3. Hukuk Dairesi 2020/2277 E. , 2020/2940 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı adına kayıtlı 2816989 nolu abonelikte, kaçak elektrik kullandığının tespit edilerek, davalı hakkında kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiğini, tutanak gereği 11.127,98 TL bedelli fatura düzenlenerek davalının adresine tebliğ edildiğini, davalının borcunu ödememesi üzerine aleyhinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağa gecikme tarihinden itibaren değişen oranlarda gecikme zammı ve gecikme zammına KDV işletilmesi ile davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; aleyhine düzenlenen kaçak tutanağının mevzuata uygun olmadığını, elektrik sayacının mühüründe herhangi bir eksiklik olmadığı gibi tutanakta tanık kısmının boş bırakıldığını, tutanakta tanıklık edecek kimsenin bulunmadığına dair bir kayıda yer verilmediğini, olayla ilgili Cihanbeyli Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/455 esas sayılı dosyasında mevcut 24.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda; eksik tüketim kaydına yönelik bir müdahale olmadığına ilişkin rapor sunulduğunu, ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davalı şirkete yaptığı itiraza cevap verilmediğini, sayacın geç okunup geriye borç tahakkuk ettirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, fatura bedelinin yönetmeliğe aykırı hesaplandığını, haksız fiil hallerinde KDV’nin istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda;dava konusu kaçak elektrik tespit tutanağının sehven tutulduğu, davalının borca itirazında haklı olduğu gerekçesiyle, sübut bulmayan davanın reddi ile, tarafların haklı olup olmadığı yapılan yargılama sonucunda ortaya çıktığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava; kaçak tahakkukuna yönelik fatura nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık; davalının kaçak elektrik kullanımda bulunup bulunmadığı hususudur. Davalı kaçak tüketimde bulunmadığını, söz konusu tutanağın mevzuata aykırı olarak düzenlendiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde kaçak kullanımın ispat edilemediği kanaatine varılmış ise de, dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı hakkında dava konusu kaçak tutanağı ile ilgili Cihanbeyli Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/455E., 2015/292 K. sayılı dosyası üzerinden karşılıksız yararlanma suçundan yapılan yargılama sonucunda "suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olduğu" gerekçesiyle beraatine karar verildiği ancak kararın temyiz edilerek bozulduğu ve henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu"nun 53.maddesi hükmünde, "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de bağlı değildir.
Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.
Yukarıda geçen açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakimi, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir.
Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Görülmektedir ki, ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hakimini bağlamayacağı ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa bu kararın hukuk hakimini bağlayacağı, beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, bundan başka kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır. (Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, s. 844).
Davacının temyiz istemi değerlendirilmekle, dava konusu kaçak elektrik tespit tutanağına ilişkin olarak; davacı aleyhine açılan ceza davası bulunduğu görülmekle, ceza dosyasının temyiz aşamasında olduğu gözetilerek, dönüşü beklenerek kesinleştikten sonra birlikte gönderilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. Mahkemece Dairemizin 01.03.2018 gün, 2016/8298 E; 2018/1913 K sayılı geri çevirme kararı yerine getirilmeksizin davalının yargılandığı ceza dosyasında verilen beraat kararının temyiz incelemesi sonrası bozulduğu ve henüz derdest olduğu dikkate alınmaksızın dosyanın temyizen tetkik için yeniden Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
O halde; mahkemece, derdest olan davalı hakkındaki yukarıda anılan ceza dosyası sonucunun bu dava için bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacı hakkındaki ceza dava dosyasının sonucu beklenmeksizin, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.