Ceza Genel Kurulu 2021/181 E. , 2021/316 K.
"İçtihat Metni"Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sanık ..."ın kasten yaralama suçundan beraatine ilişkin Çeşme (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 07.11.2013 tarihli ve 372-898 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 3. Ceza Dairesince 02.04.2015 tarih ve 34451-11908 sayı ile;
"Katılanın aşamalarda değişmeyen iddiası ve iddia ile uyumlu adli rapor ve dosya kapsamı karşısında, sanığın kasten yaralama suçundan mahkûmiyeti yerine eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 08.10.2015 tarih ve 312-526 sayı ile;
"...Sanık ve müştekinin olay tarihi itibarıyla karı koca oldukları, her ne kadar olay günü yaşanan tartışma sırasında sanığın müştekiyi darp ettiği ve bu nedenle kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmış ise de sanığın üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, müştekinin beyanında olay günü sanığın kendisine sadece kumanda attığını ve kumandanın omuzuna geldiğini belirttiği, ancak doktor raporunda sağ ön kol ve dış yanda cilt erozyonları olduğu yönünde bir tespit yapıldığı, bu raporun suç tarihinden bir gün sonra alındığı, kaldı ki müştekinin beyanı ile doktor raporunun uyumlu olmadığı, dolayısıyla sanığın savunmasının aksine delil olmadığı, Yargıtay ilamında belirtildiği şekilde müşteki beyanı ile doktor raporu arasında örtüşme bulunmadığı değerlendirilmekle atılı suç yönünden şüphe doğduğu, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince suçun sabit görülmediği" gerekçesiyle bozma kararına direnerek sanığın önceki hüküm gibi beraatine karar vermiştir.
Direnmeye konu bu kararın da katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği Yargıtay (Kapatılan) 3. Ceza Dairesince 12.02.2019 tarih ve 6721-2675 sayı ile;
"Dosya kapsamına, taraf ve sanık anlatımlarına, oluşa ve savunmaya göre, katılanın aşamalardaki ısrarlı beyanlarında sanığın kendisine kumanda fırlatarak yaraladığını belirtmesi ve bu beyanı ile uyumlu yaralanmasını gösterir doktor raporu karşısında sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunu işlediği sabit olduğu hâlde atılı suçtan mahkûmiyeti yerine yasal ve yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 04.07.2019 tarih ve 25-398 sayı ile;
"...Sanık ve müştekinin olay tarihi itibarıyla karı koca oldukları, her ne kadar olay günü yaşanan tartışma sırasında sanığın müştekiyi darp ettiği ve bu nedenle kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmış ise de sanığın üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, müştekinin beyanında olay günü sanığın kendisine sadece kumanda attığını ve kumandanın omuzuna geldiğini belirttiği, ancak doktor raporunda sağ ön kol ve dış yanda cilt erozyonları olduğu yönünde bir tespit yapıldığı, bu raporun suç tarihinden bir gün sonra alındığı, kaldı ki müştekinin beyanı ile doktor raporunun uyumlu olmadığı, dolayısıyla sanığın savunmasının aksine delil olmadığı, Yargıtay ilamında belirtildiği şekilde müşteki beyanı ile doktor raporu arasında bir örtüşme bulunmadığı değerlendirilmekle atılı suç yönünden şüphe doğduğu, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince suçun sabit görülmediği" gerekçesiyle bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.
Bu kararın da katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.02.2020 tarihli ve 98148 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 3. Ceza Dairesince 03.06.2020 tarih ve 1858-5783 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş olup 19.11.2020 tarih ve 232-470 sayı ile;
"...Özel Dairenin 12.02.2019 tarihli ve 6721-2675 sayılı bozma kararı ile Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin bu bozma ilamına karşı verdiği 04.07.2019 tarihli ve 25-398 sayılı ikinci kararının hukuki değerden yoksun olması nedeniyle kaldırılmasına, Yerel Mahkemece verilen 08.10.2015 tarihli ve 312-526 sayılı ilk direnme hükmünün karar tarihinden sonra 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307/4. maddesi uyarınca incelenmesi için dosyanın kararına direnilen Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesine" karar verilmiştir.
