Esas No: 2017/413
Karar No: 2021/315
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/413 Esas 2021/315 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 130-91
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, eylemlerin taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanıkların TCK"nın 37/1, 23 ve 22/4. maddeleri delaletiyle aynı Kanun"un 85/1, 62, 50/1-a, 52/4 ve 63. maddeleri uyarınca 18.200"er TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, taksitlendirmeye ve mahsuba ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18.11.2011 tarihli ve 285-391 sayılı hükümlerin sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 23.12.2013 tarih ve 5673-8016 sayı ile; hükümlerin verildiği duruşmada hazır bulunan sanıklardan ..."a son sözünün sorulmaması suretiyle CMK"nın 216/3. maddesi aykırı davranılması nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince 12.02.2014 tarih ve 33-46 sayı ile; sanıkların TCK"nın 37/1, 23 ve 22/4. maddeleri delaletiyle aynı Kanun"un 85/1, 62, 50/1-a, 52/4 ve 63. maddeleri uyarınca 18.200"er TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, taksitlendirmeye ve mahsuba karar verilmiş; bu hükümlerin de sanıklar müdafilerince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.02.2016 tarih ve 1666-508 sayı ile;
"...Oluşa ve dosya kapsamına göre; polis memuru olan sanık ... ile zabıta görevlileri olan sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."nin, olay günü seyyar şekilde kamyonunda karpuz satmakta olan maktul ..."dan tezgâhını toplamasını istedikleri, sanıklar ile maktul arasında çıkan tartışma sırasında maktulün sanıklara hakaret ederek sanıkların üzerine yürümesi sırasında çıkan arbedede, sanıkların maktulü darbederek basit tıbbi müdahale ile giderilecek düzeyde yaraladıkları, sanıkların olay yerinden ayrılması sonrasında maktulün fenalaşarak öldüğü olayda; maktulden sanıklara yönelen haksız söz ve davranışlar nedeniyle sanıklar hakkında asgari düzeyde haksız tahrik indirimi uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
... 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise 04.04.2016 tarih ve 130-91 sayı ile;
"...Taksirli suçlarda tahrik hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır. Taksirli suçlar meslekte gerekli dikkat ve özeni göstermeme ve bu yükümlülüklere uymama sonucu ortaya çıkan fiilleri cezalandırmaktadır. Sanıkların maktule yönelik eyleminde kasıt olmadığı ve kasten işlenmediği kabul edildiğine göre, taksirle gerçekleşen olayda bu olayı maktulden kaynaklanan haksız fiillerin sebebiyet verdiğini kabul etmek mümkün değildir. Tahrik hükümlerinin varlığı kabul edildiğinde sanıkların eylemlerini kasten gerçekleştiğini kabul etmek gerekmektedir.
Yargıtayın yerleşmiş içtihatları da taksirli suçlarda TCK"nın 29. maddesinde düzenlenen tahrik hükümlerinin uygulanamayacağına ilişkindir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 17.12.2014 tarih, 2014/2503-25903 E.-K. sayılı; "...Taksirli suçlarda uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeksizin hakkında taksirle öldürme suçundan mahkûmiyet kararı verilen sanık hakkında TCK"nın 29. maddesi gereğince haksız tahrik hükümlerinin uygulanması...",
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 24.05.2012 tarih, 2011/19173-13196 E.-K. sayılı "...Haksız tahrik nedeniyle indirim hükümlerini düzenleyen 5237 sayılı TCK"nın 29. maddesinin yalnızca kasten işlenen suçlarda uygulanabileceği gözetilmeden uygulanması..." şeklindeki ilamlarında, taksirli suçlarda tahrik hükümlerini uygulayan mahkeme kararlarının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay uygulamaları, olayın oluş şekli ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanıkların eylemlerini taksirle ölüme sebebiyet verme suçu kapsamında kaldığı, bu suçlarda tahrik hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiş ve mahkememizin önceki kararında ısrar edilmesine karar verilmiştir." şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanıklar hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmamasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.06.2016 ve 166478 sayılı "onama" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 998-741 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.03.2017 tarih ve 213-919 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Kasıtlı olarak işlenip de TCK"nın 23. maddesi delaletiyle neticesi bakımından daha ağır olan taksirli bir suçtan uygulama yapılması gereken hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanmasının mümkün olup olmadığının,
2- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ya atılı taksirle ölüme neden olma suçunda haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının,
3- Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sisteminden alınan güncel nüfus kaydında sanık ..."in direnme kararından sonra temyiz aşamasında öldüğü bilgisine yer verilmesi karşısında, bu hususun mahallinde araştırılmasının gerekli olup olmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
09.06.2009 tarihli tutanakta; aynı tarihte saat 20.45 sıralarında ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli polis memurundan gelen ihbarda ... isimli şahsın ...-... kara yolu, KayKop yol kavşağında bulunan karpuz tezgâhında bir grup zabıta görevlisi tarafından darbedildiği, durumunun ağır olduğunun öğrenilmesi üzerine jandarma ekiplerince saat 21.00 sıralarında olay yerine gelindiği, olayın ...-... kara yolu üzerinde bulunan Fatih Mahallesi yol ayrımı kavşağına yaklaşık olarak 100 metre uzaklıkta ... Temizlik Malzemeleri Deposu’nun önünde bulunan ve ...’e ait karpuz yüklü kamyonun bulunduğu yerde meydana geldiği, karpuz tezgâhının başında ...’in eşi ...’in bulunduğu, kendisiyle yapılan görüşmede, “Eşi ... ile birlikte karpuz sattıklarını, saat 17.30 sıralarında bir grup zabıta ekibinin yanlarına gelerek eşiyle tartıştıklarını, müteakibinde birbirlerini yumrukla darbettiklerini, eşini darbedenleri ismen tanımadığını ancak resmî zabıta kıyafetli şahıslar olduklarını, kavga esnasında olay yerinde kendisi ve eşi dışında kimsenin bulunmadığını, zabıtaların eşinin nüfus cüzdanını alarak olay yerinden ayrıldıklarını ve zabıta ekibinin ayrılmasından yaklaşık 3 saat sonra eşinin tezgâh önünde birden yere yığıldığını, bunun üzerine hastaneye sevk ettiklerini” beyan ettiği, çevrede yapılan araştırmada depoda gece bekçisi olarak görevli ...’un görülmesi üzerine kendisiyle yapılan görüşmede “Depo önünde bulunduğu esnada karpuz tezgâhı istikametinden seslerin geldiğini, o istikamete baktığında bir grup zabıta memuru ile ... arasında arbede yaşandığını gördüğünü, kimin kimi darbettiğini tam olarak bilemediğini, aralarında geçen konuşma veya meseleyi bilmediğini, kendisinin olay yerine yaklaşık 100 metre mesafede olduğunu” beyan ettiği, olay yerinde yapılan incelemede meydana gelen kavga ile ilgili herhangi bir iz ve emare tespit edilemediğinin bildirildiği,
... Eğitim ve Araştırma Hastanesince 09.06.2009 tarihinde saat 20.30"da düzenlenen genel adli muayene raporunda; kardiyak arrest olarak getirilen ..."e yaklaşık 35-40 dakika canlandırma müdahalesi yapıldığı, yanıt vermediğinden eks olarak kabul edildiği, şahsın burun içi ve üstünde kan pıhtıları olduğu, başkaca herhangi bir lezyon saptanmadığının belirtildiği,
09.06.2009 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; 163 cm boyunda, 90-95 kg ağırlığındaki erkek cesedinin, burun kökünden burun ucuna ve sol kanada doğru uzanan 5x1,5-2 cm ebadında sıyrıklı ekimoz, sol zigomatik bölgede 1x1,5 cm ebadında ekimoz, sol dirsek iç büklümünde ekimozlu iğne giriş izi olduğu, cesedin harici muayenesinde başkaca bulguya rastlanılmadığı ifadelerine yer verildikten sonra, kesin ölüm sebebinin belirlenmesi açısından klasik otopsi yapılmak üzere cesedin Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verildiği,
Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesince düzenlenen 16.10.2009 tarihli raporda; ..."in ölümünün kalp damar hastalığı sonucu meydana gelmiş olduğunun bildirildiği,
Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunca düzenlenen 09.06.2010 tarihli raporda; ölenin vücudundaki burun kökünden burun sol kanada doğru uzanan 5x1,5-2 cm ebadında ekimoz, sol zigomada 1x1,5 cm ebadında ekimoz ve saçlı deri altında sol frontalde 2x0,5 cm ebadındaki ekimozun başlı başına öldürücü nitelikte olmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, otopside sol ventrikül yan duvarında sedefi nedbe dokusu olması koroner arterlerde ileri derecede tıkayıcı aterom plakları olması (%75-90) birlikte değerlendirildiğinde kişinin ölümünün kendinde mevcut kalp-damar hastalığının aktif hâle geçmesi sonrası meydana geldiği, olayın kasten yaralanma olarak kabulü hâlinde 09.06.2009 tarihli olayla kişinin ölümü arasında illiyet bağı bulunduğunun mütalaa olunduğu,
... Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığınca 2009 yılı Haziran ayında Gesi Jandarma Karakol Komutanlığına hitaben yazılmış yazıda; 09.06.2009 tarihinde Büyükşehir Belediyesi, Melikgazi Belediyesi, Kocasinan Belediyesi ve Emniyet Müdürlüğü personeli olan sanıkların, ortak ekip olarak ... bölgesinde zabıta ile ilgili görevlerde yetkili ve görevli olduklarının belirtildiği,
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılarak çıkartılan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık ...’in direnme hükmünden sonra 28.02.2021 tarihinde öldüğü bilgisinin yer aldığı,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Savcılıkta 15.06.2009 tarihinde; “Ölen ... benim resmî nikâhlı eşimdir. Birlikte seyyar karpuz satıcılığı yapıyorduk. Melikgazi Belediyesinden olayın meydana geldiği yerde karpuz satışı yapmak hususunda izin almıştır. Bu izne dayalı olarak karpuz satışı yapıyorken suç tarihi olan 09.06.2009 günü saat 18.30 sıralarında karpuz sattığımız yere karma bir zabıta ekibi geldi. Melikgazi Belediyesi ve Kocasinan Belediyesi zabıtaları ile hatırladığım kadarıyla iki polis memuru geldi. Tanımadığım ancak hâl ve tavırlarından zabıtaların amiri olduğunu anladığım bir şahıs eşime izinsiz karpuz satışı yaptığımızı söyleyerek ‘Kaldıracağım lan burayı’ dedi. Bizi daha önceden uyardığını, laflarını dinlemediğimizi söyledi. Eşim kendisine izin aldığını, satışı izin dâhilinde yaptığını belirtti. Buna rağmen zabıta memurlarının birkaçı satışta kullandığımız teraziyi almak üzere bulunduğumuz yere yönelince ben teraziyi vermemek için kucağıma aldım. Bu arada eşim memurlara benim hasta olduğumu söylereyek ‘Eşimi bırakın’ dedi. Bunun üzerine polis memurlarından birisi beni satış yaptığımız kamyonun arka tarafına götürdü. Olayın meydana geldiği kamyonun ön tarafından tartışma sesleri geliyordu. Bir süre sonra tartışma sesleri bağırmaya dönüştü. Eşim ‘Vurmayın’ diye bağırıyordu. Bu sesler yaklaşık 10-15 dakika sürdü. Beni tutan polis memurlarını bırakmasını söylememe rağmen beni bırakmadı. 10-15 dakika sonra tüm zabıta ve polis memurları gittiler. Eşimin yanına vardığımda kanayan bir yeri yoktu. Eşim, büyük oğlumuz ..."i telefonla arayarak ‘Oğlum zabıtalar beni dövdü’ diyerek oğlumuzu çağırdı. Ancak oğlumuz ... geldiğinde ona herhangi bir şey söylemedi. ... 1 saat kadar yanımızda kaldıktan sonra ayrıldığında eşim bana ‘Zabıtalar benim sırtıma vurdu, içimden ılık ılık bir şey akıyor’ dedi. Kendisine ... yanıınızdayken ona niye söylemediğini sorduğumda ‘Belaya kalmasını istemiyorum’ dedi ve aniden bir kasanın üzerine otururken yere düştü. Olay yerinde eşimle birlikte yalnızdım. Bağırarak yardım istedim. Önce kimse duymadı daha sonra gelen bir taksi ile eşimi hastaneye gönderdim. Ben olay yerinde kaldım. Eşimi yerden kaldırdığımda sağ gözünde kanama olduğunu gördüm. Eşimin ölümüne neden olan sorumlulardan şikâyetçiyim. Olay yerinin yakınlarında başka satış yapan komşularımız yoktu. Sadece yakınlarımızda bulunan bir inşaatin bekçisinin olayı gördüğnü sonradan duydum.”,
Savcılıkta 26.10.2010’da ikinci kez; “Ben rahmetli olan eşim ... ile birlikte 09.06.2009 tarihinde saat 18.30 sıralarında ... ... kara yolu üzerinde karpuz satışı yapıyorduk. Belediyeler tarafından oluşturulmuş karma bir zabıta ekibi yukarıda belirttiğim saatte geldi. Gelen zabıta ekibi burada satışın yasak olduğunu karpuzları ve tezgâhı toplayıp gitmemizi söyledi. Eşim ... da satış için izin aldığını, tezgâhı toplamayacağını söyledi. Bunun üzerine ben de ‘Vergi veriyoruz tezgâhı toplamayacağız’ dedim. İsimlerini bilmediğim şahsen görsem tanıyacağım zabıtalar üzerime doğru yürüdüler. Eşim ... zabıtalara ‘Sakın ona dokunmayın o hasta dedi’. Bunun üzerine zabıtalar bana dokunmadılar. Gelenlerden bir tanesi polis memuru idi. Polis memuru beni arka tarafa çekti. Arka tarafta bana bir şey söylemedi. Sadece beni arka tarafta tuttu. Aracın öbür tarafında ise kocam ... ‘Vurmayın" diye bağırdı. Ben birkaç kez gitmek istediysem de polis memuru beni tuttu bırakmadı ve bana ‘Teyze gitme ortalığı karıştırırsın’ dedi, benim gitmeme izin vermedi. Ben de kocama kimin vurduğunu görmedim. Daha sonra ben tekrardan eşim ..."nın ve zabıtaların yanına geldim. Teraziyi alıp kendi aracımıza koydum, tezgâhımızı toplamaya çalıştım. Eşim ... oğlum ..."i telefonla aradı ve ‘... zabıtalar beni dövüyor yetiş’ dedi. Ben de ..."ya ‘Oğlanı niye arıyorsun, başını belaya mı sokacaksın?’ dedim. Zabıtalar da bize herhangi bir ceza yazmadan olay yerinde araçlarına binerek gittiler. Eşim ... ayakta dolanarak ‘Sırtım ağrıyor, sırtım ağrıyor, zabıtalar sırtıma telsizle vurdular’ dedi. Bu arada oğlum ... de geldi. Ve eşim ... da kasanın üstüne oturdu. Oğluma ‘Zabıtalar benim sırtıma vurdular, vurunca içerime ılık ılık birşeyler aktığını hissettim’ dedi ve oğlum ... de işi olduğunu söyleyerek olay yerinden ayrıldı gitti. Gitmeden önce de eşime ‘Baba seni istersen doktora götüreyim’ dedi ama eşim kabul etmedi. Doktora gitmek istemedi ve oğlum ... de ayrılıp gitti. Ben kendisi ile otururken kaynım Hacı Tenbel geldi onunla da biraz oturdular. Hacı etrafta gezinirken ... kasanın üzerinde oturduğu yerden yere düştü. Düşmesini müteakip yüzünde ve kaşında sıyrık meydana geldi ve fenalaştı. Yolda çevirdiğimiz bir araçla hastaneye gönderdim. Ben orada kaldım. Daha sonra öldüğünü duydum. Benim olay hakkındaki bilgi ve görgüm bundan ibarettir. Ben kocama kimin vurduğunu bilmiyorum. Ancak olay yerine gelen zabıtaların ve polis memurunu görsem tanırım hepsinden şikâyetçiyim. Onların yüzünden eşim öldü. Eşimin herhangi bir rahatsızlığı yoktu. Zabıtalar olay yerinden gittikleri zamanda eşimin yüzünde görünür herhangi bir uzvunda herhangi bir darp cebir izi yoktu. Sadece yukarıda da belirttiğim üzere ‘Vurmayın’ diye bağırdığını duydum ve zabıtaların yanında ve zabıtalar gittikten sonra da kendisini dövdüklerini bana söyledi. Olay yerinde eşim ile birlikte yalnızdım başka kimse yoktu.”,
