1. Hukuk Dairesi 2021/3085 E. , 2021/5546 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş; davacının istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK"nun 353/(1)b-1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava mirasçılar arasında görülen kadastro öncesi hukuki nedenlere dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Davacı ..., kadastro çalışması sonucunda ... ada ... parsel sayılı 648.00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydı ve hibe nedeniyle ... adına tespitinin yapıldığını daha sonra bağış suretiyle davalı ... adına tapuda kayden intikal ettirildiğini, halbuki dava konusu taşınmazın babaları ...’ten geldiğini ve murisin terekesinin taksim edilmediğini, anneleri ...’ye bağış yapılmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında ...’in tüm mirasçıları adlarına tescilini istemiştir.
Davalı ..., davacının iddialarının asılsız olduğunu, dava konusu taşınmazın ücretinin annesi ... tarafından ödendiğini, tespit maliki olmadığını annesi tarafından kendisine bağış yapıldığını, davacının tek başına dava açamayacağını belirterek davanın reddine savunmuştur.
İlk derece mahkemesince davacının tek başına diğer mirasçıların davaya muvafakatini almadan, terekeye temsilci atanmadan eldeki davayı takip edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacının istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk dairesince istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/(1)b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki veraset ilamından, 1943 doğumlu mirasbırakan ..."in 20.10.2002 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı oğlu ... ile davalı oğlu ... ve dava dışı eşi ... ile diğer çocukları ..., ..., ... ve ..."nin kaldığı anlaşılmaktadır.
Yine dosyadaki Kadastro tutanak sureti ile tapu kayıtlarından, ... İlçesi ... köyünde 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu taşınmaz tapu maliki ... tarafından 1988 tarihinde eşi ...’e haricen, rızaen, bedelsiz, kayıtsız ve şartsız hibe edildiği belirtilerek ... adına tespit ve tescil edilmiş daha sonra çekişmeli taşınmazın 15.07.2016 tarihinde ... tarafından oğlu ...’e tapuda hibe suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece terekeye ait haklar üzerinde tasarruf söz konusu ise ortakların oy birliği ile karar vermeleri gerektiği, TMK’nın 702/2 maddesine göre tasarruf işlem niteliğindeki zilyetliğe dayalı tescil davasında tüm mirasçıların birlikte hareket etmeleri suretiyle dava açmaları veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerektiği ancak bir mirasçı bütün mirasçılar adına yalnız başına dava açarsa diğer mirasçıların katılımlarının sağlanması, muvafakatinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi için davacıya uygun süre verileceği belirtilmiş ise de davacının terekenin mümessili olmadığı, bu nedenle diğer mirasçıların muvafakatini alması gerektiği ancak duruşmada tanık olarak dinlenen kardeş ...’in davanın açılmasına muvafakatinin olmadığını bildirdiği bu nedenle davacının tek başına tereke adına davaya devam edemeyeceği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun bulunmamaktadır. Bir mirasçı tarafından başka bir mirasçıya karşı açılan tapu iptali ve tescili davalarında diğer mirasçıların davaya muvafakatinin sağlanmasına veya terekeye temsilci atanmasına gerek bulunmamaktadır.
Her ne kadar davacı çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tescilini istemiş ise de dava, muris Muttalip’in mirasçıları olan taraflar arasında görülmekte olup, diğer mirasçılar tarafından usulünce açılmış bir dava bulunmadığına ve mirasçılar arasında pay devirlerinin her zaman mümkün olmasına göre; davanın, davacı ..."un kendi miras payına ilişkin olduğunun kabulü gerekir.
Öte yandan keşif mahallinde dinlenilen tarafların annesi ..., dava konusu evi kocasının kendisine bağışlamadığını, bütün çocuklarının hissesi olduğunu, bu evi davalı ...’ye bağışlamadığını, tapuda birisinin kendisine imza attırdığını ve bu işlemin ne olduğunu sonradan öğrendiğini beyan etiğinden ve diğer mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından çekişmeli taşınmazın müşterek muris ...’ten geldiği, ... tarafından eşi ...’e bağış yapılmayıp ... terekesinin de taksim edilmediği anlaşılmış olmasına göre "çoğun içinde azda vardır" kuralı gereğince en azından davacının miras payının verilmesi gerekirken davanın tümden reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; davacının miras payına isabet eden kısım hesaplanarak çekişmeli taşınmazın tapu kaydının bu pay oranında iptal edilerek davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu husus dikkate alınmadan davanın tümden red edilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.