklardan, varsa tevzi çalışmaları sırasında uygulanan kayıt ve belgelerin çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı, çekişmeli taşınmazların öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, öncesinin mera, yayla gibi özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden ya da kaçak ve yitik kişilerden kalıp kanunlar uyarınca Hazineye intikal eden yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve tespit dayanakları olan belgelerle denetlenmeli, zirai bilirkişiden taşınmazları değişik yönlerden gösteren fotoğraflar da eklenmek suretiyle ayrıntılı, denetlemeye elverişli rapor alınmalı; fen bilirkişisine tapu kaydı, belirtmelik tutanağı, mera tahsis haritası ve dava dosyası kapsamını belirtir keşfi izlemeye elverişli harita düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek Kadastro Kanununun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalı ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususların göz ardı edilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre, 3402 sayılı Yasa"nın 1. maddesi gereğince kadastro hakimi, çekişmeli taşınmazın tamamı hakkında açık ve infazı kabil hüküm kurmak zorunda olduğu halde, mahkemece, hükümde ifraz edilen taşınmazlara yönelik olarak fen bilirkişi raporuna atıf yapılmadan ve dosyada mevcut raporda çekişmeli taşınmazların ifraz edilen her bir bölümü harflendirilerek yüzölçümleri buna göre belirlenmeden ve hüküm fıkrasında fen bilirkişisinin rapor ve krokisi ile irtibat kurulmadan karar verilmesi de isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine, 12.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.