3. Hukuk Dairesi 2015/5552 E. , 2016/2510 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin, ... plaka sayılı Honda marka otoyu 28.03.2011 tarihinde, davadışı .... adlı kişiden davalı noterde yapılan işlemle satın aldığını; satıştan 1 ay sonra, emniyet görevlilerinin araca elkoyması ile aracın çalıntı olduğunu, satıcı ..." nın sahte kimlik belgesi kullandığını öğrendiğini, aracın davacıdan alınarak gerçek sahibine teslim edildiğini, soruşturmanın devam ettiğini; davalının, mesleğinin gereği olan gerekli özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek; davalı noterden 24.500TL satış bedelinin reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; satıcının nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetine haiz olduğu, nüfus cüzdanındaki bilgilerin araç tesciline ilişkin geçici belgedeki bilgilerle örtüştüğü, illiyet bağının kesildiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin bulunduğu, aksi halde ceza davasının açılmayacağı, noterin sorumluluğunu gerektiren illiyet bağının kesildiği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava; noterde düzenlenen araç satış sözleşmesiyle satın alınan aracın, alıcının elinden alınması nedeniyle, alıcının uğradığı maddi zararın, noterden tazmini istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; dava dışı 3. kişinin kusurunun, noterin eylemi ile davacının uğradığı maddi zarar arasındaki illiyet bağını kesip kesmediği noktasında toplanmaktadır.
1512 sayılı Noterlik Kanunu"nun 162.maddesine göre, ""Noterler bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar"". Bu maddeye göre noterlerin sorumluluğu Kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumlulukta ise, zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu yoktur, aksine kusursuz sorumlu olan davalının (noterin) olayla zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir.
Sorumluluk Hukukunun önemli ögelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Teoride ve uygulamada; mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur.
Diğer taraftan Noterlik Yasası"nın 72.maddesi gereğince noter; iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tam öğrenmekle yükümlüdür. Noterin sahte belgeler ile işlem yapması ve gerçek maliki iyi tespit edememesi, hatalı ve eksik bir işlemdir.
Somut olayda; dava dışı 3. kişinin sahte olarak düzenlediği ve gerçek araç maliki ..." nın kimlik bilgilerini içeren nüfus cüzdanı ile araç tesciline ilişkin geçici belgeyi notere sunduğu, davacıyı zarara uğratan araç satış işleminin, bu sahte belgelere dayalı olarak davalı noter tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, ceza yargılamasına başlanılmış olması nedeni ile sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetine haiz olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Ancak, sahtecilik eylemi ile noterin sorumluluğu ayrı ayrı hukuki ilişkilere bağlı bulunmaktadır. İlliyet bağının kopması da ancak sahte işlemin dayandığı belge üzerinde inceleme yapılması neticesinde iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti ile ortaya çıkar.
Oysa, dosyada, satış işleminde kullanılan sahte nüfus cüzdanının sureti mevcut olup, aslına ulaşılamamış, nüfus cüzdanına ilişkin herhangi bir bilirkişi incelemesi de yaptırılmamıştır.
O halde, mahkemece; davalı noterin, kimliği doğru tespit yükümlülüğü olduğu da dikkate alınarak, devam etmekte olan ceza yargılaması sırasında satış sözleşmesinde kullanılan nüfus cüzdanının aslının ele geçip geçmediği, o dava dosyasında anılan belgenin aldatma yeteneği bulunup bulunmadığı konusunda inceleme yapılıp yapılmadığı konuları araştırılarak, kullanılan belgenin aslının aldatma yeteneğine sahip olup olmadığı konusunun aydınlatılması gerekirken; eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.