Mahkemede; “Ölen ... benim resmî nikâhlı eşimdir. Birlikte seyyar karpuz satıcılığı yapıyorduk. Melikgazi Belediyesinden olayın meydana geldiği yerde karpuz satışı yapmak hususunda izin almıştır. Bu izne dayalı olarak karpuz satışı yapıyorken suç tarihi olan 09.06.2009 günü saat 18.30 sıralarında karpuz sattığımız yere karma bir zabıta ekibi geldi. Melikgazi Belediyesi ve Kocasinan Belediyesi zabıtaları ile hatırladığım kadarıyla iki polis memuru geldi. Bu polis memuru huzurda gördüğüm sanıklardan ...’dır. Diğer polis memuru ise sanıklar arasında yoktur. Huzurda gördüğüm sanık ... eşime izinsiz karpuz satışı yaptığımızı söyleyerek ‘Kaldıracağım lan burayı’ dedi. Telsiz sanık ...’ın elinde idi. Bizi daha önceden uyardığını, laflarını dinlemediğimizi söyledi. Eşim kendisine izin aldığını, satışı izin dâhilinde yaptığını belirtti. Buna rağmen zabıta memurlarının birkaçı satışta kullandığımız teraziyi almak üzere bulunduğumuz yere yönelince ben teraziyi vermemek için kucağıma aldım. Bu arada eşim memurlara benim hasta olduğumu söyleyerek ‘Eşimi bırakın’ dedi. Bunun üzerine polis memurlarından birisi beni satış yaptığımız kamyonun arka tarafına götürdü. Olay bitene kadar polis memuru beni kamyonun arkasında tutmuştu. Beni tutan polis memuru burada yoktur. Olayın meydana geldiği kamyonun ön tarafından tartışma sesleri geliyordu. Bir süre sonra tartışma sesleri bağırmaya dönüştü. Eşim ‘Vurmayın’ diye bağırıyordu. Bu sesler yaklaşık 10-15 dakika sürdü. Beni tutan polis memurlarını bırakmasını söylememe rağmen beni bırakmadı. 10-15 dakika sonra gelen tüm zabıta ve polis memurları gittiler. Eşimin yanına vardığımızda kanayan bir yeri yoktu. Büyük oğlumuz ..."i telefonla arayarak ‘Oğlum zabıtalar beni dövdü’ diyerek oğlumuzu çağırdı. Ancak oğlumuz ... geldiğinde ona herhangi bir şey söylemedi. ... 1 saat kadar yanımızda kaldıktan sonra ayrıldığında eşim bana ‘Zabıtalar benim sırtıma vurdu, içimden ılık ılık bir şey akıyor’ dedi. Kendisine ... yanımızdayken ona niye söylemediğini sorduğumda ‘Belaya kalmasını istemiyorum’ dedi ve aniden bir kasanın üzerine otururken yere düştü. Eşim, elinde telsiz olan kişinin kendisine vurduğunu söyledi. Polis beni kamyon arkasına çekmişti bana göstermediler. Ancak maktul olan eşimin bana ‘Vurmayın’ diyerek bağırdığını duyuyordum. Sanıkların hepsinde olay yerinde idi. Polis memurları olayı engellemedi.”,
Tanık ... Tenbel Savcılıkta; “... benim abim olur. 09.06.2009 günü ağabeyim ... eşi, ... ile birlikte Fatih Mahallesi altında ... kara yolu üzerinde tezgâhta karpuz satıyorlardı. Ben onları karpuz satarken gördüm. Zabıta ekiplerinin oraya doğru geldiklerini gördüm. Ben de ne olur olmaz diye ekiplerin olduğu yere gittim. Ben olay yerine vardığımda zabıta ekipleri olay yerinden ayrılıp gidiyorlardı. Ekipte kimlerin olduğnu görmedim. Şu an görsem de kendilerini tanımam. Yanlarına gittiğimde ağabeyim ..., eşi ... ve yanlarında ismini bilmediğim esmer bir şahıs da bulunuyordu. Ben yanlarına vardığımda kendisine sordum, ‘Abi ne oldu niye zabıtalar geldi?’ dedim. ‘Tezgâhımızı kapatmaya gelmişler, bir arbede yaşadık. Arbede sırasında ben düştüm. Yengeni arkaya çektiler’ dedi. Ben kendisine ‘Sana vurdular mı?’ diye sordum. O da vurııp vurmadıklarını söylemeden ‘Bir şeyim yok’ dedi. Ben kendisine ‘Abi iç kanama olabilir istersen doktora gidelim’ dedim ancak gitmeyi kabul etmedi. Üstü başı toz içindeydi. Gömleğinin düğmeleri açılmış vaziyetteydi. Yüzünde de bir miktar kan vardı. Kanın yüzünün neresinden aktığını şu an için hatırlamıyorum. Bir süre sonra ağabeyim ... kasanın üstünde oturuyordu, birden yüzüstü yere düştü. Yere düşünce ben hemen kendisini kaldırdım, kaldırdıktan sonra ağzından burnundan kan geldiğini gördüm. Bu sırada yanımıza ... geldi. Onun aracı ile abimi hastanaye götürdük. Yolda giderken ağabeyimin solunumu durdu ve eks oldu. Ağabeyim düştükten sonra hiç konuşmadı yolda da bana hiçbir şey söylemedi. Ben ağabeyime kimin vurduğunu görmedim ancak yengemden öğrendiğim kadarıyla gelen zabıta ekipleri ve diğer görevlilir ağabeyime arbede sırasında vurmuşlar. Neyle vurduklarını da bilmiyorum. Bu güne kadar gelip tanıklık etmememin nedeni ise yeğenlerim ... ve Ahmet bana zabıtalar hakkında şikâyetçi olduklarını, tanıklık yapıp yapamayacağımı sordular. Ben de gördüğümü söyleyebileceğimi söyledim ve gelip tanıklık yapıyorum.”,
Mahkemede; “Ben bu konuda Savcılıktaki beyanımı aynen tekrar ederim. Olay yerine gittiğimde arbede bitmişti. Ağabeyimin yüzünde kan vardı. Üstü başı toz içindeydi. Kendisine sorduğumda arbede yaşadıklarını söyledi. Ben de kendisine hastaneye gitme teklifinde bulundum ancak maktul hastaneye gitmeyi kabul etmedi. Daha sonra bir anda yere düştü. Yoldan gelen ... ile abimi hastaneye götürdük. Ben gittiğimde zabıta memurları olay yerinde değildi. Polis memurları da yoktu. Ben katılanın kamyonun arkasına çekilip çekilmediğini görmedim. Savcılıkta ben ifade verirken ağabeyimin söylediğini söylemiştim. Mahkemedeki beyanımı kabul ediyorum.”,
Tanık ... Kollukta; “Ben KayKop Fatih Mahallesi yol ayrımında bulunan ... Şirketi’ne ait gıda deposunda bekçi olarak çalışmaktayım. Olay günü saat 17.30 sıralarında gıda deposunda ağaçları sularken o sırada iş yerinin ön kısmında bulunan ...’e ait karpuz tezgâhında bir bağrışma sesi duydum. Ben de ‘... gene birine sinirlenmiştir’ diye önce fazla ilgilenmedim ancak daha sonra ...’in eşi ... ‘... abi koş yetiş ... fenalaştı’ deyince hemen olay yerine gittim. Orada Melikgazi ve Kocasinan Belediyesine ait zabıtalar ile trafik polisleri vardı. Ancak sayılarını ve simalarını hatırlamıyorum. O sırada zabıta görevlileri ile ... tezgâhını toplamaları konusunda tartışıyorlardı ancak ben zabıta görevlilerinin ...’i darbettiklerini görmedim. Daha sonra ben tekrar iş yerine döndüm. Aradan 1 saat gibi bir zaman geçti. ... tekrar yanıma gelerek ‘...’yı hastaneye götürüyoruz, sen tezgâha bak’ dedi. Daha sonra yoldan çevirdikleri araç ile ...’i hastaneye götürdüler. Ben de karpuz sergisinde ...’in geri dönmesi için bekledim, ancak daha sonra ölüm haberi geldi.”,
Mahkemede; “Ben bu konuda jandarmada vermiş olduğum beyanımı aynen tekrar ederim. Olay yerine sonradan gelmiştim. Zabıta memurları benim yanımda maktule vurmadılar. Ancak maktulün eli yüzü toz idi. Üstü başı toz idi. Zabıtalar gidene kadar ben olay yerinde idim. Maktulün yüzünde ve gözünde kan yoktu. Maktul bana ‘... abi yetiş karımı dövüyorlar’ deyince ben olay yerine gitmiştim. Maktule sorduğumda ‘Bir şey yok ağız kavgası ettik’ dedi. ‘Vurdular mı?’ diye sorduğumda ise maktul bana ‘Yok’ dedi. Eşi olan katılana da vurdular mı diye sorduğumda ‘Yok’ dedi. Ben maktule sorduğumda iyi olduğunu söyleyince iş yerime geri döndüm. Daha sonra katılan bağırarak ‘... abi yetiş ... abin ölüyor’ dedi. Daha sonra ... isimli kişi taksiye atıp götürdü, maktulün ilaç içip içmediğini hatırlamıyorum, ikinci gittiğimde mahalleden konu komşu gelmişlerdi.”,
Tanık ... Savcılıkta; “Ben tarihini tam olarak hatırlamıyorum ancak 2009 yılı yaz aylarında ...-... kara yolunun Gesi bölgesinde taş ocaklarında taş kırıyordum. Malzeme için eski sanayiye gidecektim. Aracımla yoldan geçerken bir grubun arasında bir arbede yaşandığına tanık oldum. Kalabalık bir gruptu. Grup içerisinde karşılıklı itişmeleri gördüm. Ancak kimin kime vurduğunu görmedim. Kavşakta ışıklarda durdum. Bunları ayırayım diye tekrardan geldim. Olay yerine geldiğimde kendisini daha önceden tanımadığım ... ve eşini bir kamyonun yanında karpuz tezgâhının önünde gördüm. Ben vardığımda zabıtalar kendi araçlarına binerek Sarımsaklı yoluna doğru hareket ettiler. Ben zabıtaların yüzlerini görmedim ve kendilerine ‘Hayrola ne oluyor geçmiş olsun’ dedim. ... bana ‘Burada bir ekmek yiyoruz, tezgâhımı kapatmaya çalışıyorlar’ dedi. Ben de kendisine ‘Yasalar çerçevesinde satışını yapabilirsin demek ki yasa o yüzden satışına engel oldu’ dedim. Kendisi de bana ‘Kâğıdım var, iznim var’ dedi. Ondan sonra kendisine ‘Sana vurdular mı?’ diye sordum. O da ağlayarak ‘Birisi sırtıma sert bir cisimle vurdu, diğerleri de beni yere yatırdılar’ dedi ancak kimin vurduğunu söylemedi. Bunları söylerken de ağlıyordu. Ben de kendisine şaka olarak ‘Erkekliğe leke sürme ağlama niye ağlıyorsun, gerçekten sana vurdular mı?’ dedim. O da ‘Vurdular’ dedi. Kendisini hastanaye götürmeyi önerdim. Kendisi hastanaye gitmeyi kabul etmedi ‘İyiyim’ dedi. Ondan sonra oğlu geldi. Yarım saat kadar daha kendileri ile oturdum bize karpuz kesti birlikte yedik. ... ‘Şahitlik yapar mısın zabıtalar babamı dövmüşler şikâyetçi olacaz’ dedi. Ben de kendisine ‘Yaparım’ dedim. Telefon numaramı istedi ben de verdim. Olay yerinden ayrılıp gittim. 3-4 saat sonra beni telefonla arayarak babasının öldüğünü söyledi. Ben yukarıda da belirttiğim üzere vurduklarına tanık olmadım. Sadece ... ‘Dövdüler’ diye bana söyledi ayrıca üstü başı toz içerisindeydi. Sol gözünün yan tarafında şakağında bir yara vardı ancak bu yara o olay sırasında mı meydana geldi başka bir olay nedeni ile mi meydana geldi bilmiyorum ancak yara tazeydi. Benden başka olay yerinde bekçi ... vardı. Benden sonra başkaları gelip gelmedi mi bilemiyorum. Ben olay yerinden ayrıldığım sırada ... ayaktaydı. Ancak gömleğini kanlı gördüm. Gömleği taze kanlı idi. Ben taze kanla kurumuş kanı eski kanı birbirinden ayırt edebilirim. Zabıtaları ve polisi görsem tanımam. Ben yukarıda belirttiğim üzere olay yerine gittiğimde onlar araçları ile olay yerinden ayrılıyorlardı. Hatta ben ... ve eşine ‘Polisi neden aramadınız?’ diye sordum. Onlar da ‘İçlerinde polis de vardı’ dediler. Ben de ‘Burası jandarma bölgesi jandarmayı arayın’ dedim. ... bana ‘Lanet olsun’ dedi. Başkaca da herhangi bir olaya tanık olmadım. Huzurda bana göstermiş bulunduğunuz ...’in fotoğrafında yüzünün ön kısmında, burnundaki yaralanma yoktu. Sol göz yan tarafındaki yaralanma vardı. Ben o yaralanmayı gördüm”,
Mahkemede; “Ben bu konuda Savcılıkta vermiş olduğum ifademi tekrar ederim. Ben tarihini tam olarak hatırlamıyorum ancak 2009 yılı yaz aylarında ...-... kara yolunun Gesi bölgesinde taş ocaklarında taş kırıyordum. Malzeme için eski sanayiye gidecektim. Saat 16.30 sıralarında aracımla yoldan geçerken bir grubun arasında arbede yaşandığına tanık oldum. Kalabalık bir gruptu. Grup içerisinde karşılıklı itişmeleri gördüm. Ancak kiminle itiştiklerini görmedim. Ancak kimin kime vurduğunu görmedim. Kavşakta ışıklarda durdum tekrar bunları ayırayım diye tekrardan geldim. Bu sırada polis memurlarından bir tanesi maktulün eşini kamyonun arkasına çekmişti orada konuşuyordu. Ben uzaktan görmüştüm. Sanıklar arasında bu kişinin olup olmadığını hatırlamıyorum. Olay yerine geldiğimde kendisini daha önceden tanımadığım ... ve eşini bir kamyonun yanında karpuz tezgâhının önünde gördüm. Ben vardığımda zabıtalar kendi araçlarına binerek Sarımsaklı yoluna doğru hareket ettiler. Ben zabıtaların yüzlerini görmedim ve kendilerine ‘Hayrola ne oluyor geçmiş olsun’ dedim. Ben maktulün yanına vardığımda maktulün eli yüzü tozlu ve topraklı idi yüzünde morluk vardı. Kendisine sorduğumda arkasında birisinin sert bir cisimle vurduğunu ve yere düştüğünü söyledi. Ancak kimin vurduğunu söylemedi. Ben maktulü hastaneye götürmeyi teklif ettim. Kendisi kabul etmedi. Maktul sadece su içmişti. Ben bulunduğum sırada ilaç içmemişti.”,
Tanık ... Savcılıkta; “Ben Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yaparım. 09.06.2009 günü arkadaşın ... ile birlikte görevli bulunduğumuz saat 18.00-18.30 sıralarında Haber Merkezi tarafından bölgeye intikal etmemiz istendi. Biz belirtilen olay yerine gittiğimizde zabıta ekipleri ve şu an ismini hatırlayamadığım bir polis memuru olay yerindeydi. Karpuz satan ve ismini sonradan ... olarak öğrendiğim şahsın üstü başı toz içinde değildi. Ayrıca gerek yüzünde gerekse vücudunun başka bir yerinde kan veya başkaca iz emare bulunmuyordu. Şahıstan aracın belgelerini ve kimliğini istedik. Şahıs bize kimliğini ibraz etti. Yapmış bulunduğumuz kontrolde trafik açısından ihlal ettiği herhangi bir hukuk normuna rastlamadığımız için kendisi hakkında cezai işlem yapmadık. Bu bölgenin jandarma bölgesi olduğunu ve adli olaya ilişkin jandarmaya bilgi verilmesini orada bulunan polis memuruna söyledik ve arkadaşım ... ile birlikte olay yerinden ayrıldık. Biz ayrılırken de zabıta ve polis memuru karpuz satan ...’in yanında bulunuyordu. Hatta biz ayrılmadan önce 156’dan jandarmaya haber verilerek olay yerine gelmesini istediler daha sonra iki tarafta sulh olduğundan jandarmaya tekrar telefon açarak olay yerine gerek kalmadığını bildirdiler. Daha sonra taraflar arasında bir arbede olup olmadığı ve ..."i herhangi bir kimsenin vurup vurmadığını görmedik. ... bize herhangi bir şekilde kendisine vurduklarına dair bir şey söylemedi. Dış görünümü itibarıyla dövülmüş bir hâli yoktu.”,
Tanık ... Savcılıkta; “Ben Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yaparım. 09.06.2009 günü arkadaşım ... ile birlikte görevli bulunduğumuz saat 18.00-18.30 sıralarında Haber Merkezi tarafından bölgeye intikal etmemiz istendi. Biz belirtilen olay yerine gittiğimizde zabıta ekipleri ve şu an ismini hatırlayamadığım bir polis memuru olay yerindeydi. Tarafların sinirleri gergindi. Aralarında bir tartışma olmuştu. Karpuz satan ve ismini sonradan ... olarak öğrendiğim şahsın gömleği pantolonundan çıkmış vaziyette idi. Üstü başı toz içinde değildi. Ayrıca gerek yüzünde gerekse vücudunun başka bir yerinde kan veya başkaca iz emare bulunmuyordu. Şahıstan aracın belgelerini ve kimliğini istedik. Şahıs bize kimliğini ibraz etti. Yapmış bulunduğumuz kontrolde trafik açısından ihlal ettiği herhangi bir hukuk normuna rastlamadığımız için kendisi hakkında cezai işlem yapmadan bu bölgenin jandarma bölgesi olduğunu ve adli olaya ilişkin jandarmaya bilgi verilmesini orada bulunan polis memuruna söyledik ve arkadaşım ... ile birlikte olay yerinden ayrıldık. Biz ayrılırken de zabıta ve polis memuru karpuz satan ..."in yanında bulunuyordu. Hatta biz ayrılmadan önce 156’dan jandarmaya haber verilerek olay yerine gelmesini istediler daha sonra iki tarafta sulh olduğundan jandarmaya tekrar telefon açarak olay yerine gerek kalmadığını bildirdiler. Daha sonra taraflar arasında bir arbede olup olmadığı ve ...’e herhangi bir kimsenin vurup vurmadığını görmedik. ... bize herhangi bir şekilde kendisine vurduklarına dair birşey söylemedi. Dış görünümü itibarıyla dövülmüş bir hali yoktu”,
Şeklinde ifade vermişlerdir.