Dosya kararına direnilen Daireye gönderilmiş, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 03.11.2020 tarihli ve 245 sayılı kararı ile kararına direnilen Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kapatılmasına ve tüm işlerin Yargıtay 1. Ceza Dairesine devrine karar verilmiş, inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 17.05.2021 tarih ve 7423-8154 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
14.05.2013 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağına göre; sanık ve katılanın yaşadığı evin salonunda bulunan sehpanın tekerleklerinden birinin olmadığı, sol tarafta bulunan Arçelik marka televizyonun ekranının iç camının ise kırık olduğu,
Çeşme Devlet Hastanesince katılan hakkında 14.05.2013 tarihinde düzenlenen genel adli muayene raporuna göre; sağ ön kolda yüzeysel cilt erozyonları, sol humeral dış yanda travmatik ekimoz, burun sırtında minimal erozyon olduğu, yaralamanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek olduğu,
Çeşme Devlet Hastanesince sanık hakkında 14.05.2013 tarihinde düzenlenen genel adli muayene raporuna göre; darp ve cebir izine rastlanmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... kollukta; sanıkla dört yıldır evli olduğunu, aralarında uzun süredir geçimsizlik bulunduğunu, olay günü İzmir ilinden Alaçatı ilçesinde bulunan evlerine gelen sanığın, salondayken nescafe fincanını, televizyonun kumandasını, odada bulunan sehpanın tekerleklerini ve televizyonu kırdığını, bu nedenle evi terk ettiğini, akşam eve döndüğünde sanığa boşanmak istediğini söylediğini, sanıkla bir gün sonra Çeşme Adliyesi"ne gittiklerini, sanığın boşanmak için kendisinden bir çok talebi olduğunu ve nafaka istediğini, sanığın eniştesinin evlerinde kalıp tatil yapmak istemesinden dolayı aralarında sürekli kavga çıktığını, olay günü de evde ne bulduysa hepsini üzerine atarak yaraladığını,
Mahkemede; eşi olan sanıkla olay günü aralarında bir tartışma yokken sanığın elindeki fincanı televizyona atıp kırdığını, evden çıkmak isteyince arkasından televizyon kumandasını attığını, kumandanın omzuna geldiğini, evden çıkıp karakola ve savcılığa durumu bildirdiğini, sonrasında boşanma davası açtığını,
Beyan etmiştir.
Sanık ... kollukta; aralarında geçimsizlik olan katılan hakkında daha önce dört ay evden uzaklaştırılma kararı verildiğini, boşanmak için birlikte adliyeye gittiklerinde katılanın Cumhuriyet savcısının odasına giderek kendisinden şikâyetçi olması üzerine karakola gittiklerini, aralarında en son yaşanan tartışmada katılanın evdeki televizyon ile kumandasını kırdığını, sehpaya tekme attığını, boşanmayı düşündüğü için katılandan şikâyetçi olmadığını, katılana yönelik bir eyleminin olmadığını, katılanla bahçeyi temizlediklerinden ve inşaat temizliği yaptıklarından dolayı ikisinin de kollarında ve ellerinde çizikler oluştuğunu, doktora da ellerindeki çiziklerin bahçede çalışırken oluştuğunu söylediğini,
Mahkemede; boşanma davası için adliyeye gittiklerinde katılanın boşanma davasında haklı çıkmak ve nafaka vermemek için savcılığa giderek kendisinden şikâyetçi olduğunu, olaydan önce bahçede çalışırken ikisinin de kollarında ve ellerinde çizikler oluştuğunu, katılanın bu çizikleri kendisinin yaptığını belirterek şikâyetçi olduğunu, suçlamayı kabul etmediğini,
Savunmuştur.
Kasten yaralama suçu TCK’nın 86. maddesinde;
“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde iken; 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle, 86. maddenin 3. fıkrasına "f" bendi eklenerek kasten yaralama suçunun "canavarca hisle işlenmesi" de bir nitelikli hâl kabul edilip madde yeniden düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılmış, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır.
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonuçları doğurmaya elverişli her türlü hareketle kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan ... ile sanık ...’in olay tarihinde evli oldukları, aralarında sürekli tartışma çıktığı ve olay günü sanığın katılanı yaraladığı iddia edilen olayda; katılanın, olay günü aralarında bir tartışma yokken sanığın elindeki fincanı televizyona atıp kırdığını, evden çıkmak isteyince de arkasından televizyon kumandası atması neticesinde kumandanın omzuna geldiğini beyan etmesi, beyanı ile kısmen uyumlu olacak şekilde katılanın sağ ön kolunda, sol kol dış yan kısmında travmatik ekimozun oluşması ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanması, evdeki televizyonun ekran camının kırık ve sehpanın tekerinin birinin olmadığının tespit edilmesi, sanığın olaydan önce bahçe ve inşaat temizliği yapmaları nedeniyle kendisinin ve katılanın kollarında çizikler oluştuğu şeklindeki savunmasına alınan doktor raporlarının sanıkta herhangi bir darp ve cebir izine rastlanmadığı ve sadece katılanda ekimoz oluştuğu yönünde olması nedeniyle itibar edilemeyecek olması birlikte değerlendirildiğinde; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olduğu anlaşıldığından Yerel Mahkemece sanığın beraatine karar verilmesinde isabet bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığın kasten yaralama suçunun sabit olduğu gözetilmeden beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemenin 08.10.2015 tarihli ve 312-526 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığın kasten yaralama suçunun sabit olduğu gözetilmeden beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 29.06.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.