3. Hukuk Dairesi 2020/2031 E. , 2020/2942 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; doğal gaz abonesi olduğunu, doğalgaz sayacının 08/02/2015 tarihinde davalı şirket çalışanları tarafından okunarak 1.380,00-TL.fatura tahakkuk ettirildiğini, müvekkili site yönetimi yetkilisi tarafından, sayacın kontrolünün istendiğini, arıza kontrol ekibi tarafından yapılan incelemede, sökülen doğalgaz sayacının yerine yeni sayacın takıldığını ve 12/02/2015 - 27/02/2015 tarihleri arasında 2 kez faturalandırma yapılarak haksız ve usulsüz olarak doğalgaz tüketim bedelinin taraflarından alındığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 9.000,00-TL"nin ödeme tarihinden itibaren en yüksek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasada düzenlenen vasıflara haiz olmaması, istemin genel mahkemelerde görülmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 09.12.2016 gün, 2016/21612 E., 2016/13993 K. sayılı ilamı ile “...davacının 6502 sayılı Yasa kapsamında tüketici olduğu bu nedenle uyuşmazlığın çözümünün Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisinde olduğu...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda; dava konusu faturaların mükerrer düzenlenmediği, ancak davalı kurumun yazılımından kaynaklanan nedenlerden dolayı fatura üzerindeki okuma tarihlerinin farklı olması nedeni ile mükerrer okuma yanılgısına sebebiyet verdiği, ancak davaya konu sayacın arızalı olduğu dönemde yapılan tüketim hesaplamasının hatalı olduğu gerekçesiyle, davacı tarafın fazladan ödediği 3.614,9 TL"nin dava tarihi olan 12/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, dava açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına ve davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-)Davalının yargılama giderlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 24.04.1995 gün ve 21/9 sayılı kararında ve 6100 sayılı HMK 326.maddesi uyarınca "Yargılama giderleri, kural olarak davada haksız çıkan ve aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir."
Davada haksız çıkan tarafa yükletilecek olan yargılama harç ve giderleri hem davayı kazanan tarafın daha önce peşin ödediği, hem de (karar ve ilam harcı ve Devlet Hazinesi tarafından peşin olarak ödenen giderleri gibi) devlete ödenmesi gereken harçlar ve giderlerdir.
Buna göre, mahkemece; alacak talebi yönünden dava kısmen kabul edilmiş olmasına rağmen, 6100 sayılı HMK"nun 326/2 ve devamı maddeleri uyarınca, kabul-red oranına göre tarafların yargılama giderlerine mahkum edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalının vekalet ücretine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde ise;
Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekâlet ücretine de mahkûm edilir. (HMK 323 1/ğ).
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi uyarınca; konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında olmamak kaydıyla nispi olarak belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır.
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece; alacak davası kısmen kabul edilmiş olmasına rağmen davanın reddedilen kısmı üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün yargılama giderine ilişkin kısmındaki “1.355,70 TL yargılama giderinin” ibaresinden sonra gelmek üzere davanın kabul-red oranına göre hesaplanan 544,52 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına" cümlesinin eklenilmesine ve yine hükmün yargılama giderine ilişkin bu kısmındaki “davacının davanın reddine karar verilen kısım bakımından davanın açılmasına sebebiyet vermediği kanaatiyle tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, "Davalı vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan ve A.A.Ü.T"ye göre belirlenen 1.362,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" ifadesinin yazılması, hükmün davalının vekalet ücretine yönelik “Davacının davanın açılmasına sebebiyet vermediği kanaatiyle davanın reddine karar verilen kısım bakımından davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,” kısmının hükümden çıkartılması suretiyle, hükmün davalı yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.