Sanık ... Kollukta; “Ben ... Kocasinan Belediyesinde zabıta komiseri olarak görev yapmaktayım. 09.06.2009 günü saat 18.00 sıralarında Kocasinan Zabıta Amirliğinden gelen bir anonsla KayKop kavşağı trafik lambalarının yanında bulunan ...’in yol kenarında seyyar satıcı olarak izinsiz şekilde kamyonu ile karpuz satışı yaptığı bilgisi verildi. Biz Melikgazi Belediyesi, Kocasinan Belediyesi ve ... Büyükşehir Belediyesinde görevli olan zabıta ekipleri ile İl Emniyet Müdürlüğünce görevlendirilen polis memuru ile birlikte 8 kişi olarak olay yerine gittik. Ben ...’in yanına giderek kendisine yaptığı işin yasal olmadığını anlattım ve kimliğini istedim. Şahıs bana ‘Kimliğimi vermem’ dedi ve görevli polis arkadaş ...’den kimliğini istedi. Ona da vermedi. Biz ...’e buradan kalkıp gitmesini söyledik. Terazisini alıp aracına koymak için yönlendim. ... benim terazisini alıp götüreceğimi sanarak tepki gösterdi ve ‘Benim ekmek teknem bu siz kim oluyorsunuz benim terazimi alacak adamın a...a koyarım’ dedi ve üzerime yürüdü. Arkadaşlar beni herhangi bir tatsızlık olmasın diye ekip aracına oturttular ve bağırmaya çağırmaya devam etti. Olayla ilgili olarak arkadaşlar Bölge Trafik ekiplerinden yardım istediler ve trafik ekipleri geldi. Şahsın kimliğini aldılar. Daha sonra bizim arkadaşlar olayın yatışması için ...’e işlem yapmayarak olay yerinden ayrıldık. Olayla ilgili olarak yaşananlar ve gördüklerim bundan ibarettir. Biz kesinlikle ...’i ve eşini darbetmedik ve hakarette bulunmadık.”,
Savcılıkta; “09.06.2009 günü ben Kocasinan Belediyesinde zabıta memuru olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ... ve ..., polis memuru olarak da ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi, KayKop önünde ...-... kara yolu yol kenarında karpuz satan ve daha önceden şahsen tanıdığım ancak ismini daha sonradan öğrendiğim ...’in yanına gittik. Kendisine burada karpuz satmanın yasak olduğunu, terazisini kaldırıp oradan ayrılmasını söyledik. Bana ‘Sizi kimin gönderdiğini biliyorum benim ekmeğimle oynayamazsınız. Ben satışıma devam edeceğim’ dedi. Bunun üzerine ben yerde bulunan terazisini alıp arabasına koymak için aldım. Teraziyi alınca aniden agresifleşti bana saldırmaya çalıştı. Ancak arkadaşlar araya girerek bana vurmasına engel oldular. Benim elimden de teraziyi ... Bey aldı. ..."in arabasına koydu. ..., polis memuru ... ve ... beni ekip arabasına götürüp bana araçta oturmamı söylediler. Ben de daha büyük tatsızlık olmasın diye araçtan hiç inmedim araçta olup biteni seyrediyordum. ..."e herhangi bir kimse fiziksel olarak kesinlikle dokunmadı ve döven olmadı. Kendisi cep telefonundan oğlunu aradı. Eşi de kendisine ‘Çocukları neden çağırıyorsun onların da başını belaya sokacaksın’ diyerek kendisini uyardı. Ben üzerime atılı bulunan suçlamayı kabul etmem. Kesinlikle ..."e vurmadım ve aracın arka tarafına eşi... ile gidip konuşmadım. Herhangi bir kimsenin de gittiğini görmedim. ... de olayın başından sonuna kadar olay yerinde idi. Ben suçsuzum. Şahıs çok agresifti ceza yazsaydık daha da fazla agresifleşip istenmeyen daha büyük olaylara neden olur diye ceza yazmadık. Yaptığınız bu davranış mutat uygulamalara uygun değildir. Olay yerinden ayrıldığımızda ..."in yüzünde görünür şekilde herhangi bir darp cebir izi yoktu. Huzurda gösterdiğiniz fotoğraftaki yaralanmanın nasıl meydana geldiğini de bilmiyorum. Biz ayrılırken bu yaralanmada yoktu.”,
Mahkemede; “Ben aynı konuda savcılıkta ve jandarmada vermiş olduğum savunmalarımı aynen tekrar ederim. 09.06.2009 günü ben Kocasinan Belediyesinde zabıta memuru olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ... ve ..., polis memuru olarak da ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi, KayKop önünde ...-... kara yolu yol kenarında karpuz satan ve daha önceden şahsen tanıdığım ancak ismini daha sonradan öğrendiğim ...’in yanına gittik. Kendisine burada karpuz satmanın yasak olduğurnu terazisini kaldırıp oradan ayrılmasını söyledik. Bana ‘Sizi kimin gönderdiğini biliyorum benim ekmeğimle oynayamazsınız ben satışıma devam edeceğim’ dedi Bunun üzerine ben yerde bulunan terazisini alıp arabasına koymak için aldım. Teraziyi alınca aniden agresifleşti bana saldırmaya çalıştı. Ancak arkadaşlar araya girerek bana vurmasına engel oldular. Benim elimden de teraziyi ... Bey aldı. ..."in arabasına koydu Beni ..., polis memuru ... ve ... ekip arabasına götürüp araçta oturmamı söylediler. Ben de daha büyük tatsızlık olmasın diye araçtan hiç inmedim araçta olup biteni seyrediyordum. ..."e herhangi bir kimse fiziksel olarak kesinlikle dokunmadı ve döven olmadı. Kendisi cep telefonundan oğlunu aradı eşi de kendisine ‘Çocukları neden çağırıyorsun onların da başını belaya sokacaksın’ diyerek kendisini uyardı. Ben üzerime atılı bulunan suçlamayı kabul etmem. Kesinlikle ...’e vurmadım ve aracın arka tarafına eşi... ile gidip konuşmadım. Herhangi bir kimsenin de gittiğini görmedim.... de olayın başından sonuna kadar olay yerinde idi. Ben suçsuzum”,
Sanık ... Kollukta; “Kocasinan Belediyesinde zabıta memuru olarak görev yapmaktayım. Ben 09.06.2009 günü saat 18.00 sıralarında ... Büyükşehir Belediyesinin seyyar satıcıların men-i ile ilgili olarak kurulan ekipte görevli olarak Gesi Fatih Mahallesi Kay-Pa önünde ...-... kara yolu kenarında kamyonun içinde karpuz satan ve isiminin ... olduğunu öğrendiğim şahsın yanına geldik. Ekip amiri olan ... burada satışın yasak olduğunu, yerdeki terazisinin kaldırmasını istedi Kesinlikle kaldırmayacağını belirterek ‘Sen bana yaka numaranı ver bakalım’ dedi. O sırada ekipte görevli polis memuru kişiden kimliğini istedi ona da aynı şekilde kimliğini vermeyeceğini söyledi. Bu arada şahıs sert ifadeler ile ‘Siz bana yaka numaranızı verin ben arayacağım yerimi biliyorum’ dedi. Ekip amiri ...’e ‘Ben seni vurmaz isem anam avradım olsun’ dedi. Yanımdaki arkadaşlar olay olmaması için ... Bey’i ekip arabasının içerisine götürüp oturuttular. Şahıs ‘Ben biliyorum biraz önce amiriniz Emrullah Bey buradan sivil araba ile geçti. O size anos etti. Onunla da görüşeceğim.’ dedi. Polis memuru telefonla bir yerleri aradı yaklaşık 10 dakika sonra trafik ekibi geldi. ... kimliğini yanımızda görevli polis memuru ... Bey’e verdi. Daha sonra ... Bey kimliği bana verdi ben de kimliği ...’e iade ettim. O sırada ben şahsı yatıştırıyordum. Şahıs çok sinirli ve agresifti. Biz orada olduğumuz sırada şahıs ile kimse kavga etmedi. ...’e kimse vurmadı. ... de kimseye vurmadı. Biz orada 15-20 dakika durduk ondan sonra ayrıldık ayrılırken tokalaşarak ayrıldık. Akşamleyin şahsın öldüğünü duyduk. Benim ...’in ölümüyle ilgim ve alakam yoktur. Ben buraya görevli olarak gittim ve görevimi yaptım. Ben kimseye vurmadım küfretmedim.”,
Savcılıkta; “09.06.2009 günü ben Kocasinan Belediyesinde zabıta memuru olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ... ve ..., polis memuru olarak da ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi, KayKop önünde ...-... karo yolu yol kenarında karpuz satan ve ismini sonradan ... olduğunu öğrendiğim şahsın yanına gittik. ‘Ben zaten sizi bekliyordum biraz önce buradan ... Bey geçti o size anons etmiştir diye düşündüm. O bana gıcık gidiyor. Onunla da ayrıca görüşeceğim’ dedi. Kendisine tezgâhı kaldırmasını söyledik. Şu anda kimin söylediğini hatırlamıyorum. Polis memuru ... da evrakını istedi. Polis memuruna kimliğini vermeyeceğini söyledi. Bunun üzerine ... kendisine ‘Kimliğinizi vermezseniz hem trafik hem de jandarma çağırırım. Burası jandarma bölgesi’ dedi. Bu sözlerin üzerine ... agresifleşti. Bu arada ‘Siz bana yaka numaranızı verin ben arayacağım yeri biliyorum’ dedi. Ekip amiri ..."e ‘Ben seni vurmaz isem anam avradım olsun’ dedi. Bu arada ... yerden teraziyi eline aldı. ... teraziyi götüreceğini sandı ve sesini daha da yükselterek bağırmaya başladı. Ben de ... Bey’in elinden teraziyi alarak kamyonun üzerine indirdim. ..."ı da araca bindirerek araçtan inmemesini söyledim. ... araç içerisinde beklemeye başladı. Bu arada ... oğlunu telefonla arayarak ‘Çabuk gel zabıtalar beni dövüyor’ diye söyledi. Eşi de ..."ya ‘Çocukları neden işin içine katıyorsun hani seni kim dövdü ki dövüyorlar diyorsun’ dedi. Yerde satış için açtığı tezgâhta bulunan eşyalarını aracın içerisine koydum. Kamyonun kapaklarını da kapattık ve kendisine oradan ayrılıp gitmesini söyledik. Bu arada trafik ekibi de geldi. Trafik ekibi de ... ve ... ile görüştüler ne konuştuklarını duymadım. Bu arada ... ile fiziksel olarak kimse temas etmedi. Herhangi bir fiziksel arbede yaşanmadı sadece sözlü tartışmalar vardı. Hiçbir arkadaşımız kendisine fiziksel olarak dokunmadı. Hatta olay yerinden biz ayrıldığımız sırada da benimle tokalaşarak ‘Abi sen kusura bakma’ dedi. Kesinlikle ..."e herhangi bir kimse vurmadı. ..."in yüzündeki darp izleri olay sırasında yoktu. Daha sonra kalp krizi geçirdiği sırada yere düşmesi sonucunda meydana gelmiş olabilir. Kesinlikle biz olay yerinden ayrılırken ..."in yüzünde bana fotoğrafını gösterdiğiniz izler yoktu. Hatta polis memuru ... herhangi bir şikâyeti olup olmadığını sordu. "Herhangi bir şikâyetim yoktur" dedi ve aramış bulunduğu jandarmayı tekrar telefonla arayarak olay yerine gelmelerine gerek kalmadığını bildirdi. Ben ..."nın ..."ya niçin şikâyetinin olup olmadığını sorduğunu bilmiyorum oysa ..."e karşı herhangi bir eylem olmamıştı. Usulen mi sordu bilemiyorum. Atılı suçlamayı kabul etmem ben suçusuzum. ..."in söz ve davranışları biz zabıta görevlilerini tahrik edici türdendi ancak eşinin yanında olması ve yaşça bizden büyük olması nedeniyle kendisiyle bir olup karşılık vermedik, hatta kendisine ceza dahi yazmadık. Bizim en ufak bir yanlış davranışımız söz konusu olamadı. ..."in bizden şikâyetçi olacak bir durumu da söz konusu değildir. Zira kendisine yönelik en ufak bir davranışımız olmamıştı. Atılı suçlamayı kabul etmiyorum.”,
Mahkemede; “09.06.2009 günü ben Kocasinan Belediyesinde zabıta memuru olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ... ve ..., polis memuru olarak da ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi, KayKop önünde ...-... karo yolu yol kenarında karpuz satan ve ismini sonradan ... olduğunu öğrendiğim şahsın yanına gittik. ‘Ben zaten sizi bekliyordum biraz önce buradan ... Bey geçti. O size anons etmiştir diye düşündüm. O bana gıcık gidiyor onunla da ayrıca görüşeceğim’ dedi. Kendisine tezgâhı kaldırmasını söyledik şu anda kimin söylediğini hatırlamıyorum. Polis memuru ... da evrakını istedi. Polis memuruna kimliğini vermeyeceğini söyledi. Bunun üzerine ... kendisine ‘Kimliğinizi vermezseniz hem trafik hem de jandarma çağırırm burası jandarma bölgesi’ dedi. Bu sözlerin üzerine ... agresifleşti. Bu arada ‘Siz bana yaka numaranızı verin ben arayacağım yeri biliyorum’ dedi. Ekip amiri ..."e ‘Ben seni vurmaz isem anam avradım olsun’ dedi. Bu arada ... yerden teraziyi eline aldı. ... teraziyi götüreceğini sandı ve sesini daha da yükselterek bağırmaya başladı. Ben de ... Bey’in elinden teraziyi alarak kamyonun üzerine indirdim. ..."ı da araca bindirerek araçtan inmemesini söyledim. ... araç içerisinde beklemeye başladı. Bu arada ... oğlunu telefonla arayarak ‘Çabuk gel zabıtalar beni dövüyor’ diye söyledi. Eşi de ..."ya ‘Çocukları neden işin içine katıyorsun hani seni kim dövdü ki dövüyorlar diyorsun’ dedi. Yerde satış için açtığı tezgâhta bulunan eşyasını aracın içerisine koydum. Kamyonun kapaklarını da kapattık ve kendisine oradan ayrılıp gitmesini söyledik. Bu arada trafik ekibi de geldi. Trafik ekibi de ... ve ... ile görüştüler ne konuştuklarını duymadım. Bu arada ... ile fiziksel olarak kimse temas etmedi. Herhangi bir fiziksel arbede yaşanmadı sadece sözlü tartışmalar vardı. Hiçbir arkadaşımız kendisine fiziksel olarak dokunmadı. Hatta olay yerinden biz ayrıldığımız sırada da benimle tokalaşarak ‘Abi sen kusura bakma’ dedi. Kesinlikle ..."e herhangi bir kimse vurmadı.”,
