
Esas No: 2019/2102
Karar No: 2019/4988
Karar Tarihi: 14.05.2019
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2019/2102 Esas 2019/4988 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, haciz adresinin mülkiyetinin TOKİ’ye ait olduğunu ve borçlunun daha önce kiracılık hakkı bulunduğunu, boçlunun bu adreste gemi söküm işini sonlandırma kararı verdiğini, bu nedenle müvekkili şirkete kiracılık hakkı ile sahada bulunan demirbaşların devrini kararlaştırdıklarını, bedeli karşılığında bu sahada bulunan mahcuzların hacizden önce satın alındığını, buna yönelik faturaların ibraz edildiğini, daha sonra ise TOKİ ile varılan anlaşma sonucu kiracılık hakkının vekil edeni şirkete devrolduğunu, mahcuzların bedelinin üçüncü kişi şirketin ortaklar cari hesabından ödendiğini belirterek, davanın kabulünü istemiştir.
Davalı alacaklı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, üçüncü kişi şirketin borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiğini, borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiğinin sabit olduğunu, davacı/karşı davalı şirket yetkilisinin müvekkilinin alacağını başından beri bilen birisi olduğunu, üçüncü kişi şirketin icra takip dosyasına sunduğu belgelere göre davalı borçlunun neredeyse bütün demirbaşlarını aldığını buna dair faturalar kestiğini belirterek, asıl davanın reddi ile tasarrufun iptali talepli davalarının kabulünü talep etmiştir.
Mahkemece, istihkak davasına konu haczin yapıldığı adreste haciz esnasında borçlu şirketin bulunduğu, bu durumun TOKİ ve üçüncü kişi şirket arasında yapılan hacizden sonraki 19/11/2013 tarihli kira sözleşmesiyle sabit olduğu, bu nedenle İİK’nin 97/a maddesi gereğince ispat yükünün davacı 3. kişide olduğu, davacı üçüncü kişi vekili tarafından sunulan Noter Satış Sözleşmesi, fatura ve ödeme dekontlarından gerçek bir satışın yapıldığına dair sıralı işlemlerin bulunmadığı, sözleşme tarihi, fatura tarihi ve ödemeye ilişkin banka dekontlarının tarihlerinin birbirlerini desteklemediği gerekçesi ile üçüncü kişinin istihkak davasının reddine, karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasında ise, İİK’nin 280. maddesinin ticari işletmeyi veya iş yerindeki mevcut ticari emtiayı veya önemli bir kısmını devir veya satın alan kişinin borçlunun bu hallerde izrar kasdı ile hareket ettiğinin kabul olunacağına ilişkin hükmü ile somut olayda dava konusu iş makinelerinin borçlunun ticari işletmesinin önemli bir kısmını oluşturduğu gerekçesiyle ile karşı davanın kabulüne karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına, karşı dava ise tasarrufun iptali talebine ilişkindir.
Üçüncü kişi vekili, hacze konu menkul malların borçlu şirketten satın alındığını belirterek buna ilişkin faturalar sunmuş, bunun dışında üçüncü kişi şirketin ticari defter ve kayıtları ile ödemeye ilişkin şirket kayıtlarına, bilirkişi incelemesine dayanmıştır. Bu durumda Mahkemece borçlu şirket ile üçüncü kişi şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, sunulan faturaların defterlerde kayıtlı olup olmadığı, ticari defterlerde mahcuz mallara ilişkin ödemenin olup olmadığı, üçüncü kişi şirket ile borçlu şirket arasında süregelen bir ticari ilişkinin mevcut olup olmadığı, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapılmak suretiyle usulüne uygun olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılarak dosyadaki mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nin 366. ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.