Sanık ... Kollukta; “09.06.2009 günü 12.00-20.00 saatleri arasında ... Valilik makamının olurları ile ... Büyükşehir Belediyesi, Kocasinan Belediyesi, Melikgazi Belediyesi ve İl Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memuru olarak ... hinterland bölgesinde seyyar satıcılar ve izinsiz satıcılara karşı yapmış olduğumuz çalışmalarda, aynı gün saat 18.00 sıralarında içinde bulunduğum zabıta ekip amiri komiser ..."e ihbar telefonu ile Melikgazi bölgesi ... yolu KayKop kavşağının Kay-Pa Ticaret önünde bir şahsın kamyonla izinsiz seyyar karpuz sattığını ihbar etmesi üzerine mahale iki araçla geldik. Belirtilen yerde yolun yanında ismini sonradan öğrendiğim ... isimli şahıs ile eşi kamyonla tententeleri açık vaziyette karpuz satıyorlardı. Araçtan zabıta ekipleri ile birlikte indik. Görevli zabıta komiseri ... şahsa hitaben yapmış olduğu satışın yasal ve izinsiz olduğunu söyledi. Bu sırada tartıyı kaldırmasını söyledi. Şahıs tartıyı kaldırmayacağını belirtti. Agresif davrandı. Bu sırada zabıtalardan bir tanesi tartıyı kamyonuna koyup, tentelerini kapatmasını istediği sırada şahıs zabıta komiseri ..."a ‘Benim satışımı engelleyemesiniz’ diyerek üzerine yürüdü. Bu sırada ben aralarına girdim. Zabıta komiseri ... ekip otosuna yöneldi. Ben de peşinden gittim. Arabanın içerisinde durmasını söyledim. Tekrar araçtan döndükten sonra zabıta memurlarının yanında bulunan ..."e nüfus cüzdanını vermesini ve sorgulama yapacağımı söylememe rağmen kimliğini vermeyeceğini söyledi. Benim burada görevli olduğumu kimliğini vermesi gerektiğini söyledim. Şahıs yine kimliğini vermedi. Ben de 155 Polis İmdat Hatt"nı arayarak bir şahsın seyyar satıcılık yaptığını, zorluk çıkardığını kiumliğini vermek istemediğini belirterek ekip talep ettim. Yaklaşık 10 dakika sonra Bölge Trafikten yanımıza 2 kişilik polis ekibi geldi. Polis arkadaşlar şahıstan kimliğini istediğinde şahıs kimliğini verdi. Gerekli incelemeleri yaptıktan sonra şahsın kimliğini tekrar zabıta memuru ..."a verdim. ... da işlem yapmadan şahsa kimliğini verdi. Bu sırada Bölge Trafikten gelen arkadaşlar bu bölgenin jandarma bölgesi olduğunu jandarma çağrılması gerektiğini söyledi ve jandarma ekibi çağırdılar. Bu sırada ben ..."e herhangi bir dava ve şikâyetinin olup olmadığını, ayrıca zabıta komiseri ..."e herhangi bir dava ve şikâyetinin olup olmadığını sordum. Her ikisi de bana şikâyetçi ve davacı olmadıklarını söylediler. Şahsa karşı zabıta ekiplerinin, ya da benim herhangi bir fiili müdahalemiz olmadı. Kavga olayı olmadı. Sadece karşılıklı tartı alma olayı ile ilgili bir gerginlik yaşandı. Ben bu olaya müdahil değildim. Aralarına girerek her iki tarafı da tartışma çıkmasın diye ayırdım. Zabıta ekipleri ile seyyar satıcının davacı olmadıklarını belirtmeleri üzerine trafik ekibi tekrar anons geçerek jandarmanın gelmesine gerek olmadığını söyledi. Zaten jandarma gelmeden biz mahalden ayrıldık. Biz ayrılmadan yaklaşık 2-3 dakika kadar önce Bölge Trafik ekipleri de ayrıldı. Biz oradan ayrılırken ... gayet sağlıklı idi. Ben görevim gereği olay çıkmasını önledim. Taraflar birbirlerinden şikâyetçi olmadıklarından işlem yapmadım. Tekrar normal görevime döndüm. Benim olayla ilgili bilgi ve görgüm bundan ibarettir. Şahsın nasıl öldüğünü bilmiyorum.”,
Savcılıkta; “09.06.2009 günü ben Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ... ve ... olduğu hâlde saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi, KayKop önünde ...-... kara yolu yol kenarında karpuz satan ve ismini sonradan ... olduğunu öğrendiğim şahsın yanına gittik. ... neden izinsiz karpuz sattığını sordu yapmış olduğu şeyin yasal olmadığını söyleyeret tezgâhını toplayarak gitmesini söylediler. ... ‘Benimle neden uğraşıyorsunuz benim sıkıntılarım var ben satacağım, sizi buraya gönderen şahsı ben biliyorum biraz önce buradan geçti’ dedi. Daha sonra ben şahıstan kimliğini istedim vermedi. Yine agresif tavırlarına devam edince ben telefonla haber merkezini arayarak ekip istedim. Ayrıca jandarmadan da destek kuvvet istedim. Polis ekibi 3-4 dakika sonra geldi. Ekip geldiğnide ... ekibe kimliğini verdi. Bu sırada olay sakinleşmişti. Şahıs sakinleşmişti. Ben şahsı gerginlikten dolayı şikâyeti olup olmadığını sordum. ... de şikâyetçi olmadığını beyan edince ben tekrar jandarmayı arayarak gelmemelerini söyledim. Ben ayrıca zabıta memurlarına da şikâyetçi olup olmadıklarını sordum. Onlar da şikâyetçi olmadı. Gerginlik çıkmasının nedeni de ..."in terazisinin elinden alınması idi. Teraziyi ..., ..."in kamyonuna koydu. ..."un teraziyi eline alması ile ... ..."a yönelik olarak saldırdı ben araya girdim. ... da ..."e yöneldi. Ben ..."ı tutarak herhangi bir fiziki müdahalede bulunmalarına engel oldum. Kesinlikle ..."ın veya bir başka zabıta"nın ..."e eli dahi değmedi. ...’in yüzende de herhangi bir darp cebir izi yoktu. Çünkü kendisine karşı hiç kimse fiziki müdahalede bulunmamıştır. Huzurda bana göstermiş bulunduğunuz fotoğraflardaki darp cebir izleri biz olay yerinden ayrıldıktan sonra olmuştur ne şekilde olduğunu da bilmiyorum. Kalp krizi geçirdiği sırada yere düşmüş de olabilir. Atılı suçlamayı kabul etmem ben suçusuzum. Ben ... ile görüşmedim. ..."nın kiminle kamyon kasasının arkasına doğru gittiğini görmedim. Ben ... ile başbaşa hiç görüşmedim. Bütün olaylar esnasında ben ... ve diğer zabıtaların yanında idim. ..."in birçok agresif tehdit hakaret içeren sözlerine karşılık zabıta memurlarının neden ceza yazmadığını bilmiyorum. Ben kesinlikle ..."ya kimsenin fiziki müdahalede bulunduğuna şahit olmadım ben de fiziki müdahalede bulunmadım. Ceza yazılmadan olay yerinden ayrılıp gitmelerinde zabıta memurlarının çekindikleri bir durum olup olmadığını bilmiyorum. Daha önceden zabıta memurlarına bu şekilde agresif davranışta bulunanlara ceza yazılıp yazılmadığını hatırlamıyorum.Atılı suçlamaları kabul etmiyorum.”,
Mahkemede; “09.06.2009 günü ben Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ... ve ... olduğu hâlde saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi KayKop önünde ...-... karo yolu yol kenarında karpuz satan ve ismini sonradan ... olduğunu öğrendiğim şahsın yanına gittik. ... neden izinsiz karpuz sattığını sordu yapmış olduğu şeyin yasal olmadığını söyleyeret tezgâhını toplayarak gitmesini söylediler. ... ‘Benimle neden uğraşıyorsunuz benim sıkıntılarım var ben satacağım, sizi buraya gönderen şahsı ben biliyorum biraz önce buradan geçti’ dedi. Daha sonra ben şahıstan kimliğini istedim vermedi. Yine agresif tavırlarına devam edince ben telefonla haber merkezini arayarak ekip istedim. Ayrıca jandarmadan da destek kuvvet istedim. Polis ekibi 3-4 dakika sonra geldi. Ekip geldiğinde ... ekibe kimliğini verdi. Bu sırada olay sakinleşmişti. Şahıs sakinleşmişti. Ben şahsı gerginlikten dolayı şikâyeti olup olmadığını sordum. ... de şikâyetçi olmadığını beyan edince tekrar jandarmayı arayarak gelmemelerini söyledim. Ben ayrıca zabıta memurlarına da şikâyetçi olup olmadıklarını sordum. Onlar da şikâyetçi olmadı. Gerginlik çıkmasının nedeni de ..."in terazisinin elinden alınması idi. Teraziyi ..., ..."in kamyonuna koydu. ..."un teraziyi eline alması ile ... ..."a yönelik olarak saldırdı ben araya girdim. ... da ..."e yöneldi. Ben ..."ı tutarak herhangi bir fiziki müdahalede bulunmalarına engel oldum. Kesinlikle ..."ın veya birbaşka zabıtanın ..."e eli dahi değmedi. ..."in yüzünde de herhangi bir darp cebir izi yoktu. Çünkü kendisine karşı hiçkimse fiziki müdahalede bulunmamıştır. Huzurda bana göstermiş bulunduğunuz fotoğraflardaki darp cebir izleri biz olay yerinden ayrıldıktan sonra olmuştur ne şekilde olduğunu da bilmiyorum. Kalp krizi geçirdiği sırada yere düşmüş de olabilir. Atılı suçlamayı kabul etmem ben suçusuzum. Maktulün eşi agresif tavırlar içine girmişti ben olay yerinden kendisini uzaklaştırmıştım. Ben ... ile başbaşa hiç görüşmedim. Bütün olaylar esnasında ben ... ve diğer zabıtaların yanında idim.”,
Sanık ... Kollukta; “Ben Büyükşehir Belediyesinde zabıta memuru olarak çalışırım. 09.06.2009 günü ... Valiliğinin oluru ile İlçe belediyeleri ve Emniyet Müdürlüğünden bir polis memuru ile birlikte bölgede dolaşan seyyar satıcılarla mücadele için görevlendirildik. 09.06.2009 günü saat 18.00 sıralarında Kocasinan zabıta komiseri ..."e gelen bir ihbar üzerine ... yolu KayKop kavşağında bulunan Kaypa Ticaret önünde kamyon ile izinsiz tezgâhı açılı bir vaziyette karpuz satan ismini sonradan öğrendiğim ... ve yanında bir bayan ile satış yapıyordu. Araçtan indik. Kocasinan Belediyesinde görevli zabıta komiseri ... şahsa burada bu şekilde şatış yapamayacağını tezgâhını kapatmasını söyledi. Terazisini kaldırmasını söylediğinde adam ısrarla teraziyi kaldırmayacağını ve orada satışa devam edeceğini söylediğinde kısa süreli bir gerginlik oldu. Polis memuru arkadaş şahıstan kimliğini istedi. Şahıs kimliğini ibraz etmedi, vermedi.‘Siz alamazsınız. Trafik polisi değilsiniz’ dedi. Bu sırada polis arkadaş haber merkezini aradı ve ekip istedi. 2 kişilik bir trafik ekibi geldi. Ekip kimliği isteyince şahıs kimliğini verdi. Polis arkadaş kimliğin sorgusunu yaptıktan sonra kimliği iade etti. Gelen trafik ekibi buranın jandarma bölgesi olduğunu söyledi. Jandarma ekibi istedi. Bizdeki görevli polis şahsa ve bizim komiserlerimize davacı olup olmadıklarını sordu. Her iki tarafta davacı olmadıkları belirttiklerinden işlem yapmadı. Bu sırada Jandarmanın gelmesine gerek kalmadığından tekrar anons geçtiler. Trafik ekipleri oradan ayrıldı. 2-3 dakika sonra da biz ayrıldık. Biz ayrılırken şahıs gayet sağlıklı idi. Ben ve diğer arkadaşlar normal görevimize döndük. Şahısnı öldüğünü sonradan öğrendik. Ben ve ekipte bulunan diğer arkadaşların şahsın ölümünde herhangi bir kusuru bulunmamaktadır. Şahsın nasıl öldüğüniide bilmiyorum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum.”,
Savcılıkta; “09.06.2009 günü ben Büyükşehir Belediyesinde zabıta memuru olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ... Karakoç, ... ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ... ve ..., polis memuru olarak da ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi, KayKop önünde ...-... kara yolu yol kenarında karpuz satan ismini daha sonradan öğrendiğim ..."in yanına gittik. Kocasinan Belediyesi ekip amiri ... ismini sonradan öğrendiğim ancak daha önceden şahsen tanıdığım ..."e burada karpuz satmanın yazak olduğunu tezgâhını kapatmasını ve buradan gitmesini söyledi. ... de tezgâhını kapatmayacağını kendilerini kimin gönderdiğini bildiğini ve satışına devam edeceğini söyleyince ... de ısrarla tezgâhını toplamasını söyledi. ... tezgâhını toplamayınca ... yerde bulunan teraziyi kamyona koymak üzere yerinden kaldırdı. Terazisinin kaldırıldığını gören ... aniden agresifleşip ana avrat küfür ederek ‘Benim terazimi buradan kaldırcak adamın anasını avradını sinkaf ederim, siz kimsiniz yaka numaranızı verin, hepinize göstereceğim’ şeklinede sözlerle tehdit ve hakarette bulunarak ..."e doğru saldırdı. Bu arada biz de araya girerek ..."nın ..."a vurmasına engel olduk. Bir kısım arkadaşımızda ..."yı engelledi. Şu an için kimlerin kimi engellediğini hatırlamıyorum. ..."ı resmî araca bindirdik ve dışarı çıkmamasını söyledik arkadaşımız ... da teraziyi ..."nın aracına koydu ve bu sırada polis memuru olan ..., trafik ekibi ve jandarmayı çağırdı. Trafik ekibi gelince bu bölgenin jandarma bölgesi olduğnu belirtti jandarmayı bunun üzerine çağırdı. Daha sonra sözlü olarak konuşarak ortam yumuşatıldı. ortamın yumuşaması üzerine jandarmaya olay yerine gelmesine gerek kalmadığı haberini ... verdi ve ..."e herhangi bir ceza yazmadan olay yerinden ayrıldık. ... biz olay yerinden ayrıldığımız sırada yüzünde yahut herhangi bir görünür yerinde darp cebir izi yoktu. Huzurda gösterdiğiniz fotoğraflardaki yaralanmanın nasıl olduğunu bilmiyorum. Ben kesinlikle ..."e vurmadım vuranı da görmedim. Kimse vurmadı. ..."nın eşi olan bayan ile de ben kamyonun arkasına gidip konuşmadım. Oraya herhangi giden bir kimseyi de görmedim. Olayın başından sonuna kadar ..."nın eşi de yanımızda bulunuyordu. Kesinlikle ben ve arkadaşlarım ..."ya vurmadık. Olayın daha fazla büyümemesi için ceza yazılmadı. Benzer davranışlarda bulunan kişilere genellikle ceza yazarız. O gün için amirlerim ceza yazmayı uygun görmediler. Amirlerimiz ... ve ..."di. Atılı suçlamaları kabul etmiyorum suçsuzum.”,
Mahkemede; “09.06.2009 günü ben Büyükşehir Belediyesinde zabıta memuru olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ... ve ..., polis memuru olarak da ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi KayKop önünde ...-... kara yolu yol kenarında karpuz satan ismini daha sonradan öğrendiğim ..."in yanına gittik. Kocasinan Belediyesi ekip amiri ... ismini sonradan öğrendiğim ancak daha önceden şahsen tanıdığım ..."e burada karpuz satmanın yasak olduğunu tezgâhını kapatmasını ve buradan gitmesini söyledi. ... de tezgâhını kapatmayacağını kendilerini kimin gönderdiğini bildiğini ve satışına devam edeceğini söyleyince ... de ısrarla tezgâhını toplamasını söyledi. ... tezgâhını toplamayınca ... yerde bulunen teraziyi kamyona koymak üzerei yerinden kaldırdı. Terazisinin kaldırıldığını gören ... aniden agresifleşip ana avrat küfür ederek ‘Benim terazimi buradan kaldırcak adamın anasını avradını sinkaf ederim siz kimsinizi yaka numaranızı verin, hepinize göstereceğim’ şeklinede sözlerle tehdit ve hakarette bulunarak ..."e doğru saldırdı . Bu arada biz de araya girerek ..."nın ..."a vurmasına engel olduk. Bir kısım arkadaşımız da ..."yı erngelledi. Şu an için kimlerin kimi engellediğini hatırlamıyorum. ..."ı resmî araca bindirdik ve dışarı çıkmamasını söyledik arkadaşımız ... da teraziyi ..."nın aracına koydu ve bu sırada polis memuru olan ..., trafik ekibi ve jandarmayı çağırdı. Trafik ekibi gelince bu bölgenin jandarma bölgesi olduğnu belirtti jandarmayı bunun üzerine çağırdı. Daha sonra sözlü olarak konuşarak ortam yumuşatıldı. Ortamın yumuşaması üzerine jandarmaya olay yerine gelmesine gerek kalmadığı haberini ... verdi ve ..."e herhangi bir ceza yazmadan olay yerinden ayrıldık. ... biz olay yerinden ayrıldığımız sırada yüzünde yahut herhangi bir görünür yerinde darp cebir izi yoktu. Huzurda gösterdiğiniz fotoğraflardaki yaralanmanın nasıl olduğunu bilmiyorum. Ben kesinlikle ..."e vurmadım vuranı da görmedim. Kimse vurmadı. ..."nın eşi olan bayan ile de ben kamyonun arkasına gidip konuşmadım. Oraya herhangi giden bir kimseyi de görmedim. Olayın başından sonun akadar ..."nın eşi de yanımızda bulunuyordu. Kesinlikle ben ve arkadaşlarım ..."ya vurmadık”,
Sanık ... Kollukta; “Ben ... Büyükşehir Belediyesinde zabıta komiseri olarak görev yapmaktayım. 09.06.2009 günü saat 18.00 sıralarında Kocasinan Zabıta Amirliğinden gelen bir anonsla KayKop kavşağı trafik lambalarını yanında bulunan ...’in yol kenarında seyyar satıcı olarak izinsiz şekilde kamyonu ile karpuz satışı yaptığı bilgisi verildi. Biz Melikgazi Belediyesi Kocasinan Belediyesi ve ... Büyükşehir Belediyesinde görevli olan zabıta ekipleri ile İl Emniyet Müdürlüğünce görevlendirilen polis memuru ile birlikte 8 kişi olarak olay yerine gittik. Kocasinan’da görevli ... zabıta komiseri ...’in kimliğini tespit etmek için kimlik belgesini ya da aracı ile ilgili ruhsatını resmî bir belgesini istedik. ... bize hitaben ben size herhangi bir resmî evrak verme dedi. Daha sonra yanımızda görevli bulunan polis memuru ... aynı şahıstan kimliğini vermesini istedi. ... polis arkadaşa sana da vermem diye cevap verdi. ... kendisine ‘Bana kimliğini ibraz etme zorunluluğun var ben polis memuruyum’ dedi. Biz takviye amaçlı olarak Bölge Trafikten ekip istedik ve onlar gelene kadar yerde bulunan terazisini aracına koyup tezgâhtaki malların toplayıp bölgeden gitmesini istedik. Kendisi bize ‘Ben gitmem maliyeye çok borcum var siz beni buradan gönderemezsiniz ben bu malı burada satacam’ dedi. Bu arada kamyonun üzerinde bulunan adını karakolda öğrendim ... isimli bayan kamyonun üzerinden inerek yanımıza geldi. ‘Oğlum yapmayın zaten bunun borçları çok’ dedi. Bu sırada ... oğlunu telefonla arayarak ‘Oğlum çabuk gel ne yapacaksan yap zabıtalar beni dövüyorlar’ dedi. ... o sırada ‘Oğlum da yeni hapisten çıktı başımıza iş açmasın’ diye eşini uyardı ve ağlamaya başladı. Bu durumu gören kocası sinirlenerek arkadaşlarımızın üzerine yürüyerek ‘Senin amına koyarım seni öldürürüm sen benim başıma bela mı olacaksın sizi zaten ... komiser gönderdi’ dedi ve saldırgan davranışlarda bulundu biz ...’i sakinleştirerek kendisine herhangi bir cezayı işlem yapmayacağımız söyledik ve aracının kapaklarını kapattık. Bu arada Bölge Trafiğin polis memurları da olay yerinde idi. Olay yerine gelen trafik ekipleri bölge jandarmaya it olduğundan 156’ya durumu bildirdiler. Olayın yatışması ile Jandarma İmdat telefonu 156 tekrar aranarak jandarmaya gerek kalmadığın bildirdiler. Biz olay yerinden ayrıldık olayla ilgili olarak yaşananlar bundan ibarettir. Biz kesinlikle ... ve eşine karşı darp etmedik ve hakarette bulunmadık.”,
Savcılıkta; “09.06.2009 günü ben Büyükşehir Belediyesinde zabıta memuru olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ... Karakoç, ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ... ve ..., polis memuru olarak da ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi KayKop önünde ...-... kara yolu yol kenarında karpuz satan ismini daha sonradan öğrendiğim ..."in yanına gittik. Kendisine ... burada satışın yasak olduğnu tezgâhını toplamasını söyledi ancak ... iznini olduğunu tezgâhını toplamayacağını ve buradan çekip gitmelerini söyledi. ... ise yol kenarında satış iznini olamayacağını hiçbir belediyenin böyle bir izin de veremeyeceğini tezgâhı toplayıp gitmesini aksi taktirde cezai işlem uygulayacağını bildirdi Ancak şahıs ısrarla tezgâhını toplayacağını söyleyince, ‘O zaman kimliğini ver hakkında cezai işlem uygulanacak’ dedi. Kimliğini de vermeyeceği söyleyince polis memuru ... takviye kuvvet olarak bölge trafik ekibini çağırdı. Bölge Trafik ekibinden iki polis gelerek bu bölgenin jandarma bölgesi olduğunu kendilerinin müdahale edemeyeceğini söylediler. Bunun üzerine ... jandarmayı aradı. Henüz jandarma gelmemişken ... terazisinin kaldırılmasını söyledi. Bu arada ..."in eşi kamyonun önünde ağlamaya başladı. Ben kendisine tezgâhın yanında bayana ağlamasını gerektirecek bir durum olmadığını, ağlamamasını söyleyerek teselli etmeye çalıştım. Bu arada ismini hatırlayamadığım bir arkadaşım teraziyi alarak ..."nın kamyonuna koydu terazinin kaldırılması ile ... agresifleşti ve hepimize ana avrat küfretti. ..."a saldırmak istedi. arkadaşlarda araya girerek sakin olmasını söylediler. Konuşarak bu işin çözümleneceğini belirtitler ve karşılıklı diyalog sonucunda ... sakinleşti sakinleşince ... da jandarmaya gelmemesini söyledi ve ..."i olay yerinde tezgâhı ile bırakarak aracımıza binerek olay yerinden ayrıldık. Biz olay yerinden ayrıldığımız sırada ..."in üzerinde toz ve toprak kalıntıları yoktu ayrıca gömleği de kanlı değildi vücudunun herhangi bir yerinde de açık yara beresi yoktu. Tanık ...’un beyanını kesinlikle kabul etmiyorum. Biz olay yerinden ayrılırken herhangi bir arcın olay yerine geldiğini görmedim. Gerek olay sırasında gerekse biz olay yerinden ayrılırken ben ve zabıta arkadaşlarımla polis memuru, ... ve eşi dışında başkaca kimse yoktu. Polis memuru olarak da ... vardı. ... hakkında cezai işlem uygulamamız gerekiyordu. Ancak ... yaşlı bir insandı eşi de ağlayınca biz de kendilerine acıdığımız için ceza yazmadık. Hatta ceza yazacak olsaydık olay daha farklı boyutlara gidebilirdi. Biz de ceza yazmadan olay yerinden ayrıldık. Kesinlikle ..."e ben ve benim yanımda bulunan diğer zabıta arkadaşlar ve polis arkadaş kesinlikle dokunmadık dahi kimsenin kendisine vurması söz konusu değlidir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmem suçsuzum.”,
Mahkemede; “09.06.2009 günü ben Büyükşehir Belediyesinde zabıta memuru olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ... ve ..., polis memuru olarak da ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi KayKop önünde ...-... kara yolu yol kenarında karpuz satan ismini daha sonradan öğrendiğim ..."in yanına gittik. Kendisine ... burada satışın yasak olduğnu, tezgâhını toplamasını söyledi ancak ... iznini olduğunu tezgâhını toplamayacağını ve buradan çekip gitmelerini söyledi. ... ise yol kenarında satış iznini olamayacağını hiçbir belediyenin böyle bir izinde veremeyeceğini tezgâhı toplayıp gitmesini aksi taktirde cezai işlem uygulayacağını bildirdi ancak şahıs ısrarla tezgâhını toplayacağını söyleyince ‘O zaman kimliğini ver hakkında cezai işlem uygulanacak’ dedi kimliğini de vermeyeceği söyleyince polis memuru ... takviye kuvvet olarak Bölge Trafik ekibini çağırdı. Bölge Trafik ekibinden iki polis gelerek bu bölgenin jandarma bölgesi olduğunu kendilerini müdahale edemeyeceğini söylediler. Bunun üzerine ... jandarmayı aradı. Henüz jandarma gelmemişken ... terazisinin kaldırılmasını söyledi. Bu arada ..."in eşi kamyonun önünde ağlamaya başladı. Ben kendisine tezgâhın yanında bayana ağlamasını gerektirecek bir durum olmadığını, ağlamamasını söyleyerek teselli etmeye çalıştım. Bu arada ismini hatırlayamadığım bir arkadaşım teraziyi alarak ..."nın kamyonuna koydu terazinin kaldırılması ile ... agresifleşti ve hepimize ana avrat küfretti. ..."a saldırmak istedi. Arkadaşlarda araya girerek sakin olmasını söylediler. Konuşarak bu işin çözümleneceğini belirtitler ve karşılıklı diyalog sonucunda ... sakinleşti sakinleşince ... da jandarmaya gelmemesini söyledi ve ..."i olay yerinde tezgâhı ile bırakarak aracımıza binerek olay yerinden ayrıldık.”,
Sanık ... Kollukta; “Ben ... Büyükşehir belediyesinde zabıta memuru olarak görev yapmaktayım. 09.06.2009 günü saat 18.00 sıralarında Kocasinan Zabıta Amirliğinden gelen bir anonsla KayKop kavşağı trafik lambalarının yanında bulunan ...’in yol kenarında seyyar satıcı olarak izinsiz şekilde kamyonu ile karpuz satışı yaptığı bilgisi verildi. Biz Melikgazi Belediyesi, Kocasinan Belediyesi ve ... Büyükşehir Belediyesinde görevli olan zabıta ekipleri ile İl Emniyet Müdürlüğünce görevlendirilen polis memuru ile birlikte 8 kişi olarak olay yerine gittik. Kocasinan’da görevli ... zabıta komiseri ...’in kimliğini tespit etmek için kimlik belgesini ya da aracı ile ilgili ruhsatını resmî bir belgesini istedik. ... bize hitaben ben size herhangi bir resmi evrak vermem dedi.Daha sonra yanımızda görevli bulunan polis memuru ... aynı şahıstan kimliğini vermesini istedi. ... polis arkadaşa ‘Sana da vermem’ diye cevap verdi. ... kendisine ‘Bana kimliğini ibraz etme zorunluluğun var. Ben polis memuruyum’ dedi. Biz takviye amaçlı olarak Bölge Trafikten ekip istedik ve onlar gelene kadar yerde bulunan terazisini aracına koyup tezgâhtaki malların toplayıp bölgeden gitmesini istedik. Kendisi bize ‘Ben gitmem maliyeye çok borcum var siz beni buradan gönderemezsiniz ben bu malı burada satacam’ dedi. Bu arada kamyonun üzerinde bulunan adını karakolda öğrendim ... isimli bayan kamyonun üzerinden inerek yanımıza geldi. ‘Oğlum yapmayın zaten bunun borçları çok’ dedi. Bu sırada ... oğlunu telefonla arayarak ‘Oğlum çabuk gel ne yapacaksan yap zabıtalar beni dövüyorlar’ dedi. ... o sırada ‘Oğlum da yeni hapisten çıktı başımıza iş açmasın’ diye eşini uyardı ve ağlamaya başladı. Bu durumu gören kocası sinirlenerek arkadaşlarımızın üzerine yürüyerek ‘Senin amına koyarım seni öldürürüm sen benim başıma bela mı olacaksın sizi zaten ... komiser gönderdi’ dedi ve saldırgan davranışlarda bulundu biz ... Tennel’i sakinleştirerek kendisine herhangi bir cezayı işlem yapmayacağımızı söyledik ve aracının kapaklarını kapattık. Bu arada bölge trafiğin polis memurları da olay yerinde idi. Olay yerine gelen trafik ekipleri bölge jandarmaya ait olduğundan 156’ya durumu bildirdiler olayın yatışması ile Jandarma imdat telefonu 156 tekrar aranarak Jandarmaya gerek kalmadığın bildirdiler. Biz olay yerinden ayrıldık olayla ilgili olarak yaşananlar bundan ibarettir. Biz kesinlikle ... ve eşine karşı darbetmedik ve hakarette bulunmadık.”,
Savcılıkta; “09.06.2009 günü ben Büşükşehir Belediyesinde zabıta memuru olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., ... ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ..., ..., polis memuru olarak da ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi KayKop önünde ...-... kara-yolu yol kenarında karpuz satan ismini daha sonradan öğrendiğim ..."in yanına gittik. Kocasinan Belediyesi ekip amiri ... ismini sonradan öğrendiğim ..."e burada karpuz satmanın yasak olduğunu tezgâhını kapatmasını ve buradan gitmesini söyledi. ... de tezgâhını kapatmayacağını kendilerini kimin gönderdiğini bildiğini ve satışına devam edeceğini söyleyince ... de ısrarla tezgâhını toplamasını söyledi. ... tezgâhını toplamayınca ... yerde bulunan teraziyi kamyona koymak üzere yerinden kaldırdı. Terazisinin kaldırıldığını gören ... aniden agresifleşip ana avrat küfür ederek ‘Benim terazimi buradan kaldırcak adamın anasını avradını sinkaf ederim siz kimsinizi yaka numaranızı verin hepinize göstereceğim’ şeklinde sözlerle tehdit ve hakarette bulunarak ..."e doğru saldırdı. Bu arada biz de araya girerek ..."nın ..."a vurmasına engel olduk. Bir kısım arkadaşımızda ..."yı engelledi. Şu an için kimlerin kimi engellediğini hatırlamıyorum. ..."ı resmî araca bindirdik ve dışarı çıkmamasını söyledik arkadaşımız Davut da teraziyi ..."nın aracına koydu ve bu sırada polis memuru olan ..., trafik ekibi ve jandarmayı çağırdı. Trafik ekibi gelince bu bölgenin jandarma bölgesi olduğunu belirtti jandarmayı bunun üzerine çağırdı. Daha sonra sözlü olarak konuşarak ortam yumuşatıldı. ortamın yumuşaması üzerine jandarmaya olay yerine gelmesine gerek kalmadığı haberini ... verdi ve ..."e herhangi bir ceza yazmadan olay yerinden ayrıldık. ... biz olay yerinden ayrıldığımız sırada yüzünde yahut herhangi bir görünür yerinde darp cebir izi yoktu. Huzurda gösterdiğiniz fotoğraflardaki yaralanmanın nasıl olduğunu bilmiyorum. Ben kesinlikle ..."e vurmadım vuranı da görmedim. Kimse vurmadı. ..."nın eşi olan bayan ile de ben kamyonun arkasına gidip konuşmadım. Oraya herhangi giden bir kimseyi de görmedim. Olayın başından sonuna kadar ..."nın eşi de yanımızda bulunuyordu. Kamyonun yanında duruyordu. Kesinlikle ben ve arkadaşlarım ..."ya vurmadık. Komiserlerimiz olayı yumuşatmak için ceza yazmadı . Aslında yazılması gerekirdi. Olayın daha fazla büyümemesi için ceza yazılmadı. Benzer davranışlarda bulunan kişilere genellikle ceza yazarız. O gün için amirlerim ceza yazmayı uygun görmediler. Amirlerimiz ... ve ..."di. Atılı suçlamaları kabul etmiyorum suçsuzum.”,
Mahkemede; “09.06.2009 günü ben Büşükşehir Belediyesinde zabıta memuru olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ..., ..., polis memuru olarak da ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi, KayKop önünde ...-... kara yolu yol kenarında karpuz satan ismini daha sonradan öğrendiğim ..."in yanına gittik. Kocasinan Belediyesi ekip amiri ... ismini sonradan öğrendiğim ...’e burada karpuz satmanın yasak olduğunu tezgâhını kapatmasını ve buradan gitmesini söyledi. ... de tezgâhını kapatmayacağını kendilerini kimin gönderdiğini bildiğini ve satışına devam edeceğini söyleyince, ... de ısrarla tezgâhını toplamasını söyledi. ... tezgâhını toplamayınca ... yerde bulunan teraziyi kamyona koymak üzere yerinden kaldırdı. Terazisinin kaldırıldığını gören ... aniden agresifleşip ana avrat küfür ederek ‘Benim terazimi buradan kaldırcak adamın anasını avradını sinkaf ederim siz kimsinizi yaka numaranızı verin hepinize göstereceğim’ şeklinde sözlerle tehdit ve hakarette bulunarak ..."e doğru saldırdı. Bu arada bizde araya girerek ..."nın ..."a vurmasına engel olduk. Bir kısım arkadaşımızda ..."yı engelledi. Şu an için kimlerin kimi engellediğini hatırlamıyorum. ..."ı resmî araca bindirdik ve dışarı çıkmamasını söyledik arkadaşımız Davut da teraziyi ..."nın aracına koydu ve bu sırada polis memuru olan ..., trafik ekibi ve jandarmayı çağırdı. Trafik ekibi gelince bu bölgenin jandarma bölgesi olduğnu belirtti jandarmayı bunun üzerine çağırdı. Daha sonra sözlü olarak konuşarak ortam yumuşatıldı. Ortamın yumuşaması üzerine jandarmaya olay yerine gelmesine gerek kalmadığı haberini ... verdi ve ..."e herhangi bir ceza yazmadan olay yerinden ayrıldık. ... biz olay yerinden ayrıldığımız sırada yüzünde yahut herhangi bir görünür yerinde darp cebir izi yoktu. Huzurda gösterdiğiniz fotoğraflardaki yaralanmanın nasıl olduğunu bilmiyorum. Ben kesinlikle ..."e vurmadım vuranı da görmedim. Kimse vurmadı. ..."nın eşi olan bayan ile de ben kamyonun arkasına gidip konuşmadım. Oraya herhangi giden bir kimseyi de görmedim. olayın başından sonuna kadar ..."nın eşi de yanımızda bulunuyordu. Kamyonun yanında duruyordu Kesinlikle biz, ben ve arkadaşlarım ..."ya vurmadık.”,
Sanık ... Kollukta; “Ben Melikgazi Belediyesinde araç şöforü olarak çalışırım. 09.06.2009 günü ... Valilik makamının oluru ile ... bölgesinde seyyar satıcılık yapan şahısları kontrol amaçlı görevlendirilmiştik. Ben de Melikgazi belediyesinden araç şöforü olarak görevlendirildim. İhbar üzerine 09.06.2009 günü saat 18.00 sıralarında ... ... Karayolu Kaykoop Kavşağında bulunan Kaypa ticaret önündeki Kamyonla Karpuz satan şahsın tezgahının yanına geldik. Araçtan indik. Karpuz satan şahsın yanındada bir bayan vardı. Zabıta Komiseri ... şahsa burada satış yapmasının yasak olduğunu, satış yapamayacağını söyledi. Karpuz satan şahıs beni buradan kimse kaldıramaz, ben terörist değilim dedi. Şahıs zabıta memurlarını tahrik ediyordu. Şahıs birine telefon açtı. Bennim duyduğum kadarı ile şahıs beni dövüyorlyar çabuk gel dedi. Biz de kendisine ne dövmesi diye söyledik. Bayan şahısa onları karıştırma dedi. Şahıs zabıta Amiri ..."ı tahrik etmeye devam etti. Senin Amına koyacağım, seni öldüreceğim diye küfür etti. Polis arkadaş zabıta komiserini araca bindirdi olayı sakinleştirmeye çalıştı. Zabıta Komiseri ... Araca bindi. Olay üzerine ekipte görevli polis arkadaş şahıstan kimliğini istedi. Sen kimsin sen trafik memurusun benden kimlik alamazsın, kimliğimi vermiyorum dedi. Polis memuru da haber merkezini aradı. 10 dakika sonra iki kişilik bir trafik ekibi geldi. Şahıs onları görünce şahıs kimliğini verdi. Bizde burada şatıs yapamayacağını söyledik. Terazisinin kamyonuna koyduk. Bu arada olay yatıştı. Polis ekiplerinin istemiş olduğu jandarmanın gelmesine gerek kalmadığını, karşılıklı olarak kişilerin birbirlerinden şikayetçi olmaması üzerine olay yerinden ayrıldık. Önce Polis ekibi ayrıldı. Aradan 2-3 dakika sonra biz ayrıldık. Biz buradan ayrılırken şahıs gayet sağlamdı. Ben yada ardaşlarımdan zabıta amirlerinden yada polis ekiplerinden şahsa vuran kimse olmadı. Sadece sözlü münakaşa geçti. Benim ya da arkadaşlarımın ..."in ölümünde bir kusurları bulunmamaktadır.”,
Savcılıkta; “09.06.2009 Günü ben Melikgazi Belediyesinde zabıta şoförü olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., ... ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ... polis memuru olarakda ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi, Kaykop önünde ... ... karo yolu yol kenarında karpuz satan ismini daha sonradan öğrendiğim ..."in yanına gittik. Kocasinan Belediyesi ekip amiri ... ismini sonradan öğrendiğim ..."e burada karpuz satmanın yasak olduğunu tezgâhını kapatmasını ve buradan gitmesini söyledi. ... de tezgâhını kapatmayacağını kendilerini kimin gönderdiğini bildiğini ve satışına devam edeceğini söyleyince ... de ısrarla tezgâhını toplamasını söyledi. ... tezgâhını toplamayınca ... yerde bulunan teraziyi kamyona koymak üzerei yerinden kaldırdı. Terazisinin kaldırıldığını gören ... aniden agresifleşip ana avrat küfrederek "Benim terazimi buradan kaldırcak adamın anasını avradını sinkaf ederim. Siz kimsiniz yaka numaranızı verin hepinize göstereceğim" şeklinde sözlerle tehdit ve hakarette bulunarak ..."e doğru saldırdı. Bu esnada ben şoför olduğum için aracın yanında bekliyordum. Polis memuru ..., ... ve ..."ı ayırdı. ..."ı resmî araca bindirdik ve dışarı çıkmamasını söyledik. Arkadaşımız ..." a teraziyi ..."nın aracına koydu ve bu sırada polis memuru olan ..., trafik ekibi ve jandarmayı çağırdı. Trafik ekibi gelince bu bölgenin jandarma bölgesi olduğnu belirtti. Jandarmayı bunun üzerine çağırdı. Daha sonra sözlü olarak konuşarak ortam yumuşatıldı. Ortamın yumuşaması üzerine jandarmaya olay yerine gelmesine gerek kalmadığı haberini ... verdi ve ..."e herhangi bir ceza yazmadan olay yerinden ayrıldık. ..."nın biz olay yerinden ayrıldığımız sırada yüzünde yahut herhangi bir görünür yerinde darp cebir izi yoktu. Huzurda gösterdiğiniz fotoğraflardaki yaralanmanın nasıl olduğunu bilmiyorum. Ben kesinlikle ..."e vurmadım vuranı da görmedim. Kimse vurmadı. ..."nın eşi olan bayan ile de ben kamyonun arkasına gidip konuşmadım. Oraya herhangi giden bir kimseyi de görmedim. Olayın başından sonuna kadar ..."nın eşi de yanımızda bulunuyordu. Kesinlikle biz ..."ya vurmadık. Olayın daha fazla büyümemesi için ceza yazılmadı. Benzer davranışlarda bulunan kişilere genellikle ceza yazarız. Atılı suçlamaları kabul etmiyorum suçsuzum.”,
Mahkemede; “Ben araç şoförüydüm. Benim ve diğer sanıkların fiziksel müdahalesi olmamıştır. Ben bu konuda jandarmada vermiş olduğum savunmamı aynen tekrar ederim.",
Sanık ... (müteveffa) Kollukta; “Ben ... Melikgazi belediyesinde zabıta memuru olarak görev yapmaktayım. 09.06.2009 günü saat 18.00 sıralarında Kocasinan zabıta amirliğinden gelen bir anonsla Kaykop kavşağı trafik lambalarını yanında bulunan ...’in yol kenarında seyyar satıcı olarak izinsiz şekilde kamyonu ile karpuz satışı yaptığı bilgisi verildi. Biz Melikgazi Belediyesi Kocasinan Belediyesi ve ... Büyükşehir Belediyesinde görevli olan zabıta ekipleri ile İl Emniyet Müdürlüğünce görevlendirilen polis memuru ile birlikte 8 kişi olarak olay yerine gittik. Biz ..."e burada karpuz satışının yasak olduğunu ve tezgâhını toplamasını istedik. Daha sonra ... "Ben tezgâhımı toplamam" dedi görevli polis memuru arkadaş ..."in kimliğini istedi. Kimliğini vermek istemediğini söyledi. Polis arkadaş "Bana kimliğini ibraz etme zorunluluğun var ben polis memuruyum" dedi. Biz takviye amaçlı olarak Bölge Trafikten ekip istedik ve onlar gelene kadar bekledik bu sırada hiçbir olay yaşanmadı. Trafik ekibi geldiğinde ... kimliğini ibraz etti. ... oğlunu aradı ve ne konuştuğunu tam olarak bilmiyorum biraz uzaktaydım. ...’in eşi bizim arakadaşlar ...’in tezgâhında bulunan terazisini arabasına koyup tezgâhını kapatmak istediği sıra hanımı ...’i sakinleştirmeye çalıştı. Daha sonradan olayın yatışması ile trafik ekipleri olay yerinden ayrıldı ve 5 dakika kadar sonra da biz ayrıldık. Olayla ilgili olarak yaşananlar ve gördüklerim bundan ibarettir biz kesinlikle ... ve eşine karşı darbetmedik ve hakarette bulunmadık.”,
... (müteveffa) Savcılıkta; “09.06.2009 günü ben Melikgazi Belediyesinde zabıta memuru olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ..., polis memuru olarak da ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi, Kaykop önünde ... ... kara yolu yol kenarında karpuz satan ismini daha sonradan öğrendiğim ..."in yanına gittik. Kocasinan Belediyesi ekip amiri ... ismini sonradan öğrendiğim ..."e burada karpuz satmanın yasak olduğunu, tezgâhını kapatmasını ve buradan gitmesini söyledi. ... de tezgâhını kapatmayacağını kendilerini kimin gönderdiğini bildiğini ve satışına devam edeceğini söyleyince ... de ısrarla tezgâhını toplamasını söyledi. ... tezgâhını toplamayınca ... yerde bulunan teraziyi kamyona koymak üzerei yerinden kaldırdı. Terazisinin kaldırıldığını gören ... aniden agresifleşip ana avrat küfür ederek "Benim terazimi buradan kaldırcak adamın anasını avradını sinkaf ederim. Siz kimsiniz, yaka numaranızı verin, hepinize göstereceğim" şeklinde sözlerle tehdit ve hakarette bulunarak ..."e doğru saldırdı. Bu arada biz de araya girerek ..."nın ..."a vurmasına engel olduk. Bir kısım arkadaşımız da ..."yı engelledi. Şu an için kimlerin kimi engellediğini hatırlamıyorum. ..."ı resmî araca bindirdik ve dışarı çıkmamasını söyledik arkadaşımız ... da teraziyi ..."nın aracına koydu ve bu sırada polis memuru olan ..., trafik ekibi ve jandarmayı çağırdı. Trafik ekibi gelince bu bölgenin jandarma bölgesi olduğunu belirtti. Jandarmayı bunun üzerine çağırdı. Daha sonra sözlü olarak konuşarak ortam yumuşatıldı. Ortamın yumuşaması üzerine jandarmaya olay yerine gelmesine gerek kalmadığı haberini ... verdi ve ..."e herhangi bir ceza yazmadan olay yerinden ayrıldık. ... biz olay yerinden ayrıldığımız sırada yüzünde yahut herhangi bir görünür yerinde darp cebir izi yoktu. Huzurda gösterdiğiniz fotoğraflardaki yaralanmanın nasıl olduğunu bilmiyorum. Ben kesinlikle ..."e vurmadım vuranı da görmedim. Kimse vurmadı. ..."nın eşi olan bayan ile de ben kamyonun arkasına gidip konuşmadım. Oraya herhangi giden bir kimseyi de görmedim. Olayın başından sonuna kadar ..."nın eşi de yanımızda bulunuyordu. Kamyonun yanında duruyordu. Kesinlikle biz, ben ve arkadaşlarım ..."ya vurmadık. Komiserlerimiz olayı yumuşatmak için ceza yazmadı. Aslında yazılması gerekirdi. Olayın daha fazla büyümemesi için ceza yazılmadı. Benzer davranışlarda bulunan kişilere genellikle ceza yazarız. O gün için amirlerim ceza yazmayı uygun görmediler. Amirlerimiz ... ve ..."di. Atılı suçlamaları kabul etmiyorum.”,
Mahkemede; “09.06.2009 günü ben Melikgazi Belediyesinde zabıta memuru olarak görevli bulunuyordum. Seyyar satıcılara yönelik olarak oluşturulan ekip içerisinde yer almakta idim. Ekibimizde Kocasinan Belediyesinde çalışan ..., ... ..., Büyükşehir Belediyesinden ..., ..., ..., Melikgazi Belediyesinden ise ..., polis memuru olarak da ... bulunmakta idi. Saat 18.00-18.30 sıralarında Gesi Fatih Mahallesi, Kaykop önünde ... ... kara yolu yol kenarında karpuz satan ismini daha sonradan öğrendiğim ..."in yanına gittik. Kocasinan Belediyesi ekip amiri ... ismini sonradan öğrendiğim ancak daha ..."e burada karpuz satmanın yszak olduğunu tezgâhını kapatmasını ve buradan gitmesini söyledi. ... de tezgâhını kapatmayacağını kendilerini kimin gönderdiğini bildiğini ve satışına devam edeceğini söyleyince ... de ısrarla tezgâhını toplamasını söyledi. ... tezgâhını toplamayınca ... yerde bulunan teraziyi kamyona koymak üzere yerinden kaldırdı. Terazisinin kaldırıldığını gören ... aniden agresifleşip ana avrat küfrederek "Benim terazimi buradan kaldırcak adamın anasını avradını sinkaf ederim. Siz kimsiniz, yaka numaranızı verin, hepinize göstereceğim" şeklinde sözlerle tehdit ve hakarette bulunarak ..."e doğru saldırdı. Bu arada biz de araya girerek ..."nın ..."a vurmasına engel olduk. Bir kısım arkadaşımız da ..."yı engelledi. Şu an için kimlerin kimi engellediğini hatırlamıyorum. ..."ı resmî araca bindirdik ve dışarı çıkmamasını söyledik arkadaşımız ... da teraziyi ..."nın aracına koydu ve bu sırada polis memuru olan ..., trafik ekibi ve jandarmayı çağırdı. Trafik ekibi gelince bu bölgenin jandarma bölgesi olduğunu belirtti jandarmayı bunun üzerine çağırdı. Daha sonra sözlü olarak konuşarak ortam yumuşatıldı. Ortamın yumuşaması üzerine jandarmaya olay yerine gelmesine gerek kalmadığı haberini ... verdi ve ..."e herhangi bir ceza yazmadan olay yerinden ayrıldık. ... biz olay yerinden ayrıldığımız sırada yüzünde yahut herhangi bir görünür yerinde darp cebir izi yoktu. Huzurda gösterdiğiniz fotoğraflardaki yaralanmanın nasıl olduğunu bilmiyorum. Ben kesinlikle ..."e vurmadım vuranı da görmedim. Kimse vurmadı. ..."nın eşi olan bayan ile de ben kamyonun arkasına gidip konuşmadım. Oraya herhangi giden bir kimseyi de görmedim. Olayın başından sonuna kadar ..."nın eşi de yanımızda bulunuyordu. Kamyonun yanında duruyordu. Kesinlikle biz, ben ve arkadaşlarım ..."ya vurmadık.”,
Şeklinde savunma yapmışlardır.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
1- Kasıtlı olarak işlenip de TCK"nın 23. maddesi delaletiyle neticesi bakımından daha ağır olan taksirli bir suçtan uygulama yapılması gereken hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanmasının mümkün olup olmadığı;
İnsanın dış dünyaya yansıyan davranışlarını esas alan ceza hukuku, onun davranışlarında iç dünyasının, o anki ruh hâlinin ve genel psikolojik özelliklerinin önemi bulunduğunu kabul ederek bu psikolojik durumlara belli bir hukuki değer vermektedir. Bu itibarla modern ceza hukuku sadece işlenen suçu değil, suçun işlenmesinde etkili olan nedenleri göz önünde bulundurarak cezalandırma yoluna gitmektedir (Devrim ..., Yeni Türk Ceza Kanunu"nda Haksız Tahrik, AÜHFD, 2004, C. 54, s.225.).
Haksız hareketin kişi üzerinde ve onun psikolojik aleminde bir tepki doğuracağını kabul eden modern ceza hukuku, failin bu durumunu değerlendirmekte, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olarak görmektedir. Failin bu subjektif durumuna önem veren çeşitli ülkelerin ceza kanunlarında, failin cezasında belli oranlarda indirim yapılması esası kabul edilmiştir (M. Muhtar Çağlayan, Yargıtay İçtihatları Işığında Haksız Tahrik üzerine Bir İzah Denemesi, Adalet Dergisi, Ocak –Şubat, 1982, S.1, s.14.).
Bu düşünceden hareketle 5237 sayılı TCK"nın 29. maddesinde de haksız tahrik;
"Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir" şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak kabul edilmiştir.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sadır olmalıdır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nda, 765 sayılı Kanun"da yer alan "ağır – hafif tahrik" ayırımına son verilerek; tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesi önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Taksirli suçlarda tahrik hükmünün uygulanıp uygulanamayacağı TCK"da bir açıklık bulunmaması nedeniyle tartışmalara neden olmuş, doktrinde de farklı görüşler benimsenmiştir.
Giuseppe Zanardelli Yasası olarak bilinen 1889 tarihli İtalyan Ceza Kanunu esas alınarak hazırlanıp 01.03.1926 tarihinde TBMM kabul edilerek 13.03.1926 tarihinde yürürlüğe giren ve 01.06.2005 tarihinde yürürlükten kaldırılana dek 79 yıllık uygulaması bulunan mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunun"un 51. maddesinde “haksız bir tahrikin husule getirdiği gazap veya şedit bir elemin tesiri altında suç işleme” olarak düzenlenen haksız tahrik ile ilgili olarak İtalyan Ceza Hukukçusu Vincenzo Manzini, taksirli suçlarda da tahrik hükmünün uygulanabileceğini savunmuş, Kanun’da haksız tahrikin sadece kasıtlı suçlara münhasır bulunduğunu ifade eden bir hüküm bulunmadığı gibi, hafifletici sebebin bütün suçlara şamil olan Kanun’un genel hükümleri arasında yer aldığını belirterek bir tepkinin sadece hareketin istenmesini ifade ettiğini, yoksa neticenin de istenmesinin tepkinin mevcudiyeti için şart olmadığını, kasıtlı suçlarda tahrikin kabulüne etki eden psikolojik faktörün, taksirli suçlarda da aynen geçerli olduğunu savunmuştur. Manzini, kelliği yüzünden mahallenin çocuklarının sürekli alaylarına, küfürlerine ve taşlamalarına maruz kalan tren makasçısının, bu alaylara dayanamayarak onları kovaladığı esnada, öfkesinden makas değiştirmeyi unutması ile meydana gelen tren kazasında haksız tahrikten faydalandırılmasının gerektiğini ileri sürmüştür. (Manzini, Vincenzo. Trattato di Diritto Penale Italiano, II, 1920, nakleden Sulhi Dönmezer-Sahir Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuki Umumi Kısım Cilt 2, ..., 1969, s.391.)
Taksirli suçlarda tahrik hükmünün uygulanabileceğini savunan Faruk Erem"e göre; taksirli suçlarda haksız tahrikin kabul edilemeyeceği neticesini çıkarmak için taksirli suçların kasıtsız suçlar olduğu yolundaki gerekçe yeterli değildir. Taksirli suçlarda da sonuca sebebiyet veren fiilin iradi olduğunu, taksirli suçlarda sadece neticenin istenmemiş olduğunu savunan Erem, irade ile işlenen her fiil hakkında tahrikin kabulü lazım geldiğinden, taksirli suçlarda da tahrik hükmünün kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Taksirli suçların esasen cezası az olan suçlardan olduğu ve ayrıca haksız tahrikten dolayı bu cezanın indirilmesinin doğru olamayacağı iddiasına da karşı çıkan Erem, suçların cezalarını tayinin kanun koyucuya ait bir konu olduğunu ileri sürmüştür. ( Faruk Erem, Ümanist Doktrin Açısından Türk Ceza Hukuku, C.I, Genel Hükümler, S. 636-637.).
Zeki Hafızoğulları ve Muharrem Özen ise; Kanunda ve gerekçesinde haksız tahrikin taksirle işlenen suçlarda uygulanıp uygulanamayacağına ilişkin açıklık bulunmamakta ise de Kanun açıkça yasaklamadığından, haksız tahrikin ender de rastlansa, taksirli suçlarda mümkün olduğunu ifade etmişler, ağır biçimde hakarete uğrayan bir sürücünün otomobilin kontrolünü kaybederek bir yayayı çiğnemesi durumunda haksız tahrikten yararlanabileceğini savunan Ferrando Mantovani"nin verdiği örneğe işaret etmişlerdir. (Zeki Hafızoğulları-Muharrem Özen, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 9. Baskı, ..., 2016, s. 369. naklen Ferrando Mantovani, Diritto Penale, PG, Padova, 1979. s. 356.).
Kayıhan İçel de, haksız tahrik hükmünün uygulanacağı suçun mutlaka kasıtlı bir suç olması gerekmediğini, haksız tahrik konusunda kusurun türüne göre bir ayrım yapmayan Kanunun tüm kusur durumlarında uygulanması gerektiğini savunmuş, ancak taksirli suçlarda haksız tahrik indiriminin uygulanmasının suçtan zarar görenin tahrikte bulunan kişi veya kişiler olması durumu ile sınırlandırılması gerektiğini de belirterek otobüste bulunan yolcunun hakaretine maruz kalarak içine girdiği öfke durumunun etkisiyle direksiyon hâkimiyetini kaybedip aracın devrilmesine yol açan şoförün haksız tahrik indiriminden yararlanması gerektiğini ileri sürmüştür. (Kayıhan İçel, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınları, ..., 2014, s. 440-441.).
Emin Artuk ve Ahmet Gökcen; haksız tahrik müessesesinin, failin içinde bulunduğu psikolojik durum esas alınarak kabul edilmesi karşısında, tahrike maruz kalan failin eyleminin kasıtlı ya da taksirli olmasına göre bir ayrım yapılmasının yerinde olmadığını, haksız bir saldırıyla karşılaşan failin, bu saldırı nedeniyle gerçekleştirdiği taksirli bir fiilinden dolayı diğer şartlar da gerçekleşmiş ise haksız tahrik indiriminden yararlandırılmasının gerektiğini ifade etmişlerdir. (... Emin Artuk-Ahmet Gökcen - Ceza Hukuku Genel Hükümler, 11. Baskı, Adalet Yayınevi, ..., 2017, s.526.).
İzzet Özgenç; sanığın maruz kaldığı haksız bir fiilin kişide gazap ve hiddet oluşturup oluşturmadığı ve suçun bunun etkisinde işlenip işlenmediğinin haksız tahrik hâli açısından önemli olduğunu, eğer suç bu haksız fiilin oluşturduğu gazap hâlinin etkisi ile işlenmiş ise işlenen suç açısından failin irade kabiliyetinin zayıflamış olduğu anlamına gelen bu durumda işlediği suça ilişkin olarak failin kusurunun tayininde haksız tahrikin dikkate alınması gerektiğini belirtmiş, taksirle işlenen suçlarda da suçun maruz kalınan gazap ve hiddetin etkisi ile işlenmesi durumunda genel haksız tahrik hükmüne istinaden failin cezasında indirim yapılabileceğini savunmuştur. (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 13. bası, ..., 2017, s. 451.).
Timur Demirbaş’a göre; tepkinin tahrik edene yönelmesi gerekeceği hususu, taksirli suçlarda haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı tartışmasına neden olmuştur. Kasıtlı suçlarda, haksız tahrikin kabulüne yol açan psikolojik esas, taksirli suçlarda da vardır. Ayrıca taksirli suçlarda, tepkinin tahriki yapana yönelemeyeceğine dair itiraz, kasıtlı suçlardaki hata veya sapma durumunda da söz konusudur. Örneğin, trafik kuralının ihlali nedeniyle A’ya sinirlenen sürücü B’nin, gaza basıp süratle seyrederken C isimli yayaya çarparak ölümüne neden olması durumunda olduğu gibi. (Timur Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 14. bası,... 2019, s. 458.).
Taksirle işlenen suçlarda tahrik hükmünün uygulanma imkânı bulunmadığını kabul eden yazarlar ise; tahrik eylemine maruz kalan failin TCK"nın 29. maddesi hükmünden faydalanabilmesi için bizzat tahrikçiye karşı bilerek ve isteyerek tepki göstermesinin gerektiği, bu bakımdan tahrik sonucunda işlenen suçların sadece kasıtlı fiiller olduğunu, hâlbuki dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık şeklinde gerçekleşen taksirli suçlarda, tahrike maruz kalan failin kusurlu bir hareketi bulunmakla birlikte, neticeye yönelik kastının olmadığını savunmuşlardır. Bu görüş sahiplerine göre, müşterisinin haksız bir hareketiyle hiddetlenen bir taksi şoförünün kapıldığı şiddetli bir elem ve hiddet sebebiyle bazı trafik kurallarına riayet etmeyerek üçüncü bir şahsa çarpması yahut aynı şekilde otomobilin bir yere vurması suretiyle tahrik eden müşterinin yaralanmasına sebep olması hâllerinde, çarpma ya da vurma hareketi haksız tahrikin doğrudan doğruya reaksiyonunu teşkil etmediğinden, şoför TCK"nın 29. maddesinden istifade edemeyeceği ileri sürülmüştür (Nevzat Gürelli, Ceza Hukukunda mazeret Sebebi olarak Haksız Tahrik, İBD, C: XXV S.6, ... 1951, s. 339; Abdullah Pulat Gözübüyük, Türk Ceza Kanunu Açıklaması, C: 1, 4. Bası, ... 1980, s. 206; Nur Başar, Türk Ceza Hukukunda Haksız Tahrik, AD. 1980, s. 361; ... Akif Tutumlu, Türk Ceza Hukukunda Haksız Tahrik, ... 1999, s. 38; nakleden ... Emin Artuk-Ahmet Gökcen- Ceza Hukuku Genel Hükümler, 11. Baskı, Adalet Yayınevi, ..., 2017, s.525.).
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda iki kademeli bir yapı söz konusudur. Birinci kademede kasten veya taksirle gerçekleştirilen temel suç tipi, ikinci kademede ise en azından taksirle sebep olunan ağır veya başka neticenin gerçekleşmesi yer almaktadır. Bu suçlar, temel suç tipi ile ağır veya başka neticenin kombinasyonundan oluşmaktadır. (Kasıt-taksir kombinasyonları) Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlar, temel suç tipine bağlı olarak gerçekleşen suçlardır. Bu itibarla, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçta temel suç tipinin varlığı zorunludur. Doğrudan doğruya neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. TCK"nın 23. maddesinde temel suç için "kastedilenden" ifadesine yer verilmiş olması karşısında, temel suç tipi bakımından kasten hareket edilmiş olması gerekir. (M. Emin Artuk-Ahmet Gökcen-M. Emin Alşahin-Kerim Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, 13. Baskı, ... 2019, s. 474-476.).
TCK"nın 86/2. maddesi kapsamında basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde yaralama sonucu ölümün meydana geldiği ve yaralama fiili ile ölüm neticesi arasında illiyet bağının bulunduğu hâllerde TCK"nın 23. maddesi delaletiyle failin, TCK"nın 85/1. maddesi uyarınca taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılması gerektiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Şayet bu yaralama basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde TCK"nın 86/1 veya 86/1 ve 86/3. maddeleri kapsamında olsaydı, yine TCK"nın 23. maddesinde belirtilen neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâli gündeme gelecek, ancak kasten yaralama suçunun temel hâline göre, failin kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan TCK"nın 87/4. maddesinin 1 veya 2. cümlesine göre cezalandırılması gerekecekti.
Şu durumda, kasıt-taksir kombinasyonunun gerçekleştiği neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda, neticesi bakımından failin taksirli bir suçtan cezalandırılması gerekse dahi temel suç tipi olan kasten yaralama suçu varlığını korumaktadır. Bu nedenle, maddenin düzenleniş biçimine göre sadece kasten işlenebilen temel suç için, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olması hâlinde, neticesi bakımından uygulanması gereken taksirli suçlarda da uygunlanması gerekmektedir. Bu bakımdan, temeldeki kasten yaralama suçu haksız tahrik etkisi altında işlenmiş ise, neticesi bakımından uygulanması gereken taksirle ölüme neden olma suçunda da haksız tahrik hükmü uyarınca cezada indirim yapılması gerektiği kabul edilmelidir. Aksi hâlde, örneğin TCK"nın 86/1. maddesi kapsamında kalacak bir yaralanma sonucu ölümün meydana geldiği ve failin TCK"nın 87/4. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği hâllerde haksız tahrik hükmünün uygulanması mümkün olabilecekken; haksız tahrik altında suç işleyen ancak yaralamanın boyutu TCK"nın 86/2. maddesi kapsamında kalan fail hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmasının mümkün olmayacağı gibi ceza adaleti bakımından kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkacaktır.
Bu itibarla, neticesi sebebiyle ağır olan taksirle ölüme neden olma suçunun temelindeki kasten yaralama suçunda, haksız tahrik teşkil eden fiil ölenden sadır olduğu takdirde, koşulları var ise haksız tahrik hükmünün uygulanması mümkündür.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olmadığına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; TCK"nın 86/2. maddesi kapsamında kalan kasten yaralama sonucu ölümün meydana geldiği taksirle ölüme neden olma suçunda haksız tahrik hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
2- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ya atılı taksirle ölüme neden olma suçunda haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı;
2009 yılı Haziran ayında, ... bölgesinde seyyar satıcılarla mücadele etmek için ... Büyükşehir Belediyesi, Kocasinan Belediyesi, Melikgazi Belediyesi ve İl Emniyet Müdürlüğünde görevli zabıta ve polis memurlarından 8 kişilik ekip oluşturulduğu, oluşturulan bu ekip içerisinde zabıta komiseri olan sanıklar ... ve ..., zabıta memuru olan sanıklar ..., ..., ... ve ... (müteveffa), polis memuru olan sanık ... ve şoför olan sanık ...’nın yer aldığı, 09.06.2009 tarihinde saat 18.00 sıralarında ...-... kara yolu, Fatih Mahallesi yol ayrımındaki kavşağa yaklaşık 100 metre uzaklıkta bir kişinin kamyonla karpuz sattığının anons edilmesi üzerine sanıkların saat 18.30 sıralarında olay yerine gittikleri, sanıkların, eşi ... ile birlikte seyyar satıcılık yapan ...’den orada karpuz satışı yapmamasını ve tezgâhını toplamasını istedikleri, ...’in tezgâhını toplamayacağını belirtmesi üzerine zabıta komiseri sanık ...’in ...’den kimliğini ibraz etmesini istediği, ...’in kimliğini vermeyeceğini söylemesi üzerine polis memuru ...’nın kendisinden kimlik istediği, ...’in yine kimliğini vermeyeceğini söylediği, sanık ...’in ...’in karpuz satışı yapmasını engellemek amacıyla yerdeki teraziyi eline alıp kamyon kasasına koyacağı sırada çıkan arbedede sanıkların birlikte ...’in yüzüne ve sırtına vurarak basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaraladıkları, bu sırada olay yerine takviye ekip istenmesi üzerine trafik polisleri olan tanıklar ... ve ...’nin geldikleri, tanıkların ...’in kimliğini alarak yaptıkları kontrollerde trafik bakımından yapılması gereken herhangi bir işlem olmadığını anlamaları üzerine olay yerinin jandarma bölgesi olduğunu belirterek 156 Jandarma İmdat Hattı’nı arayıp bilgi verdikten sonra ayrıldıkları, ancak ...’in sakinleşmesi ve tarafların herhangi bir şikâyette bulunmayacaklarını belirtmeleri üzerine sanık ...’nın, 156’yı arayıp jandarma personelinin gelmesine gerek olmadığını söylediği, arbedenin sona ermesiyle birlikte sanıkların herhangi bir cezai işlem uygulamadan olay yerinden ayrıldıkları, sonradan olay yerine gelen kardeşi ve oğlu tarafından hastaneye götürülmek istenen ...’in, hastaneye gitmek istemediği ve karpuz satışına devam ettiği, aynı gün saat 20.45 sıralarında fenalaşan ...’in oturduğu kasanın üzerinden yüzüstü yere yığıldığı, çevrede bulunanlar tarafından hastaneye kaldırılan ...’in kendinde mevcut kalp damar hastalığının aktif hâle gelmesi sonucu vefat ettiği, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunca düzenlenen raporda ...’in yaralanmasıyla ölümü arasında illiyet bağının bulunduğunun belirtildiği olayda;
Sanıklar tarafından, ölen ..."in kendilerine sinkaflı sözlerle hakaret edip tehdit içerikli sözler söylediği ve üstlerine yürüdüğüne dair iddialar ortaya atılmış ise de; eşiyle birlikte seyyar olarak karpuz satan ..."in, toplumsal olaylara müdahale etmek konusunda eğitimli olan ve zor kullanma yetkisine sahip bulunan zabıta ve polis memurlarının üzerine yürüdüğü iddiasının hayatın olağan akışına aykırı oluşu, olay yerinde bulunan katılan ..., tanıklar ... ve ..."un ölen ... tarafından, sanıklara hitaben hakaret ve tehdit içerikli sözler söylediğine dair beyanlarının bulunmaması, seyyar satıcılarla mücadele için görevlendirilen sanıkların, yol üzerinde kamyonda karpuz satan ... hakkında herhangi bir idari işlem yapmamaları, kendilerine hakaret ve tehdit içerikli sözler sarf edildiğine dair bir tutanak tutmamaları ve herhangi bir şikâyette bulunmamaları karşısında ölen ..."den sanıklara yönelen haksız bir söz veya davranış bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, ölen ..."den sanıklara yönelen haksız bir söz veya davranış bulunmaması nedeniyle sanıklar hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşmaması karşısında; sonucu bakımından isabetli olan Yerel Mahkeme hükmünün farklı gerekçeyle onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Olay öncesinde karayolu üzerinde var olan seyyar satıcıların kontrolleri için Valilik oluru ile İl Büyükşehir Belediyesi, karayoluna komşu ilçe Belediyeleri ve İl Emniyet Müdürlüğünün birlikte oluşturdukları bir polis yedi zabıta memurlarından oluşan ekibin olay günü yürüttükleri çalışmalar sırasında ... Yolu Koy-koop kavşağında maktulü yanında eşi ile yol kenarındaki kamyonla karpuz satarlarken görüp, izinsiz satış yapılamayacağını belirterek tartıyı kaldırmalarını isteyip, yasal işlem yapılmak üzere maktulden kimlik istediklerinde maktulün kimlik vermeyerek “benim iznim var, kaldıramazsınız”, “sizi kimin gönderdiğini biliyorum, ekmeğimle oynayamazsınız” diyerek cevap verdiği ve bir görevlinin terazisini alıp kamyona koymak isterken agresifleştiği ve görevlilerle tartışmaya girdiği ve aşamalarda değişiklik göstermeyen sanıkların savunmalarına göre görevlilere hakaret ettiği ve akabinde çıkan arbede sırasında sanıkların maktulü darp ederek TCK’nun 86/2 maddesi kapsamında basit tıbbi müdahale ile giderilecek düzeyde yaraladıkları olayda, sanıkların tutanak tutmaksızın olay yerinden ayrılmalarından sonra maktulün kendisinde bulunan kalp damar hastalığının aktif hale geçmesi sonucu ölümün meydana geldiği anlaşılmakla olay sırasında kamyonun arka tarafında olduğuna dair katılan beyanı gözetildiğinde sanıkların aşamalarda değişiklik göstermeyen ve birbirlerini doğrulayan savunmalarının aksine sanıkların aleyhine delil bulunmadığına göre, olayın başında maktulden sanıklara yönelen haksız söz ve davranışlar nedeniyle sanıklar hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması ve cezalarda asgari düzeyde indirime gidilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan bu doğrultudaki Daire kararının yerinde olduğu kanaatindeyim.
Bu gerekçelerle Sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayım." görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi de; sanıklar haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
3- Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sisteminden alınan güncel nüfus kaydında sanık ..."in direnme kararından sonra temyiz aşamasında öldüğü bilgisine yer verilmesi karşısında, bu hususun mahallinde araştırılmasının gerekli olup olmadığı;
5237 sayılı TCK’nın 64. maddesinde; sanığın ölümü durumunda kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve yararlar hakkında yargılamaya devam olunacağı, hükümlünün ölümü hâlinde ise cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte müsadere ve yargılama giderine ilişkin hükmün infaz edileceği belirtilmek suretiyle hükümlü ile sanığın ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir.
Buna göre; kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi durumunda kovuşturma imkânının bulunmaması nedeniyle "kovuşturmaya yer olmadığına", kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi hâlinde ise yerel mahkemece "davanın düşmesine" karar verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen kişi bakımından sona erdirmesi nedeniyle iştirak hâlinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü, niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak, ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılara iade edilmeyecek buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları mirasçılardan istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, bu fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak, suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da UYAP vasıtasıyla alınan nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması gibi hâllerde, ölümün kamu davasının düşmesini gerektiren bir neden olduğu göz önüne alınarak, ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz mercisince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulması ve yerel mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucunda sanığın öldüğünün kesin olarak saptanmasından sonra düşme kararı verilmesi daha isabetli olacaktır.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
UYAP kullanılarak alınan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık ...’in direnme kararına konu hükümden sonra 28.02.2021 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, ölümle ilgili mahallinde araştırma yapılarak karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, sanık ... hakkındaki direnme kararına hükmün, gerekli araştırmanın mahallinde yapılıp sanık ...’in ölümünün Yerel Mahkemece tespiti ile sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 64 ve 5271 sayılı CMK"nın 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yerel Mahkemenin, taksirle işlenen suçlarda haksız tahrik hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı ve somut olayda bu nedenle haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunmadığına ilişkin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
2- Somut olayda, ölen ..."den sanıklara yönelen haksız bir söz veya davranış bulunmaması nedeniyle sanıklar hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşmaması karşısında; sonucu bakımından isabetli olan ve diğer yönleri usul ve Kanun"a uygun bulunan ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.04.2016 tarihli ve 130-91 sayılı, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin, bu gerekçeyle ONANMASINA,
3- ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.04.2016 tarihli ve 130-91 sayılı, sanık ... yönünden kurulan mahkûmiyet hükmünün, güncel nüfus kayıt örneğinde adı geçen sanığın direnme kararından sonra 28.02.2021 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması karşısında, bu konuda gerekli araştırmanın mahallinde yapılarak, sonucuna göre 5237 sayılı TCK"nın 64 ve 5271 sayılı CMK"nın 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 29.06.2021 tarihinde yapılan müzakerede birinci ve ikinci uyuşmazlıklar bakımından oy çokluğuyla, üçüncü uyuşmazlık bakımından oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.